bağcılar escort

deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler meritking giriş kingroyal giriş deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler

Şevket Bahçelioğlu
Köşe Yazarı
Şevket Bahçelioğlu
 

LOZAN’I ANLAYAMAYANLARA…2

Lozan’ın hikayesi 9 Eylül 1922 İzmir’in işgalden kurtulmasıyla başlar. 11 Ekim tarihinde imzalanan  Mudanya Ateşkes antlaşması ile Doğu Trakya’dan tüm Yunan Birlikleri çekilmiştir. 1920 – 22 yılları arasında TBMM hükümeti ve orduları büyük başarılar elde etti. Kuzey Anadolu kıyılarında kurulması düşünülen Pontus Rum Devleti suya düşürüldü. Doğuda Ermenistan Devletine engel olundu. Güneyde İngiliz ve Fransızların saldırıları kahramanca savunuldu. Bu arada Osmanlı Hükümeti ve işgalci güçlerin kışkırtması sonucunda Anadolu’nun çeşitli yerlerinde başlatılan iç isyanların tamamı bastırıldı. Böylelikle hem iç düşmanlar hem de yedi düvelle kanlı savaşlar sonucunda Anadolu ve Rumeli’nin büyük bölümü düşmanlardan kurtarılmıştı.  Kalıcı barış imzalanmak üzere İsviçre’nin Lozan kentinde bir konferans düzenlenmesi kararlaştırıldı. Konferansta bir tarafta Türkiye diğer tarafta İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya, Sırp, Hırvat, Sloven devletleri katılacaktı.  Sovyetler Birliği ile Bulgaristan’ın Boğazlar meselesi görüşülürken konferansa katılması kabul edildi. ABD de gözlemci olarak katılacaktı. Müttefikler Osmanlı hükümetini de konferansa daveti üzerine TBMM 1 Kasım 1922 de saltanatı kaldıran tarihi kararını aldı. Böylece konferansta Türkiye’yi tek ve gerçek temsilci olan TBMM Hükümeti temsil etti. Konferansa TBMM adına İsmet Paşa başkanlığında Dr. Rıza nur ve Hasan Saka’dan oluşan heyetle katılmıştı. Celal Bayar, Şükrü Kaya, Hikmet Bayur, Ruşen Eşref Ünaydın, Yahya Kemal Beyatlı gibi çok sayıda danışman da Lozan’a gitmişti  21 Kasım 1922 tarihinde başlayan konferans görüşmeleri çok çetin pazarlıklarla geçti. İtilaf devletleri Sevr Antlaşmasını temel alma yönünde ısrarlıydı. Halbuki Türk delegasyonu kazandığı askeri zaferi bir de diplomatik zaferle sonuçlandırmakta kararlıydı. Bu nedenlerle konferans zaman zaman sertleşip kesintiye uğraması sonucu görüşmeler sekiz ay sürmüştü. İtilaf Devletlerinin Türk tarafına teklifleri ve Sevr hükümlerine yakın isteklerini kabul ettirmek çabaları üzerine Baş delegemiz İsmet Paşa söz alarak ” Biz burada istiklalini anlamış, kavramış ve adaletli bir sulha ulaşmak isteği ile bir milleti temsil ediyoruz. Biz bu konferansa eşitlik içinde muamele göreceğimiz teminatı ile geldik. Eğer hakimiyetimizden sık sık söz ediyorsak, hakimiyetimize zarar verecek tekliflerle buna mecbur edildiğimizdendir. Müstakil hiçbir devlet, hatta Yunanistan bile bu şekilde tekliflere maruz kalmamıştır. Türk Milleti her şeyden evvel diğer milletler gibi müstakil millet muamelesi görmek hakkına haizdir.” Şeklinde tepkilerini göstermiştir. Lozan’da Yunanistan’la sınırımız Meriç ırmağı olacak, Meriç’in batısında kalan Karaağaç savaş tazminatı olarak Türkiye’ye bırakılacak, İmroz ve Bozcaada Türkiye’ye bırakılacak, Türkiye’deki Rumlarla, Yunanistan’daki Türkler karşılıklı yer değiştirecek yalnız İstanbul’daki Rumlarla Batı Trakya’daki Türkler yerlerinde kalacak. Boğazlardan geçişler Boğazlar komisyonunca belirlenecek, Suriye sınırı daha önce Fransızlarla yapılan Ankara Antlaşmasına göre kalacak, kapitülasyonlar kaldırılacak. Irak sınırı, Hatay ve Boğazların bugünkü statüsü daha sonra yapılan antlaşmalarla sonuçlandırılmıştı. Bu hususlar hariç 800 bin km2’lik bu günkü Türkiye Cumhuriyetinin sınırları Lozan’da belirlenmiştir. Lozan’ın Türk Devleti ve Milleti için ifade ettiği anlam ve doğurduğu sonuçlar bakımından değerlendirmesini şu maddelerle sıralamak mümkündür. Lozan XIX. Yüzyıl başından o güne kadar Türk Milleti lehine imzalanan önemli ve ciddi bir antlaşmadır. Türk devleti fiilen galip ve hukuken eşit bir taraf olarak barış görüşmelerine katılmış ve mümkün olanı elde etmiştir. Lozan hukuken ve fiilen Sevr Antlaşmasını hükümsüz kılmıştır. Osmanlı Devleti döneminde Türk toplumunun içine düştüğü maddi ve manevi yarı sömürge statüsüne Lozan’la son vermiştir. Türk Milletinin başta siyasi bağımsızlığı olmak üzere, ekonomik, mali, askeri ve kültürel bağımsızlığı İtilaf devletlerince kabul edilmiştir. Lozan’la Türk devletinin milli esaslara dayalı “Üniter” ve “ milli” bir devlet olduğu tescillenmiştir. Lozan, yeni, modern, kalkınmış ve güçlü Türkiye’nin başlangıcı ve hareket noktası olurken, aynı zaman da Türk toplumunun üzerinde oturduğu coğrafi zemini belirlemiştir. Bu yönüyle devlet ve millet açısından Lozan’ın hem maddi hem de manevi önemi büyüktür. PAZARTESİ GÜNÜ LOZAN’I ANLAYAMAYANLARA…III.  
Ekleme Tarihi: 10 Ekim 2016 - Pazartesi

