SUNUŞ;
Değerli okurlar, Eski İzmir Milletvekili, Turizm Eski Bakanı, gazeteci, yazar Sayın Alev Coşkun ile geçtiğimiz günlerde yaptığımız söyleşi sonunda kendisinden bir ricada bulunmuş, memleket ve siyaset konularındaki görüş ve düşüncelerini yansıtan makalelerini Gazetemizde yayınlamayı arzu ettiğimi dile getirmiştim. Sayın Alev Coşkun Büyük Tire Gazetesi aracılığıyla çok sevdiği ve takdir ettiği Tirelilere hitabetmekten mutluluk duyacağını ifade etmişti. Son günlerde gerçek gündemi kamufle etmek amacıyla yaratılan suni gündem, Dersim konusunu işleyen bir makalesiyle Sayın Alev Coşkun Tireli okurlara merhaba diyor. Memleket sevgisini, engin bilgi ve tecrübeleriyle yoğurarak dile getiren Sayın Alev Coşkun’un yazısını okurlarımıza sunmaktan onur duyuyoruz.
Eski İzmir milletvekili ve Sağlık Eski Bakanı Sayın Rıfat Serdaroğlu’dan sonra , Sayın Alev Coşkun’un da Gazetemizin fahri köşe yazarları ailesine katılması Gazetemiz Büyük Tire’ye itibar ve güç katmıştır. Sayın Coşkun’a saygılarımızla, sağlık ve mutluluklar diliyoruz.
Büyük Tire Ailesi adına
Şevket Bahçelioğlu
DERSİM OLAYLARI-SİYASAL İSTİSMAR VE ACIYI BAL EYLEMEK…
Mehmet Alev COŞKUN
AKP iktidarı,ekonomik yada siyasal nedenlerle sıkıştığı zaman hemen gündem değiştirir. Artık halkımız da buna alıştı.
Kaçak-Saray, ekonomik durum, Türkiye’nin sınır güvenliği, terör ve Suriye konularında sıkışan AKP , son hafta, bilinen bir biçimde tekrar gündem değiştirmek yoluna gitti. En kolay gündem değiştirme konusu da Dersim olaylarıdır. Hemen yandaş basın konuya atladı. Bu konu, son iki haftadır, gazete sütunlarını ve TV siyasal oturumlarını işgal ediyor..Bu konu daha önceleri de siyasi yönden kullanılmıştı. Ne yazık ki,her defasında CHP nin kimi milletvekilleri bu tuzağa düşüyorlar.. Bu kez de böyle oldu.
Yeni gelişmelerin ışığında, konuyu tarihsel ve sosyolojik yönleriyle ele alarak irdelemek istedim.
Öncelikle, şunu belirtmeliyim ki, 75-76 yıl önce yer almış toplumsal bir olayın, 2014 ün, yani 21.yüzyılın koşulları çerçevesinde ve siyasal polemik yapmak için kullanılması çok yanlıştır.Yetmiş yıl öncesinin siyasal ve toplumsal koşulları bir yana bırakılarak,böylesi bir toplumsal olayın yargılanması doğru sonuçlar getirmez.
Dersim olayı nedir? Siyasal, toplumsal ve sosyolojik yönleri ağır basan bir toplumsal olayla yüz yüzeyiz. Çünkü o gününün koşulları çerçevesinde bir yanda bir ulus devletin inşası, öte yanda ekonomik ve toplumsal etkinliklerinin sürmesini isteyen feodal beylerin amaçları ve çıkarları söz konusudur.
Dersim olayları konusunda siyasal ve toplumsal noktaları, bu konuyu yansız olarak incelemiş tarihçi ve sosyal bilimcilerin bulguları ve değerlendirmeleri dikkate alınarak şöyle özetlenebilir:
1- Dersim olayı, feodal yapının ve buna dayalı ekonomik güçlerinin sürmesini isteyen aşiret beyleri ile yeni kurulan Cumhuriyetin merkezi hükümeti arasındaki çatışmadan doğmuştur.
2- Bu karşı çıkışta temel olarak 50 aşiretten sadece 5 aşiret aktif rol almış, diğerleri Cumhuriyet hükümetine karşı yapılan harekete katılmamışlardı. Yüzyıllar boyunca süren feodal beyler,merkezi hükümet çatışması 1923 ten,1938 lere dek sürdü.
3- Son tahlilde, özellikle 1938 de merkezi hükümet otoritesi orantısız güç kullanmıştır.
