Son günlerde Aydın ve çevresinde jeotermal tesislerinin kurulduğu ve daha da çoğalarak ihale açılacağı söz konusu edilmektedir. Belediye başkanları, milletvekilleri, yöre halkı istemiyoruz demişlerse de ısrarla kuruluşlar devam etmektedir.
Büyük ve Küçük Menderes havzası paha biçilmez bir doğa harikası 8’inci harika olarak nitelendirilmektedir. Böyle olmasına rağmen ısrarla bu doğa katliamı niye. Yöremiz özellikle zeytin, incir, ceviz, kestane ve dağ ürünlerinin yansıra hayvancılıkla geçimini devam ettirmekteler.
Çiftçimizin gelir kaynakları belli kaliteli ürün elde etmemiz için doğal ve organik tarım yapılması söylenmekte. Ancak bazı çevrelerce de ısrarla jeotermal (JES), Rüzgar Enerji Sistemi (RES) ve benzeri doğa ve tabiat katili bilinçsiz yatırımlarla yok edilmekte ve kesat oluşturmaktadır.
Bu yatırımları enerji üretilmesine asla karşı değiliz. Dönüşebilir enerji tarafıyız. Geri döndürülmesi asla mümkün olmayan felaketlere neden olacak bu yatırımlar niye. İshaleler ile ilgili bürokratik sorumluluğun ötesinde, insani sorumluluğu kim üstlenecektir. Yok olan ve yüz yılların ürünü o doğamıza kim geri getirecek. Yangınlar yetmemiş gibi kendi elimizle yok etmekteyiz.
Uzmanlar ne diyor;
Su kalitesinde kirlenmeye neden olabilir. Kalp ve akciğer hastalıklarına yol açabilir. Asit yağmuruna neden olabilir. Yaşam döngüsü ve küresel ısınmayı etkiler. Dolayısıyla su, toprak kirliliğinin yanı sıra çökme oluşumu meydana getirecektir.
Peki ne yapılması gerekir bilinçli JES’lerde jeotermal rezervuarların beslenin ve boşaltım dengesinin korunması bağlıdır. Hem rezerve suyun korunması hem de yüzeye çıkartılan suyun çevreye zararlı etkilerinin azaltılması için jeotermal sahalarda reenjeksiyon sisteminin kurulması zorunluluğunda uzmanlar tarafından belirtilmiştir.
Aksi halde kısa vadeli ve bilinçsiz yatırım doğaya zarar verecektir vermektedir de. Yer altından alınan sıcak suyun bilinçsizce yeryüzüne bırakılması sonucu akarsu, dere yatağı, göl ve yeraltı sularımıza ağır metal karışmasına sebep olacaktır.
Biz bu güzelim 8’inci harika bölgemize çevre katliamı istemiyoruz.
Bölgemizde incirimizin kalitesi tartışılmaz. Ancak son günlerde Akdeniz sineği vb. gibi hastalıkların oluşumu meydana gelmektedir. Ayrıca ilaç şirketleri yabancıların özellikle yaptığı başka bir konu.
Zirai mücadele ve yabancı ot mücadelesi adı altında bilinçsiz ilaçlama. Yine bazı uzmanların deyimi ile suni gübreleme içinde klor oluşumu olan bilinmeyen karışımlar. Önceleri iyi gibi görünse de 10-15 yıl içinde topraklarımıza çoraklaştıran bu tür bilmediğimiz ilaç ve gübreler.
Daha bilinçli ilaçlama, gübreleme ve yabancı ot mücadelesi için uzmanlarımızca, ilçe tarım ve üniversitelerimiz, araştırma enstitülerimize büyük görev düşmektedir.
Bilinçli doğal tarım, ortak girişimlerle elde edilir. Üretmekten öte kaliteli ürün elde etmek, doğa dengesine bozmadan nasıl miras almış isek gelecek nesillerimize miras bırakmak gerek.
YEŞİL TİRE; TEMİZ ÇEVRE, SAĞLIKLI İNSAN, DOĞAL TARIM, GÜRÜLTÜSÜZ ŞEHİR, HUZURLU KENT, YAŞANABİLİR TOPRAK İÇİN EL ELE.
Süleyman ÖVÜL
Abalı Zeybek EFE
Tire Dağ Koop. Başkanı ve Tire Çev-Kor Başkanı