LOZAN’I ANLAYAMAYANLARA…2

Lozan’ın hikayesi 9 Eylül 1922 İzmir’in işgalden kurtulmasıyla başlar. 11 Ekim tarihinde imzalanan  Mudanya Ateşkes antlaşması ile Doğu Trakya’dan tüm Yunan Birlikleri çekilmiştir. 1920 – 22 yılları arasında TBMM hükümeti ve orduları büyük başarılar elde etti. Kuzey Anadolu kıyılarında kurulması düşünülen Pontus Rum Devleti suya düşürüldü. Doğuda Ermenistan Devletine engel olundu. Güneyde İngiliz ve Fransızların saldırıları kahramanca savunuldu. Bu arada Osmanlı Hükümeti ve işgalci güçlerin kışkırtması sonucunda Anadolu’nun çeşitli yerlerinde başlatılan iç isyanların tamamı bastırıldı. Böylelikle hem iç düşmanlar hem de yedi düvelle kanlı savaşlar sonucunda Anadolu ve Rumeli’nin büyük bölümü düşmanlardan kurtarılmıştı.

 Kalıcı barış imzalanmak üzere İsviçre’nin Lozan kentinde bir konferans düzenlenmesi kararlaştırıldı. Konferansta bir tarafta Türkiye diğer tarafta İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya, Sırp, Hırvat, Sloven devletleri katılacaktı.  Sovyetler Birliği ile Bulgaristan’ın Boğazlar meselesi görüşülürken konferansa katılması kabul edildi. ABD de gözlemci olarak katılacaktı.

Müttefikler Osmanlı hükümetini de konferansa daveti üzerine TBMM 1 Kasım 1922 de saltanatı kaldıran tarihi kararını aldı. Böylece konferansta Türkiye’yi tek ve gerçek temsilci olan TBMM Hükümeti temsil etti.

