bağcılar escort

deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler meritking giriş kingroyal giriş deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler

Şevket Bahçelioğlu
Köşe Yazarı
Şevket Bahçelioğlu
 

YATACAK YERİNİZ OLMAZ…

Hz. Alinin bir sözü var, oldukça anlamlı ve de doğru; “ Allah yoksa ben inanmış biri olarak ne kaybederim, ya Allah varsa  inanmamışların vay haline” ne büyük söz. Bir büyük kavga ve dindarım, elhamdülillah Müslümanım diyen iki taraf var. Biri Müslümanlığı kimselere bırakmayan, cennetin anahtarının tek sahibi olduğuna inanan daha doğrusu topluma öyle olduğunu kabul ettirmeyi başaran bir iktidar, diğer taraftan yine müslümanım diyen, her topluma doğru yolu gösterdiğini iddia eden cemaat. Yani ikisi de Müslüman görüntüsü veriyor. Cemaat taraftarı olduğu iddia edilen polis, savcı, hakim vs. birilerine tuzak kurmuş, para kasaları, ayakkabı kutularında milyon dolarlar, eee bunları saymak için elleri yorulmasın, diye para sayma makinaları koymuş, rüşvetçilerin telefonları dinlenmiş, konuşmalar kağıda dökülmüş, ani bir baskınla suç aletleri ortaya çıkarılmış. Şüpheliler gözaltına alınmış, sorgulanmış, tutuklanmış. Şüphelilerin tarafında bulunan iktidar “ Vay bunlar hükümete darbe yapıyorlar “ diyerek HSYK marifetiyle takip ve soruşturmayı yapanlar görevlerinden apar topar alınıp hallaç pamuğu gibi dağıtılmış, yerine başkaları atanmış, onlar da bütün bunların düzmece olduğuna hükmetmiş, şüphelileri serbest bırakmış, soruşturmayı başlatanlar ise analarından doğduğuna pişman edilmiş.  İnsan sormadan edemiyor; hani anayasanın 138. Md. “Hiçbir organ, makam, merci veya kişi yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez”di, yine Anayasa 139. Maddesinde “Hakimler ve savcılar azlolunamaz”dı. Hadi diyelim ki bazı emniyet güçleri ve yargı mensupları kumpas kurdular, tuzak hazırladılar, gerekli soruşturmalar yapılır, yargılanır ve cezalandırılır. Bu soruşturmalarla hiçbir ilgisi olmayan  on binlerce masum insana onca eziyet, zulum niye ? Okullardan ne istediniz, hastaneleri niçin kapatıyorsunuz? Hani suçta şahsilik vardı? Kimse işlemediği bir suçtan dolayı cezalandırılamazdı? Bu masum insanlara yapılan Allahtan reva mı? Dünyada aynı konuda bir tek doğru vardır. İkincisi yalandır. Bu gerçeği  herkes iyice bir kabullensin. AKP hükümeti ile Cemaat mensubu olduğu iddia edilen devlet görevlileri yıllardır devleti paralel olarak yürüttüler. Var mı itirazı olan? Cumhurbaşkanı iyi günlerinde “Ne istediniz de vermedik “ sözleriyle bunu resmen teyit  etmedi mi? Bütün devlet hizmetlerini cemaat mensubu olduğu söylenen görevlilere tevdi ederken paralel yapıyı bizzat kendiniz tesis etmediniz mi? Şimdi şikayetiniz niye? Aldatıkdık! Öyle mi? Yazık, siz nasıl devlet yöneticisisiniz? Kanaatimce paralellik 17 -25 Aralık soruşturmalarıyla bozuldu. Yıllarca  güzel güzel anlaştığınız, övgüler yağdırdığınız Cemaate savaş açtınız.    Söylenenler yalan ve tertip ise kızmakta haklısınız. Adalet,  adaleti kötü emelleri için kullananlar hakkında elbette gereğini yapmalıdır. Bu da ancak suçlular çerçevesinde yapılmalıdır. Üç beş kişi suç işlediyse bütün bir camiayı, inlerine gireceğiz diye hiddet ve öfkeyle  cezalandırmaya kalkışmak aklın alacağı bir yol değildir. Bunun vebalini hiçbir şekilde kaldıramazsınız. Hele bu iddialar maazallah doğruysa yatacak yeriniz yok demektir. O zaman  bize “Sizi Allah affetsin” demek düşüyor. Gelelim öbür tarafa, onlar da Müslüman olduklarını söylerler, görevlerini inançları gereği dosdoğru yapmak, yasalara ve tertemiz vicdanlarına göre soruşturup karar vermek zorundadırlar. Eğer gerçek bu yönde ise korkacakları hiç bir şey olamaz, bu dünyada zarar görseler bile Allah bunun mükafatını mutlaka verecektir, belki bu dünyada, belki geçikmiş bir adalet olarak öbür dünyada. Ancakkk, bu yolsuzluk iddiaları düzmece delillere dayanıyorsa, hepsi birer iftira ve yalandan ibaretse sizin de ne bu dünyada ne de öbür dünyada yatacak yeriniz olmayacaktır. Sonuç;  Müslüman yalan söylemez, iftira atmaz, ikisi de suç ve günahtır. Yukarıda değindiğim gibi Dünya’da aynı konuda bir tek doğru  vardır. İki taraftan biri mutlaka yalan söylemektedir. Her iki taraf da Hz. Ali kadar  huzurlu olabilmelidir. Ancak birileri maalesef yalan söylüyor. Biz bilmesek de onlar kendilerini biliyor. Vay yalancının haline. Siz Müslüman falan olamazsınız. Hatta insanlıktan bile nasiplenmemiş zavallılarsınız. Ben ortadayım, elhamdülillah ben de Müslümanım, “yılandan korkmam yalandan korktuğum kadar”,  iftira atmayı, tuzak kurmayı şerefsizlik olarak, alçaklık olarak görürüm. Orta yerde bir yangın var, kıyımlar var, diğer yandan koltuğundan olan dört bakan var, ben şunlar suçlu, bunlar masum diyemiyorum. Hele ben bu davanın savcısıyım da diyemem. İçinde olmadığım bir konuda hüküm vererek mahcup duruma düşmek istemem. Sanıyorum milyonlarca kişi aynen benim gibi  düşünüyor. Hükümet yetkilileri bunun bir darbe girişimi olduğunu iddia ediyor. Darbe ise bu darbe ile koltuğundan olan dört Bakanının neden hiç sesi çıkmıyor. Darbeden hiç etkilenmemiş olan Cumhurbaşkanının sesi neden bu kadar yüksek çıkıyor? İşte bunu anlayamıyorum. Bu mesele yeterince anlaşılamadı galiba.  Giden savcı ve hakimler darbeci ise  gelenlerin tam doğrucu olduğuna toplum inanamıyor.                          
Ekleme Tarihi: 02 Şubat 2016 - Salı

