bağcılar escort

deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler meritking giriş kingroyal giriş deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler

Şevket Bahçelioğlu
Köşe Yazarı
Şevket Bahçelioğlu
 

MÜLAKAT

Bir konuda bir kişinin yetenekli olup olmadığını belirlemek için yüz yüze yapılan görüşmedir. Gerekli midir? Eğer siyaseten yandaş aramayıp liyakat aranıyorsa elbette gereklidir.   Son genel seçimlerde Cumhurbaşkanı mülakatı kaldıracağız vaadinde bulunmuştu. Çünkü mülakat yoluyla inanılmaz haksızlıklar yapılmıştı. Seçim sonradan bu sözlerinden vazgeçmiş gibi görünüyor. MEB ise mülakatı mülakat gibi yapacağız diyor. Bu söylem daha önce yapılan mülakatların dürüstçe yapılmadığının itirafıdır. KPSS de90 puan alan değil de 50-60 puan alan yandaşın işe yerleştirilmesiyle yapılan haksızlığın kabulüdür. Bu haksızlıkları kim, hangi sebeple yaptıysa hepsi de tepeden tırnağa vebal altındadır. Yüce Allah Kuran/I Kerim’inde “işi ehline veriniz ve adaletli davranınız” diyor. Mülakatı ahlaksızca yapanların Müslümanlığı sözde kalır. Haksızlığa uğrattıklarınızın kayıpları nasıl telafi edilebilir hiç düşünüyor musunuz?   2- M.E. Bakanı diyor ki; “ Siz çocuğunuzu okula verirken, öğretmen seçerken nasıl titizlik gösteriyorsanız ben de öğretmen olarak atayacaklarımı görmek isterim. Bu nedenle mülakat gerekli ve biz mülakatı mülakat gibi yapacağız “ diyor. Bu niyetle ve liyakat İçin mülakat yapacaksanız ben de evet diyorum.  Bakan   “ Bir de nasıl mülakat yapılabilir? Fikri olan söylesin” diye öneri bekliyor. Ben mülakatla adam gibi yapılan mülakatla öğretmen olmuş bir öğretmenim. Yaşadıklarımı ve gördüklerimi dilimin döndüğünce nakletmek istiyorum:   1- Öncelikle ülkenin ihtiyaçları şu an kapatılmış olan Devlet Planlama Teşkilatınca belirlenip ona göre personel yetiştirilmelidir. Sözgelişi 1000 öğretmen lazımsa 10000 öğretmen mezun edip atanamayan öğretmenlere biz size öğretmen olarak atayacağımıza söz vermedik demeyeceksiniz.   2- Adayın öğretmenlik mesleğine elverişli olup olmadığına dair mülakat okula girişten önce yapılıp, öğrenimine bundan sonra devam ettireceksin. 3- Öğretmenliğe elverişli olanların bilgilerini de ölçmek için seçme sınavını yaparak kazananlara köklü öğretmenlik Bilgi ve becerilerle mezun edip ülkenin hizmetine sunacaksın.   Yüzbinlerle öğretmen yetiştirip ihtiyaç fazlası öğretmeni sokakta bırakıp, başınızın çaresine bakın demek bu gençlerin hayatını çalmak, geleceklerini karartmak anlamına gelir. Yazıktır, günahtır.   4- Şimdi Eğitim Enstitüsüne girişte geçirdiğim aşamaları dile getirmek istiyorum: Öğretmen okulu mezunlarının o gün için girebileceği tek okul Eğitim Enstitüleri idi, 12 Enstitü vardı ülkemizde, okul ve branş tercihi sınav öncesi yapılıyordu. Ben seçtiğim branşta en iyi eğitimin verileceği okul olarak İstanbul Eğitim olarak görmüştüm. ÖSYM benzeri Türkiye çapında bir sınava girdik. Aynı tercihi yapan 2875 öğrenci varmış(Kaynak MEB 1970 Yıllığı) sınav sonucu başarılı olan 145 öğrenci 2. Sınav İçin okulumuza davet edilmiş, önce lise müfredatından 10 Genel Tarih, 10 da Genel Coğrafya sorularından oluşan klasik yazılı sınavına tabi tutulduk, ertesi günü de Niyazi Akşit, Nurettin Seçkin, İsmet Konuk, Mesut Talaslıoğlu, Hayrettin Gündem, Halil Tekinalp gibi çok değerli hocalarımızın karşısına oturup sözlü olduk.  Burada bilgiden çok öğretmenliğe elverişli olup olmadığımızı kontrol ettikleri hemen belli oluyordu. Her öğretmenimiz kimlik kontrolünün ardından önlerindeki yazılı sınav sonuçlarına bakıyorlardı.    Sonuçlarım çok iyi olduğunu tavırlarından anlıyordum. Son olarak da adaylar aynı zamanda okul müdürümüz olan Coğrafya öğretmenimizin masasına misafir oluyorduk. Sıra bana gelmişti. Yazılı sonucuna baktıktan sonra “Öğretmen olmuşsun,” Enstitüye neden gelmek istiyorsun?” dedi .  Ben de o an aklıma geliveren Namık Kemal’in “ Yüksel yüksel ki yerin bu yer değildir, dünyaya gelmek hüner değildir “ mısraları dökülüverdi dilimden. Yazılı notlarımın yüksekliği yanında bu sözlerimden çok hoşlanmış olmalı ki okul müdürümüz “Aferim evladım okulumuzun başarılı bir öğrencisi olacağına inanıyorum, hadi hayırlı olsun” diyerek beni uğurladı. Salondan çıkınca kapıda sırasını bekleyen arkadaşlardan birinin boynuna zıplayıp kazandımmm diye haykırmıştım. Nerden bildin diye soranlara da Müdürümüzün sözlerini tekrarlayınca, Tamam Şevket evet kazanmışsın diyerek kutlama kuyruğuna girdiler, Ertesi gün sonuçlar ilan edildi ve 10 öğrencinin alınacağı bölümümüze girmeye hak kazanan ilk dördün içine girmiştim.   Üç yıllık öğretimden sonra Haziran döneminde mezun olmuş ve Ağustos ayında kuramızı çekip görevimize başlamıştık. Ne KPSS ne de çok kötü icra edilen mülakatlara maruz kalmıştık. Mülakat gibi mülakatlarla okullara alındık.    Biz bu engellere öğrenime başlayıp dirsek çürüttükten sonra maruz kalmadık. Şimdi yol ve yöntem arayışına giren Sayın Milli Eğitim Bakanına bizim tabi tutulduğumuz seçme ve yerleştirme usulünü revize ederek uygulamalarını öneriyorum. Değerlendirmeye değer mi? Takdir sizin. Yoksa yüzbinlerle öğretmeni hayal kırıklığına uğratmış, hayatlarından dört yıllarını çalmış olmaya devam edersiniz.  
Ekleme Tarihi: 06 Ekim 2023 - Cuma

