Yol uygarlıktır, yol kolaylıktır, yol ekonominin can damarıdır. Yola karşı olmak da ahmaklıktır, cehalettir.
Ancak yol planlı, hesaplı ve akla uygun yöntemlerle yapılırsa destek görür, topluma daha faydalı olur.
Buraya kadar kimsenin itirazı olacağına ihtimal vermiyorum. Ama bu özeliklere dikkat edilmeden yapılacak yol, ızdırap kaynağıdır. Böyle yol yapılacaksa olmaz olsun dedirtir.
Tire-Belevi yolunun Tire’mize ve art bölgelerimiz olan ,Ödemiş Kiraz ve Beydağ’a getireceği yararları saymakla bitiremeyiz. Ancak gelin görün ki Belevi’den Tire Çayırlı mahallesine kadar yapılan çalışmalardan kimse rahatsız olmamış ve itiraz edilmemiştir. Yol çalışması Çayırlı’ya gelince işler karışmış, itirazlar ve feryatlar yükselmeye başlamıştır. Gezdiğim yol güzergahları ve edindiğim bilgilere göre şu an Çayırlı geçişinde en akıl dışı, en berbat proje uygulamaya konulmuştur. Daha önce yapılan etütlere göre, Çayırlı’nın Kuzeyinden geçen proje Taştepe mevkiine ulaştırılacak ve Organize Sanayiye ulaştıktan sonra Ödemiş yoluna bağlanacaktı. Son 15 gün içerisinde bu proje değişmiş mahalle sakinlerinin isyanına neden olmuştur.
MAHALELİ NEDEN İSYANDA?
Belevi’den gelen yol Çayırlı mahallesinde sarpa sardırılarak, dereler tepeler geçilerek çam ağaçları, binlerce emek mahsulü zeytin ve incir ağaçları yok edilerek bir projeye onay verilmiştir. Halkın isyanı, onlarca yıldır emek ve maddi kaynaklarını feda ederek yetiştirdikleri gelir ve geçim kaynağı olan zeytin ve incir ağaçlarının yok edilmesinedir.
Ben yol uzmanı değilim, yolun nereden geçmesi gerektiğini, ekonomik mi? Değil mi? toplumumuzun yararına mı? Bilemem ama, akla ve mantığa uygun mu derseniz? “Görünen Köy kılavuz istemezmiş” özlü sözünü dayanak yaparak bu güzergahı en berbat seçenek olarak gördüğümü söyleyebilirim.
Yıllardır Çayırlı çıkışında yola konulan tabelada yolun Çayırlı kuzeyinden geçerek karşı tepelerin eteğinden Organize Sanayi Bölgesine yakın bir yerden çevre yoluna bağlanacağı planı gösteriliyordu. Böylelikle Organize Sanayi Bölgesine gelecek ağır tonajlı kamyon ve tırların şehrimize girmeden Organize Sanayine ulaşması planlanmıştı.
Bu planlama ile Çayırlı’nın da altından geçen bir yolla Çavuş Çeşmesi yakınlarında mevcut Tire yoluna bağlanması mümkündü. Eğer bu proje yapılacaksa Çayırlı’nın 50-60 metre yüksekliğine vadiler, tepeler aşılarak ve 1800 metrelik bir yay çizilerek Çavuş Çeşmesi yakınlarına bağlamak neyin nesi?
Burada tepeler düzlenecek, vadiler doldurulacak üstelik, Çayırlı halkının tek geçim kaynağı olan incir ve zeytin ağaçları yok edilmesi pahasına. Türkiye’nin zenginlik kaynaklarının başında gelen, incir ve zeytin ağaçlarının katledilerek hem insanımızın emeğine saygısızlık , hem de ekonomik zenginliğimizin heba edilmesi anlamına gelmez mi?
Bir başka yanlışlık da; 1800 metrelik yay biçiminde dağ geçişi daha sonra yine Çavuş Çeşmesi yakınlarında mevcut yola birleştirilecek olması, üstelik bu yol mevcut benzin istasyonlarına getirilecek ve karayollarının sorumluluğu buraya kadar olacakmış. Buradan ötesi şehir trafiğinin içinden geçirilirse Turgut Özal Bulvarı ağır tonajlı araçların istilasına uğrayacak olması onun da ayrı bir sıkıntısı yaratacağı kamuoyunun endişeleri arasındadır.
Mahalle sakinlerimizle yaptığım sohbetlerde , “Biz mahallemizin güneyinden geçecek yolu kesinlikle istemiyoruz, buralarda babamızdan hatta dedelerimizin emekleriyle yetiştirilmiş zeytin ve incir ağaçları var, bunları yok etmeğe bizim tahammülümüz yok. Lütfen çağrımıza yetkililer, büyüklerimiz kulak versinler “ diyerek feryat etmektedirler.
Ben kıt aklımla bunları söylemekle yetineyim. Son sözü uzmanlara bırakalım. Yolu planlayanlara da bir çift sözüm olacak; kimsenin ahı yerde kalmaz, yapılan iş birçok mazlumun ahına neden oluyorsa kimseye yarar sağlamaz, vicdanınızın sesine kulak verin ,rahat edin.