Meşhur söylemimiz ” Nerde o eski bayramlar?” “Nerde o çocukluğumuz” vb. diyerek hayıflanır dururuz. Ben de “Nerde o eski seçimler?” diyerek hayıflanıyorum.
Neden ?
1 – Eskiden seçimlere üç ay kala Adalet Bakanı, İçişleri Bakanı, Ulaştırma Bakanı görevlerinden ayrılır, yerine siyasetle ilgisi olmayan teknokratlardan atama yapılırdı. Gerekçesi, seçimlere hile karıştırılmadan, dosdoğru bir seçim yapılmasını temin etmekti. Bu yasal gelenek kaldırıldı, unutuldu.
2 – Eskiden seçimler öncesi siyasi partilerin genel başkanları bir masa etrafında toplanır, eşit ve demokratik bir ortamda memleket meselelerini tartışır, kendi çözüm önerilerini kamuoyuyla paylaşırlardı. Vatandaş da kimin sepetinde neler var görür kararını ona göre verirdi. 2002 yılından beri bu demokratik platformu gören var mı? Vallahi o tatlı sert tartışmaları özledim. Hepsi de rahmetli olan Demirel’i, Özal’ı, Erbakan’ı, Ecevit’i, Erdal İnönü’yü, Alpaslan Türkeş’i saygıyla anıyorum. Gençler o günleri göremedikleri için sadece monologları izliyorlar, gerçekten üzülüyorum.
3 – Eskiden oy verme gününden bir ay önce seçim yasakları başlar iktidar mensupları resmi araçları kullanamaz, resmi karşılamalar yapılamazdı. Şimdi gırla gidiyor, devlet araçları futursuzca kullanılıyor. Devlet kesesinden karşılama ve ağırlamalara berdevam.
4 – Seçim yasakları içinde açılışlar yapılamazdı. Şimdi seçimlere iki gün kala yarı resmi bir açılış görüntüsünde havaalanı ziyaretleri yapılabiliyor. Tabii ki devletin uçağı ve araçlarıyla. Eskiden hiçbir devlet görevlisi bu şekilde davranamazdı. YSK izin vermezdi.
5 – Seçimleri adil, dürüst yaparak halkın demokratik tercihlerini koruyup kollamakla görevli olan YSK iktidarın lehine olabilecek her türlü kararı vermekte bir beis görmedi. Haksızlığa çanak tuttu.
6 – YSK kararına bakar mısınız? “ Başbakan ve Bakanların gezilerinde resmi araçlar kullanılamayacak, resmi karşılama yapılamayacak, açılışlar yapılamayacak” Bu yasaklar Cumhurbaşkanını kapsıyor mu? Yayınlanan seçim yasakları genelgesinde bu yasak yok. Cumhurbaşkanı bir siyasi partinin genel başkanı olduğu halde niçin yasak kapsamında değil? Bu sorunun cevabını verebilecek bir YSK üyesinin olabileceğini sanmıyorum.
7 – Demokrasilerde seçim kaybetmek dünyanın sonu değildir. Hesabını veremeyecek kusuru olmayanların seçimleri kaybetmekten kokmasına gerek yoktur.
Saymakla bitmez, üstelik sayfalar yetmez, bu adaletsiz seçimin en büyük ayıbı ve endişesi mühürsüz oyların geçerli sayılacak olması ve sandıklara hile karıştırılması ihtimalidir.
Yazımı bir hikaye ile sonlandırayım:
Vaktin birinde şarap üretimiyle ünlü bir ülkede bir yarışma düzenlenir. Her zaman en iyileri seçmek için yarışmalar düzenlenir ya, bu sefer de en kötüyü seçmek üzere yarışma düzenlenmiş.
Bir masanın üzerine on ayrı üreticinin şaraplarından birer bardak konulmuş. Şarabın iyisini kötüsünü çok iyi ayırt edebilen birini çağırmışlar. Bak bakalım bu şarapların en kötüsü hangisidir? diye sormuşlar.
Jüri üyesi en baştaki şarap bardağını alıp bir yudum içmiş. Ağzını buruşturarak, yüzünü de ekşiterek “En kötüsü bu” diye kararını vermiş.
Yarışmayı düzenleyenler “Hele dur bakalım diğerlerine bakmadınız bile “ diye uyarınca “Bundan kötüsü olamaz” diye karşılık vermiş.
Not : Ben Türkiye’deki uyanışı ve şahlanışı görüyorum. Millet partili bir Cumhurbaşkanının bu ülkeye huzur veremeyeceğini görmüştür. Huzur arayan Türk Milleti birleştirici, bütünleştirici, 80 milyon insanımızı kucaklamayı vaat eden Meral Akşener veya Muharrem İnce’yi Cumhurbaşkanlığı makamına layık görecektir. Muharrem İnce CHP rozetini çıkararak yola çıktı. Meral Akşener de seçilirse 80 milyonu kucaklayacaktır. Recep Tayyip Erdoğan için düzenlenen bu ucube sistemin şimdiki muhalefet yarının iktidarı tarafından tepe tepe kullanmasını asla desteklemeyeceğim. En kısa zamanda güçlü bir parlamenter sisteme dönmek için çaba sarf etmelerini bekleyeceğim.
Kendinize iyi bakın, kimseye kulak asmayın , içinizdeki sese kulak verin.
Sağlık ve mutluluk dileklerimle…