MÜLAKAT

Bir konuda bir kişinin yetenekli olup olmadığını belirlemek için yüz yüze yapılan görüşmedir.

Gerekli midir? Eğer siyaseten yandaş aramayıp liyakat aranıyorsa elbette gereklidir.

 

Son genel seçimlerde Cumhurbaşkanı mülakatı kaldıracağız vaadinde bulunmuştu. Çünkü mülakat yoluyla inanılmaz haksızlıklar yapılmıştı. Seçim sonradan bu sözlerinden vazgeçmiş gibi görünüyor. MEB ise mülakatı mülakat gibi yapacağız diyor. Bu söylem daha önce yapılan mülakatların dürüstçe yapılmadığının itirafıdır. KPSS de90 puan alan değil de 50-60 puan alan yandaşın işe yerleştirilmesiyle yapılan haksızlığın kabulüdür. Bu haksızlıkları kim, hangi sebeple yaptıysa hepsi de tepeden tırnağa vebal altındadır. Yüce Allah Kuran/I Kerim’inde “işi ehline veriniz ve adaletli davranınız” diyor. Mülakatı ahlaksızca yapanların Müslümanlığı sözde kalır. Haksızlığa uğrattıklarınızın kayıpları nasıl telafi edilebilir hiç düşünüyor musunuz?

 

2- M.E. Bakanı diyor ki; “ Siz çocuğunuzu okula verirken, öğretmen seçerken nasıl titizlik gösteriyorsanız ben de öğretmen olarak atayacaklarımı görmek isterim. Bu nedenle mülakat gerekli ve biz mülakatı mülakat gibi yapacağız “ diyor. Bu niyetle ve liyakat İçin mülakat yapacaksanız ben de evet diyorum.  Bakan   “ Bir de nasıl mülakat yapılabilir? Fikri olan söylesin” diye öneri bekliyor. Ben mülakatla adam gibi yapılan mülakatla öğretmen olmuş bir öğretmenim. Yaşadıklarımı ve gördüklerimi dilimin döndüğünce nakletmek istiyorum:

 

1- Öncelikle ülkenin ihtiyaçları şu an kapatılmış olan Devlet Planlama Teşkilatınca belirlenip ona göre personel yetiştirilmelidir. Sözgelişi 1000 öğretmen lazımsa 10000 öğretmen mezun edip atanamayan öğretmenlere biz size öğretmen olarak atayacağımıza söz vermedik demeyeceksiniz.

