Milletimizin ortak kültürel değerleridir bayramlar. Manevi olarak en önemli değerlerimizi oluşturur. Kederde ve kıvançta birlik ve beraberlik içinde olan toplumlar birbirlerine daha sıkı bağlarla bağlıdır. Bu nedenle bayramlar gerek dini olsun gerekse milli, ortak coşku, sevinç, birlik beraberlik içinde kutlandığında daha bir anlam kazanır. Bayramlarımız İnsanları bir araya getirerek birbirlerini tanımalarına, anlamalarına en büyük yardımcıdır.
Kimi bayram yaparken,kimi kederler ve üzüntüler içinde yaşıyorsa veya bayramın gerektirdiği duygusal coşkuyu ve heyecanı yaşayamıyorsa orada gerçek bir bayramdan söz edilemez.
Dini bayramlarımızın bir yozlaşmaya veya önemini kaybetmeye yüz tuttuğunu söylemek herhalde yanlış bir ifade olmayacaktır. Genç kuşakların da eski bayram coşkusunu yaşadıklarını sanmıyorum. Hele bayramı sadece tatil fırsatı olarak görmenin de bayramların anlamını hafiflettiği bir gerçek.
Milli Bayramlarımızın ve yerel kurtuluş günlerimizin de eskisi gibi coşkuyla kutlandığını söyleyebilmek mümkün değil. Bizim kuşak milli bayramlarımızın temelini oluşturan zaferlerin kazanıldığı günlere yakın olmamız nedeniyle o günlerin milletimiz için ne kadar önemli olduğunu daha iyi takdir edebiliyorduk. Karanlık günlerin ızdıraplarını o günleri yaşamış büyüklerimizden öğreniyor, özgürlüğün anlamını daha iyi kavrayabiliyorduk. Bu nedeniyle daha bir heyecanla , daha büyük bir coşku ile milli bayramlarımızı kutlardık. O günlerin sinema filmlerinin ana teması bile Kurtuluş Savaşımızın kahramanlıklarından oluşurdu. Darda olan, zulme uğrayan atalarımızın imdadına yetişen,Türk Bayraklarını dalgalandırarak gelen atlı birliklerimizin sahnede göründüğünde avuçlarımızı parçalarcasına alkışladığımızı hatırlarım.
Biz böyle yetiştik , Türklük, Türkün kahramanlıkları, zaferleri göğsümüzü kabartırdı. Bu duyguların giderek azalmasında akıp giden zamanın etkisi yanında galiba bizlerin de görevlerini yeterince yapamamış olmamızın sorumluluğu var.
Otuz Ağustos'un o büyük önemi, biz Tire ve çevremizdeki ilçe ve illerin yerel kurtuluş günlerinin gölgesinde kalırdı hep . Zafer Bayramımızı, Kurtuluş günlerimizden daha önemsizmiş gibi sıradan,yasak savma kabilinden törenlerle kutladık hep. Halbuki Büyük Zaferimiz olmadan kurtuluş günlerimizin bir anlamı olamayacağının farkına varamadık .
Bu önemli günler son yıllarda maalesef daha da bir önemsizleştirilmiş , bu coşku ve heyecan iyice köreltilmişti.
Özellikle bu yıl gerek 30 Ağustos gerekse 4 Eylül Kurtuluş şenliklerimizde çalışmalar yeniden eski günlere dönüleceğini işaretini verdi. Bu gelişmeden Sayın Kaymakamımızın önemli bir görev ifade ettiğini belirtmek isterim.Bu gelişmeyi memnuniyetle karşıladığımı belirtmekle birlikte çok daha büyük coşkularla kutlanması dilediğimdir.
Özümüze dönüp, çocuklarımıza milletçe yaşadığımız kötü günleri daha geniş bir şekilde anlatmalı, milli birlik ve beraberliğimizin geleceğimizi daha güçlü kılacağını, aydınlık yarınlara ancak bu gönül ve ülkü birliğimizle ulaşabileceğimizi kavratmalıyız.