bağcılar escort

deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler meritking giriş kingroyal giriş deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler

Şevket Bahçelioğlu
Köşe Yazarı
Şevket Bahçelioğlu
 

YETTİ GARİ

ERGENEKON, BALYOZ soruşturmalarına nasıl inanmadıysam, PARALEL YAPI'yı sindirmek için yapılan 14 Aralık soruşturmasına da aynen inanmıyorum. Askere nasıl kumpas kurulup, talan edildiyse bugün CEMAATE karşı sürdürülmekte olan İNTİKAM OPERASYONU da aynı hedefe yöneliktir.PARALEL YAPIYI BİRAZ AÇALIM; 2002 yılında cemaatin de büyük desteğiyle iktidara gelen AKP 12 yıl cemaat taraftarı kamu görevleri ile kardeş kardeş devleti yönetti. Devletin tüm kadroları cemaat taraftarı yetkililerle donatıldı. Bunu nereden anlıyoruz? Recep Tayyip Erdoğan 'ın ”Cemaat ne istediyse vermedik mi?” Dememiş miydi. İşte PARALEL yapı buydu.Bu paralellik 17 – 25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonu ile bozuldu. Recep Tayyip Erdoğan Ergenekon, Balyoz vs. soruşturmalarıyla ordu talan edilip, masum insanlar bertaraf edilirken bu operasyonları yapanların arkasını sıvazlayıp, altlarına trilyonluk zırhlı araçlar tahsis ederek ben bu davaların savcısıyım dememiş miydi? İşte o zaman paraleldiler. Aynı Recep Tayyip Erdoğan, nasıl oluyor da 17 Aralık soruşturmasının yapıldığı gün hakim, savcı, polis demeden binlerce kişiyi apar topar yerlerinden etmesinin gerçek sebebi neydi acaba?Hani sürdürülmekte olan bir soruşturmanın savcısı değiştirilmezdi? Nerede hakim ve savcıların anayasal teminatları? Hakim ve savcılar sizin emir eriniz mi olmalı? Kimse kusura bakmasın %10 seçim barajı konusunda beğenmedikleri bir karar verecek olursa Anayasa Mahkemesinin kararını kabul etmeyiz, hatta AYM yi kaldırırız diyen bir iktidarın olduğu bir ülkede ne hakim ve savcı teminatı vardır, ne de sokaktaki vatandaşın.Tayyip Erdoğan ve AKP, hırsızların dolandırıcıların hamisi olmakla mı görevli? Deniz Feneri davası ne oldu? Alman savcının “Yüzyılın yolsuzluğu dediği Deniz Feneri” soygununun, dolandırıcılığının Almanya'daki sanıkları mahkum olmuş hala cezaevinde yatıyorlar. Yine Alman savcının işaret ettiği gibi yolsuzluğun en büyük kısmı Türkiye'de yaşanmıştır.” Demişti. Türkiye'de bu davanın akibeti ne oldu? İlk soruşturmayı ve yargılamayı yapan savcı ve hakimler görevinden alındı, kimisi sürüldü, kimisi görevinden atıldı. Yerine getirilenler , sanıklara takipsizlik kararı verdi ve dava kapatıldı. AKP milletvekilleri de pişkin bir şekilde TV. ekranlarından “ O dava bitti, kapandı siz neyin mücadelesini veriyorsunuz” diye adeta milletle alay ettiler. Şimdi de makul şüphe ile değil, belgelerle sabit olmuş bir hırsızlığı, yolsuzluğu, rüşveti ört bas ettiniz. Nasıl? Soruşturmayı yürüten savcı, hakim ve polisler yine hallaç pamuğu gibi darmadağın edilip yerine getirilen yeni savcılar sayesinde, tıpkı Deniz Feneri davası gibi takipsizlik kararı verdirildi. Ama ne Deniz Feneri, ne de 17 – 25 Aralık rüşvet ve yolsuzluk davası hiçbir zaman unutulmayacaktır. AKP bu iki konu da da vatandaş nezdinde mahkum olmuş vaziyettedir. Ama hala gerçeği görmek istemeyenler de az değildir. Hırsızın yolsuzun yanında bulunanlar unutmasınlar ki, onlar da bu suça ortak olmaktadırlar. Bakın ta Avusturalya'dan bir gazeteci ülkemizdeki son operasyonları nasıl yorumluyor:” Soyguna, hırsızlığa sessiz kalmak şeytana fırsat vermektir.” Diyebilmektedir. Biz de ise bazı at gözlüklüler “Olsun hem çalıyorlar, hem de çalışıyorlar” savunmasını yapabilmektedirler.Konuştuğum pek çok insan “ Bunlar Müslümansa ben Hristiyanım “ diye isyan ediyor. Ey AKP ve yandaşları Müslümanım, doğruyum, çalışkanım, ak pak ve adaletliyim diye ortaya çıkmıştınız. Sayenizde milleti dindan imandan çıkartıyorsunuz, hala farkında değil misiniz?
Ekleme Tarihi: 22 Aralık 2014 - Pazartesi