 

2- Adayın öğretmenlik mesleğine elverişli olup olmadığına dair mülakat okula girişten önce yapılıp, öğrenimine bundan sonra devam ettireceksin. 3- Öğretmenliğe elverişli olanların bilgilerini de ölçmek için seçme sınavını yaparak kazananlara köklü öğretmenlik Bilgi ve becerilerle mezun edip ülkenin hizmetine sunacaksın.

 

Yüzbinlerle öğretmen yetiştirip ihtiyaç fazlası öğretmeni sokakta bırakıp, başınızın çaresine bakın demek bu gençlerin hayatını çalmak, geleceklerini karartmak anlamına gelir. Yazıktır, günahtır.

 

4- Şimdi Eğitim Enstitüsüne girişte geçirdiğim aşamaları dile getirmek istiyorum: Öğretmen okulu mezunlarının o gün için girebileceği tek okul Eğitim Enstitüleri idi, 12 Enstitü vardı ülkemizde, okul ve branş tercihi sınav öncesi yapılıyordu. Ben seçtiğim branşta en iyi eğitimin verileceği okul olarak İstanbul Eğitim olarak görmüştüm. ÖSYM benzeri Türkiye çapında bir sınava girdik. Aynı tercihi yapan 2875 öğrenci varmış(Kaynak MEB 1970 Yıllığı) sınav sonucu başarılı olan 145 öğrenci 2. Sınav İçin okulumuza davet edilmiş, önce lise müfredatından 10 Genel Tarih, 10 da Genel Coğrafya sorularından oluşan klasik yazılı sınavına tabi tutulduk, ertesi günü de Niyazi Akşit, Nurettin Seçkin, İsmet Konuk, Mesut Talaslıoğlu, Hayrettin Gündem, Halil Tekinalp gibi çok değerli hocalarımızın karşısına oturup sözlü olduk.  Burada bilgiden çok öğretmenliğe elverişli olup olmadığımızı kontrol ettikleri hemen belli oluyordu. Her öğretmenimiz kimlik kontrolünün ardından önlerindeki yazılı sınav sonuçlarına bakıyorlardı. 

 

Sonuçlarım çok iyi olduğunu tavırlarından anlıyordum. Son olarak da adaylar aynı zamanda okul müdürümüz olan Coğrafya öğretmenimizin masasına misafir oluyorduk. Sıra bana gelmişti. Yazılı sonucuna baktıktan sonra “Öğretmen olmuşsun,” Enstitüye neden gelmek istiyorsun?” dedi .  Ben de o an aklıma geliveren Namık Kemal’in “ Yüksel yüksel ki yerin bu yer değildir, dünyaya gelmek hüner değildir “ mısraları dökülüverdi dilimden. Yazılı notlarımın yüksekliği yanında bu sözlerimden çok hoşlanmış olmalı ki okul müdürümüz “Aferim evladım okulumuzun başarılı bir öğrencisi olacağına inanıyorum, hadi hayırlı olsun” diyerek beni uğurladı. Salondan çıkınca kapıda sırasını bekleyen arkadaşlardan birinin boynuna zıplayıp kazandımmm diye haykırmıştım. Nerden bildin diye soranlara da Müdürümüzün sözlerini tekrarlayınca, Tamam Şevket evet kazanmışsın diyerek kutlama kuyruğuna girdiler, Ertesi gün sonuçlar ilan edildi ve 10 öğrencinin alınacağı bölümümüze girmeye hak kazanan ilk dördün içine girmiştim.

 

Üç yıllık öğretimden sonra Haziran döneminde mezun olmuş ve Ağustos ayında kuramızı çekip görevimize başlamıştık. Ne KPSS ne de çok kötü icra edilen mülakatlara maruz kalmıştık. Mülakat gibi mülakatlarla okullara alındık.

 

 Biz bu engellere öğrenime başlayıp dirsek çürüttükten sonra maruz kalmadık. Şimdi yol ve yöntem arayışına giren Sayın Milli Eğitim Bakanına bizim tabi tutulduğumuz seçme ve yerleştirme usulünü revize ederek uygulamalarını öneriyorum. Değerlendirmeye değer mi? Takdir sizin. Yoksa yüzbinlerle öğretmeni hayal kırıklığına uğratmış, hayatlarından dört yıllarını çalmış olmaya devam edersiniz.

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve buyuktire.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.