YATACAK YERİNİZ OLMAZ…

Hz. Alinin bir sözü var, oldukça anlamlı ve de doğru; “ Allah yoksa ben inanmış biri olarak ne kaybederim, ya Allah varsa  inanmamışların vay haline” ne büyük söz.

Bir büyük kavga ve dindarım, elhamdülillah Müslümanım diyen iki taraf var. Biri Müslümanlığı kimselere bırakmayan, cennetin anahtarının tek sahibi olduğuna inanan daha doğrusu topluma öyle olduğunu kabul ettirmeyi başaran bir iktidar, diğer taraftan yine müslümanım diyen, her topluma doğru yolu gösterdiğini iddia eden cemaat. Yani ikisi de Müslüman görüntüsü veriyor.

Cemaat taraftarı olduğu iddia edilen polis, savcı, hakim vs. birilerine tuzak kurmuş, para kasaları, ayakkabı kutularında milyon dolarlar, eee bunları saymak için elleri yorulmasın, diye para sayma makinaları koymuş, rüşvetçilerin telefonları dinlenmiş, konuşmalar kağıda dökülmüş, ani bir baskınla suç aletleri ortaya çıkarılmış. Şüpheliler gözaltına alınmış, sorgulanmış, tutuklanmış.

Şüphelilerin tarafında bulunan iktidar “ Vay bunlar hükümete darbe yapıyorlar “ diyerek HSYK marifetiyle takip ve soruşturmayı yapanlar görevlerinden apar topar alınıp hallaç pamuğu gibi dağıtılmış, yerine başkaları atanmış, onlar da bütün bunların düzmece olduğuna hükmetmiş, şüphelileri serbest bırakmış, soruşturmayı başlatanlar ise analarından doğduğuna pişman edilmiş.

 İnsan sormadan edemiyor; hani anayasanın 138. Md. “Hiçbir organ, makam, merci veya kişi yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez”di, yine Anayasa 139. Maddesinde “Hakimler ve savcılar azlolunamaz”dı.