YETTİ GARİ

ERGENEKON, BALYOZ soruşturmalarına nasıl inanmadıysam, PARALEL YAPI'yı sindirmek için yapılan 14 Aralık soruşturmasına da aynen inanmıyorum. Askere nasıl kumpas kurulup, talan edildiyse bugün CEMAATE karşı sürdürülmekte olan İNTİKAM OPERASYONU da aynı hedefe yöneliktir.
PARALEL YAPIYI BİRAZ AÇALIM; 2002 yılında cemaatin de büyük desteğiyle iktidara gelen AKP 12 yıl cemaat taraftarı kamu görevleri ile kardeş kardeş devleti yönetti. Devletin tüm kadroları cemaat taraftarı yetkililerle donatıldı. Bunu nereden anlıyoruz? Recep Tayyip Erdoğan 'ın ”Cemaat ne istediyse vermedik mi?” Dememiş miydi. İşte PARALEL yapı buydu.
Bu paralellik 17 – 25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonu ile bozuldu. Recep Tayyip Erdoğan Ergenekon, Balyoz vs. soruşturmalarıyla ordu talan edilip, masum insanlar bertaraf edilirken bu operasyonları yapanların arkasını sıvazlayıp, altlarına trilyonluk zırhlı araçlar tahsis ederek ben bu davaların savcısıyım dememiş miydi? İşte o zaman paraleldiler. Aynı Recep Tayyip Erdoğan, nasıl oluyor da 17 Aralık soruşturmasının yapıldığı gün hakim, savcı, polis demeden binlerce kişiyi apar topar yerlerinden etmesinin gerçek sebebi neydi acaba?
Hani sürdürülmekte olan bir soruşturmanın savcısı değiştirilmezdi? Nerede hakim ve savcıların anayasal teminatları? Hakim ve savcılar sizin emir eriniz mi olmalı? Kimse kusura bakmasın %10 seçim barajı konusunda beğenmedikleri bir karar verecek olursa Anayasa Mahkemesinin kararını kabul etmeyiz, hatta AYM yi kaldırırız diyen bir iktidarın olduğu bir ülkede ne hakim ve savcı teminatı vardır, ne de sokaktaki vatandaşın.
Tayyip Erdoğan ve AKP, hırsızların dolandırıcıların hamisi olmakla mı görevli? Deniz Feneri davası ne oldu? Alman savcının “Yüzyılın yolsuzluğu dediği Deniz Feneri” soygununun, dolandırıcılığının Almanya'daki sanıkları mahkum olmuş hala cezaevinde yatıyorlar. Yine Alman savcının işaret ettiği gibi yolsuzluğun en büyük kısmı Türkiye'de yaşanmıştır.” Demişti. Türkiye'de bu davanın akibeti ne oldu? İlk soruşturmayı ve yargılamayı yapan savcı ve hakimler görevinden alındı, kimisi sürüldü, kimisi görevinden atıldı. Yerine getirilenler , sanıklara takipsizlik kararı verdi ve dava kapatıldı. AKP milletvekilleri de pişkin bir şekilde TV. ekranlarından “ O dava bitti, kapandı siz neyin mücadelesini veriyorsunuz” diye adeta milletle alay ettiler.
Şimdi de makul şüphe ile değil, belgelerle sabit olmuş bir hırsızlığı, yolsuzluğu, rüşveti ört bas ettiniz. Nasıl? Soruşturmayı yürüten savcı, hakim ve polisler yine hallaç pamuğu gibi darmadağın edilip yerine getirilen yeni savcılar sayesinde, tıpkı Deniz Feneri davası gibi takipsizlik kararı verdirildi. Ama ne Deniz Feneri, ne de 17 – 25 Aralık rüşvet ve yolsuzluk davası hiçbir zaman unutulmayacaktır. AKP bu iki konu da da vatandaş nezdinde mahkum olmuş vaziyettedir. Ama hala gerçeği görmek istemeyenler de az değildir. Hırsızın yolsuzun yanında bulunanlar unutmasınlar ki, onlar da bu suça ortak olmaktadırlar. Bakın ta Avusturalya'dan bir gazeteci ülkemizdeki son operasyonları nasıl yorumluyor:” Soyguna, hırsızlığa sessiz kalmak şeytana fırsat vermektir.” Diyebilmektedir. Biz de ise bazı at gözlüklüler “Olsun hem çalıyorlar, hem de çalışıyorlar” savunmasını yapabilmektedirler.
Konuştuğum pek çok insan “ Bunlar Müslümansa ben Hristiyanım “ diye isyan ediyor. Ey AKP ve yandaşları Müslümanım, doğruyum, çalışkanım, ak pak ve adaletliyim diye ortaya çıkmıştınız. Sayenizde milleti dindan imandan çıkartıyorsunuz, hala farkında değil misiniz?

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve buyuktire.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.