Buraya kadar yazdıklarımızdan yanlış bir yorum değerlendirilmesi çıkarılmamalıdır. Bu satırların yazarı Dersim olayında özellikle 1938 Agustos ayındaki orantısız güç kullanımını asla uygun görmemektedir.
Konunun bir de siyasal yönüne bakalım.
1- Milli Mücadele’de Dersimli’ler Atatürk’ün yanında yer almışlardır. Dersim’in Hozat bölgesinden başta Ferhat Uşagı Aşiret Reisi Diyap Ağa, Dersim sorgu yargıcı Abdülhak Tevfik Bey(Gençtürk) ve Şeyh Hasanlı Aşiret Reisi Süvari binbaşı Hasan Hayri bey (Kanko),,Abbasoğlu Aşiret Reisi ve Bidayet Mahkemesi üyesi Mustafa Aga(Özkök), Süvari yüzbaşı Mustafa Zeki bey (Saltuk), Karahali Aşiret Reisi Ramiz bey (Ahmet Ramiz Tan), den oluşan 6 önemli kişi, Birinci Meclis’te milletvekili olarak Milli Mücadele ye katılmışlar ve Mustafa Kemal’in yanında yer almışlardı. Ayrıca Dersim halkı da Milli Mücadeleye katılmışlardı. Sakarya Savaşı öncesi Meclis’in Kayseriye taşınması hazırlıklarının yapıldığı sırada,Dersim’li Diyap Ağa Meclis kürsüsüne çıkarak “ biz buraya kaçmak için mi, savaşmak için mi geldik.Meclis’in taşınmasına karşıyım” diyerek ön aldığını ve Meclis’in Kayseriye taşınmasını önlediğini unutmamalıyız..
2- Atatürk Cumhuriyet’in ilanından sonra Dersim halkının yanında olduğunu göstermek için yörenin temsilcileriyle 1926 yılında TBMM de bizzat görüştü. Bölgede okullar açılacağını, sağlık hizmetlerinin halka götürüleceğini, hastaneler yapılacağını, halka toprak dağıtılacağını ve genel af çıkarılacağını anlattı ve bunlar için söz verdi.
3- Bu toplantıya Dersimdeki bütün aşiret reisleri geldiler, bir tek kişi katılmadı, oda Seyit Rıza’dır.
4- Zaten Seyit Rıza, bu toplantıdan 10 yıl sonra, Dersim’e yapılan yatırımlara, okullara, köprülere, karakollara karşı çıkarak isyan etmiştir.
5- Yabancı kaynaklarda bu durumu yazmışlardır. Örneğin, 15.Haziran.1937 tarihli The Times gazetesi “ Eğitim- Öğretim seferberliğine karşı koyanlar Dersim’de ayaklandırlar” haberini veriyor.
6- Aslında, yerel aşiretlerden sadece 2 yada 3’ü, yapılan köprü, karakol, eğitim yatırımlarına karşı çıkıyorlardı.
7- Dersim’in doğal yapısı çok çetindir. Dersim, İki dağ arasındadır. Tarımsal geliri kısıtlıdır.Halkın eğitim düzeyi düşüktür. Aşiretler, yüzyıllar boyunca hayatlarını gelen geçenden haraç alarak yürütmektedirler.
8- 1937 yılında, Singeç köprüsü tamamlandı. Ancak köprünün bir ucunda güvenliği sağlamak üzere kurulmuş olan karakol’a saldırı oldu, karakol yakıldı ve 33 asker şehit oldu.
9- 27.Mart.1937 tarihinde, Dersim-Erzincan yolu üzerindeki köprü yakıldı, bu yakma işleminini iki aşiret (Haydaran ve Demanan) gerçekleştirdi.
10- 1937 kasım ayında Atatürk Diyarbakır’dan Elazığ üzerinden Tunceli’nin Pertek ilçesine geldi ve Murat ırmağı üzerindeki Singeç köprüsünün açılış töreninde hazır bulundu.
DERSİMLİ ASİLDİR:
11- Bu tören’de Dersim halkın’dan bir ihtiyar, Atatürk’e övücü sözler söyledi. Atatürk, bundan çok memnun oldu, bu konuşmaya söyle bir yanıt verdi:
“Sana teşekkür ederim silah arkadaşım…….
Sizler bizim kanımızdansınız, bizim insanlarımızsınız, bu toprakların insanısınız…..Geçmişteki ufak tefek hataları, küçük ve manasız davranışları unutmaya mecburuz. Kin beslememek, kardeşliğimizi sürdürmek zorundayız. Ben Dersim’lilerin ve bu yöre halkının nasıl temiz, nasıl asil duygulu, nasıl vatansever olduklarını yakından bilirim. Sizlerin böyle hareketlere asla katılmamış olduğunuzdan da haberim var. Biz bir milletiz, hepimiz bir milletiz. Buradan başka gidecek Türkiye yok. Bunu bilir, bunu idrak edersek bizi ne içerden ne de dışarıdan kimse yıkamaz.”(Atatürk Dersim’le Yüzleşti-Hürriyet 15.Kasım.2014).