Hadi diyelim ki bazı emniyet güçleri ve yargı mensupları kumpas kurdular, tuzak hazırladılar, gerekli soruşturmalar yapılır, yargılanır ve cezalandırılır. Bu soruşturmalarla hiçbir ilgisi olmayan  on binlerce masum insana onca eziyet, zulum niye ? Okullardan ne istediniz, hastaneleri niçin kapatıyorsunuz?

Hani suçta şahsilik vardı? Kimse işlemediği bir suçtan dolayı cezalandırılamazdı? Bu masum insanlara yapılan Allahtan reva mı?

Dünyada aynı konuda bir tek doğru vardır. İkincisi yalandır. Bu gerçeği  herkes iyice bir kabullensin. AKP hükümeti ile Cemaat mensubu olduğu iddia edilen devlet görevlileri yıllardır devleti paralel olarak yürüttüler. Var mı itirazı olan? Cumhurbaşkanı iyi günlerinde “Ne istediniz de vermedik “ sözleriyle bunu resmen teyit  etmedi mi?

Bütün devlet hizmetlerini cemaat mensubu olduğu söylenen görevlilere tevdi ederken paralel yapıyı bizzat kendiniz tesis etmediniz mi? Şimdi şikayetiniz niye? Aldatıkdık! Öyle mi? Yazık, siz nasıl devlet yöneticisisiniz?

Kanaatimce paralellik 17 -25 Aralık soruşturmalarıyla bozuldu. Yıllarca  güzel güzel anlaştığınız, övgüler yağdırdığınız Cemaate savaş açtınız.  

 Söylenenler yalan ve tertip ise kızmakta haklısınız. Adalet,  adaleti kötü emelleri için kullananlar hakkında elbette gereğini yapmalıdır. Bu da ancak suçlular çerçevesinde yapılmalıdır. Üç beş kişi suç işlediyse bütün bir camiayı, inlerine gireceğiz diye hiddet ve öfkeyle  cezalandırmaya kalkışmak aklın alacağı bir yol değildir. Bunun vebalini hiçbir şekilde kaldıramazsınız. Hele bu iddialar maazallah doğruysa yatacak yeriniz yok demektir. O zaman  bize “Sizi Allah affetsin” demek düşüyor.

Gelelim öbür tarafa, onlar da Müslüman olduklarını söylerler, görevlerini inançları gereği dosdoğru yapmak, yasalara ve tertemiz vicdanlarına göre soruşturup karar vermek zorundadırlar. Eğer gerçek bu yönde ise korkacakları hiç bir şey olamaz, bu dünyada zarar görseler bile Allah bunun mükafatını mutlaka verecektir, belki bu dünyada, belki geçikmiş bir adalet olarak öbür dünyada.

Ancakkk, bu yolsuzluk iddiaları düzmece delillere dayanıyorsa, hepsi birer iftira ve yalandan ibaretse

sizin de ne bu dünyada ne de öbür dünyada yatacak yeriniz olmayacaktır.

Sonuç;  Müslüman yalan söylemez, iftira atmaz, ikisi de suç ve günahtır. Yukarıda değindiğim gibi Dünya’da aynı konuda bir tek doğru  vardır. İki taraftan biri mutlaka yalan söylemektedir. Her iki taraf da Hz. Ali kadar  huzurlu olabilmelidir. Ancak birileri maalesef yalan söylüyor. Biz bilmesek de onlar kendilerini biliyor. Vay yalancının haline. Siz Müslüman falan olamazsınız. Hatta insanlıktan bile nasiplenmemiş zavallılarsınız.

Ben ortadayım, elhamdülillah ben de Müslümanım, “yılandan korkmam yalandan korktuğum kadar”,  iftira atmayı, tuzak kurmayı şerefsizlik olarak, alçaklık olarak görürüm.

Orta yerde bir yangın var, kıyımlar var, diğer yandan koltuğundan olan dört bakan var, ben şunlar suçlu, bunlar masum diyemiyorum. Hele ben bu davanın savcısıyım da diyemem. İçinde olmadığım bir konuda hüküm vererek mahcup duruma düşmek istemem. Sanıyorum milyonlarca kişi aynen benim gibi  düşünüyor. Hükümet yetkilileri bunun bir darbe girişimi olduğunu iddia ediyor. Darbe ise bu darbe ile koltuğundan olan dört Bakanının neden hiç sesi çıkmıyor. Darbeden hiç etkilenmemiş olan Cumhurbaşkanının sesi neden bu kadar yüksek çıkıyor? İşte bunu anlayamıyorum. Bu mesele yeterince anlaşılamadı galiba.  Giden savcı ve hakimler darbeci ise  gelenlerin tam doğrucu olduğuna toplum inanamıyor.  

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve buyuktire.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.