Dünyanın en kalleş, en adi, eli kanlı terör örgütü PKK Türkiye’yi kana boyamak için alçakça saldırılarını sürdürüyor. Böylelikle Türk , Kürt , kadın erkek, çocuk yaşlı demeden 78 milyonun canına ve huzuruna kastediyor. Bugün Türkiye’de yarınından emin kaç kişi kaldı. Hepimiz endişeliyiz, hepimiz diken üstündeyiz.
Daha dün Irak etnik ve mezhep farklılıklarının kaşınmasıyla yangın yerine dönmüş, milyonlarca insan hayatını kaybetmiş, taş taş üzerinde kalmamış, istikbalini karartmıştır. Irak çektiği bunca acı ve ızdıraba rağmen geldiği bu noktada huzura kavuşabilmiş midir? Ne gezer, her gün bombalar patlamaya devam ediyor, her gün can ve mal kaybına uğruyor. Irak kaybetmeye devam ediyor. Görünen o ki zavallı Irak'ın geçmişi karanlık, geleceği ise daha da karanlık.
Suriye Irak’la aynı kaderi paylaşıyor. Tıpkı Irak’taki gibi Suriye de hain mihraklar tarafından etnik ve dinsel farklılıkları eşelenerek ülke iç savaşa sürüklenmiş veinsanlar birbirlerine karşı acımasızca saldırmaya başlamışlardır. Bunun sonucu malum. Yine yüz binlerce cana kıyılmış, ülke ekonomisi onarılamayacak şekilde telef edilmiş, milyonlarca kişi evinden yurdundan olmuş, pek çok kişi çareyi komşu ülkelere sığınmakta bulmuş, inanılmaz ızdıraplar yaşanmış ve yaşanmaya devam edilmektedir.
Şimdi de Türkiye aynı girdaba sürüklenmek istenmektedir. Birlik ve beraberliğimize kasteden hainler huzurumuzu çok görmekte ve bizi birbirimize düşürmeye çalışmaktadırlar. Türkiye ülkesiyle ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Bunun aksini söyleyenler ve bu birlikteliğimizi bozma yolunda çaba sarf edenler bu ülkeye ve 78 milyon insanımıza en büyük kötülüğü yapmak niyetinde olan gafil ve hainlerdir.
Türkiye geleceğine kasteden ve bunu gerçekleştirmek için kalleşçe saldıran PKK’nın bu hainliklerine karşı tek yürek , tek ses olmuştur. Aykırı sesler sadece PKK’nın siyasi uzantılarından geliyor. Bu hainlikler “PKK sizi tükürükle boğar” diyenler, “Biz sırtımızı PYD, PKK ya yasladık” diyenler ve PKK’ya hiçbir zaman terör örgütü diyemeyenlerden geliyor. Bunların bazıları öyle güzel laflar ediyorlardı ki sanki birer barış elçisi sanırsınız. Gerçeğin hiç de öyle olmadığı gün gibi ortada, bunlar aslında kuzu postuna bürünmüş birer vahşi kurt aslında. Bunların Kürt vatandaşlarımızı da gerçekten temsil ettiğine inanmıyorum. Kürt kardeşlerimizin büyük çoğunluğu da bu inanca sahiptirler. İzmir’de yaşayan Muş’lu bir aileye yapılan haksız bir saldırının ardından bir gün sonra askerde bulunan oğullarının şehitlik haberi gelmesi üzerine şehit babasının sözleri yürekleri parçalamıştır.”Biz Kürdüz ama hain değiliz “ derken yaşadığı travmanın aynısını ben de yaşadım. Gerçekten tanıdığım binlerce Kürt asıllı kardeşim tıpkı benim gibi PKK’ya lanet okuyor. Bölücü hain terör örgütüne destek vermeyen, lanet okuyan, karşı çıkan herkesi etnik kimliği ne olursa olsun kardeş bilen bir düşüncenin sahibiyim .Bu düşüncenin herkes tarafından benimsenmesi, devletimizin birlik ve beraberliğinin, yarınlarımızın daha güvenli ve huzurlu olmasının tek dayanağıdır.
Bu memleketin birliğini ve beraberliğini kendi mutluluğu için tek seçenek olarak gören ve savunan Kürt vatandaşlarımızın bu sahte barışseverlerle birlikte olmaları da mümkün değildir ve de olmaması gerekir. Çünkü yıkılan Türkiye Cumhuriyetinin bir parçası üzerinde kurulacak Kürt Devletinde bu vatandaşlarımızın bu günkü huzuru ve güveni bulabilmesi mümkün olamayacaktır.
Bundan dört beş sene önce bir Kürt ailenin oğluyla Giritli bir Türk göçmen kızının evliliklerini konu alarak naklettiğim bir olay üzerine yazdığım “ Biz Ay-rı –la-ma-yız” başlıklı yazımı tekrar hatırlatarak diyorum ki; Biz gerçekten ayrılamayız. Ayrılmamalıyız. Bizim ayrılmamız, bu noktaya gelmemiz ne Yugoslavya’ya , ne, Çekoslavakya’ya , ne Sovyetler Birliğine, Ne Irak’a, ne de Suriye’ye benzemez. Bu ayrılık sevdası, yukarıda saydıklarımın hepsinden daha büyük yıkımlara sebep olur.. Bu ayrılık sevdası kimsenin tahayyül edemeyeceği boyutta felaketlere yol açar. Allah bizi bu noktaya asla getirmesin.
Kimse de Güneydoğu, Doğu nasılsa bizim oldu, diğer yerler de şimdilik ortak, sonra da bizim olacak benzeri ham hayallere, boş heveslere kapılmasın. Bu en önce böyle düşünenlerin felaketleriyle sonuçlanır.
Sözlerimi Mehmet Akif'in mısralarıyla sonlandırıyorum:
"Yumuşak başlı isem kim demiş uysal koyunum.
Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum."