Seçimlere iki gün kaldı. Bu yaşıma geldim ben böyle seçim dönemi görmedim. Seçim meydanları sanki arena görünümünde , vaatler, yakışıksız yakıştırmalar, hakaretler, iftiralar, küfre varan ağır sözler, riyakar tavırlar, basitlikler, hafiflikler, yasa ve anayasa tanımazlıklar ne ararsan var.
her seçim döneminde bir takım tatsızlıklar elbette olur ama bu seferkiler bambaşka. Bu sözleri sokaktaki bir vatandaş birine söylese inanın mahkeme koridorlarından eksik olmaz. peki nedir bu çirkinliklerin müsebbibi ?
Bence Cumhurbaşkanı hiç de gereği yokken anayasaya göre ettiği “Anayasaya sadakatten ayrılmayacağıma, görevimi tarafsızlıklayerine getireceğime yüce türk milleti ve tarih huzurunda namusum ve şerefim üzerine and içerim” şeklinde özetlenebilecek yeminini unutup meydanlara çıkması bu gerginliklerin en büyük sebebi olmuştur. değer miydi?
Huzura susamış, bir topluma bu gerginliği yaşatmak hiç kimseye yarar sağlamaz. hele bu kişi Cumhurbaşkanlığı gibi yüce bir makamı işgal eden kişi ise onu daha çok yaralar. sadece o makamda bulunan kişiyi küçük düşürmekle kalmaz, makama da onulmaz yaralar açar. Kİmse kusura kalmasın ; bugün Cumhurbaşkanlığı makamına olan güven sarsılmıştır. parlamenter sistemde Cumhurbaşkanlığı makamı bir siyasi parti başkanlığı gibi kullanılamaz.
Ben bu sistemi beğenmiyorum, başkanlık sistemi getireceğim demek te çözüm olamaz. bu sistemi değiştirmek için başbakan olarak kalacak ve seçim meydanlarında vatandaşa bunu anlatıp ikna ederek, 400 mü, 450 milletvekili mi istiyorsunuz, anayasayı değiştirecek çoğunluğu sağladıktan sonra istediğin sisteme geçme hakkın olabilirdi. Bu anayasa orada durduğu müddetçe bugün izlediğiniz yol yol değildir. hem kendinize, hem gönlünüzde yatan partinize, hem topluma yazık ediyorsunuz. çıkmaz sokaklarda bocalıyor gibisiniz.
peki cumhurbaşkanını böyle hatalı bir yola sürükleyen etkenler neler olabilir? Galiba anap’ın ve Doğruyol partilerinin akibetine uğramak endişesi en büyük sebep gibi geliyor bana. 12 yıldır iktidarda olan bir partinin yanlışları mutlaka vardır. hele yaşadığımız, izlediğimiz olaylar bu konuda mevcut iktidarın soruşturmaya konu olacak epeyce icraatı var gibi görünüyor.
peki bu dünya sultan süleymana bile kalmadığına göre, bu dönemin bir gün mutlaka biteceğine göre bu süreyi uzatmanın yararından çok zararı da sözkonusu olabilir.
demokrasilerde şeffaflık birinci şarttır, herkes hesabını açık bir şekilde verebilmelidir, parlamentoda oy hesabıyla temizlenmenin gerçek bir aklanma yolu olmadığını herkes görüyor. Sandıktan çıktım aklandım demek de gerçek bir temizlenme olmadığı herkesin malumudur.
en iyisi sistemi zorlamadan gerçeklerle hesaplaşabilmek gerektiğine inanıyorum.