Atatürk’ün özetleyerek verdiğimiz bu konuşması aslında Dersim halkıyla barışmak,helalleşmek amacını taşıyordu.Halk tarafından da çok tutulmuş ve alkışlanmıştı.
12- Başbakan İsmet İnönü, 1.Kasım 1937 tarihinde, Başbakanlıktan ayrıldı, yerine aynı tarihte Celal Bayar getirildi. Bu tarihe kadar, Dersim’de büyük kitle ölümleri olmadı,büyük operasyonlar olmadı.Başbakan İnönü,büyük kıyımlara ,halka karşı hareketlere karşıydı ve böylesi hareketleri engelliyordu.
13- 1938 yılın da, Dersim’de olaylar yeniden tırmanma eğilimi göstermeye başladı. 1938 başlarından itibaren’de Atatürk’ün hastalığı derinleşti, Atatürk’ün sağlık durumu olayları denetlemeye olanak tanımıyordu.
14- Başbakan Celal Bayar, 10-17 Ağustos 1938 tarihinde,”Üçüncü Tunceli Harekatı” adı verilen askeri operasyon başlattı. Bu aşırı güç kullanma girişimiydi ve 17 gün sürdü.
15- He zaman ve her fırsatta D.P den söz eden, Bayar’dan Menderes’ten söz ederek onları öven, başta Erdoğan, AKP liderleri, Tunceli’de Celal Bayar’ın Başbakanlığında gerçekleşen bu “3.hareketi” görmezden geliyorlar. Suçlu aranıyorsa, 3.Tunceli harekatını yapan hükümet ve Başbakan Bayar ortadadır. Menderes’te o sırada CHP Milletvekili ve CHP müfettişidir.
DERSİMLİ’ LERİN TAVIRLARI:
Yetmiş altı yıl önceki bu olay sonrası Dersim ‘linin tutumu beni yıllarca etkilemiştir. Dersim’li bu feci olaylardan sonra, konuyu genel olarak iç benliğine gömmüştür.
Devlete karşı kin tutmamıştır. Yüzyıllara dayalı “Acıyı bal eyledik” sözü Dersim olayına da uyarlanmıştır.
Bir de bu tartışmalarda incitici ve olumsuz bir yan ağır basmaya başladı. Bu da bu olay üzerinden Alevi düşünce sisteminin yargılanmak istenmesidir.
Başbakan Davutoğlu Alevilere serzenişte bulunuyor. Gerek yandaş basın, gerek TV’lerde; “Mademki o günkü CHP hükümeti Dersim’e böylesi bir askeri harekat yapmıştı, neden Dersim liler ve Aleviler hala CHP’ye oy veriyorlar?”…..Bu temele dayanarak Alevi kitlesi sorgulanmaya çalışılıyor.
Alevi’ler Laik Cumhuriyet Yandaşı’dırlar:
AKP liderlerinin anlayamadıkları nokta şurasıdır: Aleviler Laik Cumhuriyet yandaşıdırlar. Dersim’li, CHP’nin yanında yer almaktır. Yüzyılların acıları ile deneyimleriyle insanı temel alan felsefeyle yoğrulmuş olan Alevilik düşüncesi, Dersim’lileri ve genelde Alevileri doğal olarak laik ilkelerin ve Cumhuriyet rejiminin yanında yer almaya yönlendirmiştir. Bu konu, onlar için yaşamsal önemdedir.
Eğer bugünkü koşullarda, daha etkin, daha ilerici, daha aydınlanmacı, daha eşitlikçi ve özgürlükçü, emekten yana ve hepsinden önemlisi, gerçek olarak laik Cumhuriyet ilkelerine bağlı güçlü bir parti çıkarsa Dersim’li ve Aleviler o partiye yönelirler. Ama bu olmazsa tutum ve tavırlarını değiştirmezler. Hele laik Cumhuryet ilkelerine karşı olan ve Alevileri siyaset arenasında kullanmak isteyen AKP’ye oy vermezler.
İhtiyar bir bilge Dersim’li TV’de çok bilgece bir söz söyledi:
“Biz bu acıyı yıllardır kapatmıştık, acıyı bal eylemiştik…….”