Konferansa TBMM adına İsmet Paşa başkanlığında Dr. Rıza nur ve Hasan Saka’dan oluşan heyetle katılmıştı. Celal Bayar, Şükrü Kaya, Hikmet Bayur, Ruşen Eşref Ünaydın, Yahya Kemal Beyatlı gibi çok sayıda danışman da Lozan’a gitmişti

 21 Kasım 1922 tarihinde başlayan konferans görüşmeleri çok çetin pazarlıklarla geçti. İtilaf devletleri Sevr Antlaşmasını temel alma yönünde ısrarlıydı. Halbuki Türk delegasyonu kazandığı askeri zaferi bir de diplomatik zaferle sonuçlandırmakta kararlıydı. Bu nedenlerle konferans zaman zaman sertleşip kesintiye uğraması sonucu görüşmeler sekiz ay sürmüştü.

İtilaf Devletlerinin Türk tarafına teklifleri ve Sevr hükümlerine yakın isteklerini kabul ettirmek çabaları üzerine Baş delegemiz İsmet Paşa söz alarak ” Biz burada istiklalini anlamış, kavramış ve adaletli bir sulha ulaşmak isteği ile bir milleti temsil ediyoruz. Biz bu konferansa eşitlik içinde muamele göreceğimiz teminatı ile geldik. Eğer hakimiyetimizden sık sık söz ediyorsak, hakimiyetimize zarar verecek tekliflerle buna mecbur edildiğimizdendir. Müstakil hiçbir devlet, hatta Yunanistan bile bu şekilde tekliflere maruz kalmamıştır. Türk Milleti her şeyden evvel diğer milletler gibi müstakil millet muamelesi görmek hakkına haizdir.” Şeklinde tepkilerini göstermiştir.

Lozan’da Yunanistan’la sınırımız Meriç ırmağı olacak, Meriç’in batısında kalan Karaağaç savaş tazminatı olarak Türkiye’ye bırakılacak, İmroz ve Bozcaada Türkiye’ye bırakılacak, Türkiye’deki Rumlarla, Yunanistan’daki Türkler karşılıklı yer değiştirecek yalnız İstanbul’daki Rumlarla Batı Trakya’daki Türkler yerlerinde kalacak. Boğazlardan geçişler Boğazlar komisyonunca belirlenecek, Suriye sınırı daha önce Fransızlarla yapılan Ankara Antlaşmasına göre kalacak, kapitülasyonlar kaldırılacak. Irak sınırı, Hatay ve Boğazların bugünkü statüsü daha sonra yapılan antlaşmalarla sonuçlandırılmıştı. Bu hususlar hariç 800 bin km2’lik bu günkü Türkiye Cumhuriyetinin sınırları Lozan’da belirlenmiştir.

Lozan’ın Türk Devleti ve Milleti için ifade ettiği anlam ve doğurduğu sonuçlar bakımından değerlendirmesini şu maddelerle sıralamak mümkündür.

  1. Lozan XIX. Yüzyıl başından o güne kadar Türk Milleti lehine imzalanan önemli ve ciddi bir antlaşmadır. Türk devleti fiilen galip ve hukuken eşit bir taraf olarak barış görüşmelerine katılmış ve mümkün olanı elde etmiştir.
  2. Lozan hukuken ve fiilen Sevr Antlaşmasını hükümsüz kılmıştır.
  3. Osmanlı Devleti döneminde Türk toplumunun içine düştüğü maddi ve manevi

yarı sömürge statüsüne Lozan’la son vermiştir.

  1. Türk Milletinin başta siyasi bağımsızlığı olmak üzere, ekonomik, mali, askeri ve kültürel bağımsızlığı İtilaf devletlerince kabul edilmiştir.
  2. Lozan’la Türk devletinin milli esaslara dayalı “Üniter” ve “ milli” bir devlet olduğu tescillenmiştir.

Lozan, yeni, modern, kalkınmış ve güçlü Türkiye’nin başlangıcı ve hareket noktası olurken, aynı zaman da Türk toplumunun üzerinde oturduğu coğrafi zemini belirlemiştir. Bu yönüyle devlet ve millet açısından Lozan’ın hem maddi hem de manevi önemi büyüktür.

PAZARTESİ GÜNÜ LOZAN’I ANLAYAMAYANLARA…III.

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve buyuktire.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.