Günlerdir bu sütunlarda Anayasada değişiklikler getirecek maddeleri gözler önüne serip bu Anayasanın ülkemize huzur getiremeyeceğini, ayrıştırmacı olup, toplumu kamplara ayırma konusunda son derece elverişli olduğunu anlatmaya çalıştım. Esas sıkıntılı maddeler bundan sonra geliyordu. Bunları da dile getirecektim.
Ancak Sayın Cumhurbaşkanının Körfez ülkeleri ve bu meyanda körfez ülkelerini ve Kutsal Toprakları ziyaret edip yeni bir umre ( ziyaret ) gerçekleştirip Türkiye’mize dönmesinin hemen ardından Elazığ ve Adıyaman’da halka hitap ederken söylediği sözler, ülkemize getirilmek istenen yönetim biçiminin sakıncalarını ortaya döküverdi. ”Gücü tek elde topluyoruz.” ( Milliyet 19/2/2017 ) Bir başka söylemi de hayret ve dehşet verici ; “ Tarafsızlık diye bir şey olur mu?“ diyor Cumhurbaşkanı ( Vatan Gazetesi 19/2/2017 )
Getirilmek istenen Anayasa’nın pek çok tartışılacak yanı var ama ben bu iki hususu daha çok önemsiyorum. Mevcut Parlamenter sistemin temel özelliklerinden biri “ Kuvvetler ayrılığı ilkesine” sahip olmasıdır. Tam uygulanamamakla birlikte kuvvetler ayrılığı ülkenin sigortaların biridir. Bütün yetkilerin bir elde toplanması gerçek manada demokrasinin yerleşmesine engeldir. Tarih bütün yetkilerin tek elde toplandığı ülkelerin uğradığı felaket ve facialarla doludur.
Gelelim tarafsızlığa; Parlamenter sistemde Cumhurbaşkanı sembolik bir konumdadır. Devletin birliğini ve bütünlüğünü temsil eder o yüzden sorumsuzdur. O yüzden mevcut Anayasamıza göre “Cumhurbaşkanı seçilenin varsa partisiyle derhal ilişiği kesilir” der. Niçin? Oturduğu makam tarafsız olması, gerektiğinde arabuluculuk görevi görmesi mümkün olabilsin diye.
Rahmetli Demirel Cumhurbaşkanı seçilmesinden sonra partisinden istifa etmiş, “Artık dönüp te arkama bakmam” diyerek partisiyle organik bir bağının kalmadığını ifade etmiş ve bunu tarafsız icraatlarıyla gösterebilmiş bir siyasetçidir.
Anayasa referandumunda evet çıkarsa ertesi gün AK partiye üye olur en kısa zamanda da Parti Başkanı olurum diyen bir Cumhurbaşkanı nasıl tarafsız olabilecek, ülkede nasıl huzuru sağlayabilecek. Bu ülkenin ve bu milletin huzura ihtiyacı var. Etrafımız ateş çemberine dönmüş. Bizim taraflı Cumhurbaşkanın değil , tarafsız Cumhurbaşkanına ihtiyacımız var. Bunun için de bu referandumdan derhal vazgeçip, parlamenter sistemin eksikliklerini gidererek toplumun bütün kesimlerinin bu benim anayasam diyebileceği bir Anayasa değişikliğini gerçekleştirmemiz en akıllıca bir iş, tutacağımız en akılcı yol gibi görünüyor.
Aha şuraya yazıyorum: Getirilmek istenen Anayasa değişikliği ülkemizi huzura muhtaç hale getirecek.
Daha dün Alman Parlamentosu eski Dışişleri Bakanı Steinmeier’i Cumhurbaşkanı seçti. Almanya’da yer yerinden oynamadı. Merkel yerinde duruyor. Ülkelerinde ne bir çatışma ortamı var, ne de kamplaşma. Biz ise iki yıl sonra yapılacak bir Başkanlık için bugünden Türkiye’yi birbirimizin başına yıkmaya çalışıyoruz. Biz Almanlar kadar huzura ve mutlu olmaya hak etmiyor muyuz? Böyle kamplaşmalar yaratarak İnsanlarımıza yazık etmiyor muyuz?