Ziya Paşa Osmanlı’nın son yıllarında Namık Kemal, Şinasi gibi Batılılaşma yolunda başı çeken aydınlardan biridir. Terkib- i Bent adlı manzum eserinde baskıcı Abdülhamit yönetimine karşı özgürlükleri ve meşrutiyeti savunmuştur. Beyitlerini okuyunca zaman geçmiş ama hiçbir şey değişmemiş diyerek şaşırıp kalıyor insan,
“Asude olam dersen eğer gelme cihane, meydana düşen kurtulamaz seng-i kazadan.”
Eğer mutlu olmak istersen dünyaya hiç gelme, çünkü hayat meydanına düşen kaza taşlarından kurtulamaz.
Şu mısralara bakar mısınız? Bugünlere ne kadar benziyor.
“Milyonla çalan mesned-i izzete ser-efraz Birkaç kuruşu mürtekabin cay-ı kürektir.”
Yüksek mevkilerde milyonları çalanlar başı dik ortalıkta dolanırken, birkaç kuruş çalan hırsız kürek cezasına çarptırılır.
Ve bir gerçek daha;
“Seyretti hava üzere denir taht-ı Süleyman,
O saltanatın yeller eser şimdi yerinde”
Gelmiş geçmiş insanların en zengini olduğuna inanılan Hz Süleyman’ın gökyüzünde uçan tahtının bile şimdi yeller esiyor yerinde, diyor Ziya Paşa. Halk arasında bu saltanatın ve bu tahtın Sultan Süleyman’a bile kalmadığı rivayet edilir.
Hz. Süleyman’ın havalarda dolaşan tahtı ve saltanatı, gün gelip nasıl savurulup gittiyse, her devrin yıkılmaz sanılan saltanatı da hiç kimse şüphe duymasın yıkılıp gidecek, tahtların ve saraylarının yerinde yeller esecektir.
Burada herkese ibretlik bir sonuç vardır, dünya nimetleri gelip geçicidir, insan fanidir. Bugün vazgeçemeyeceğimiz bu zenginlikleri istemesek de hepimiz günün birinde bırakıp gideceğimiz gerçek, kalıcı olacak olan adımız, adaletimiz, toplumsal yaşama ve barışına olan katkılarımız olacaktır.
O halde tüm faniler aklını başına toplamalı, çalıp çırpmaktan halka ve karşıtlarına zulüm ekten vazgeçmelidir. Ve arkalarında hoş bir sada bırakmak için çaba sarf etmelidir.
İnsanlık tarihi saygıyla anılan, hayırla yad edilen nice başarılı kişiler olduğu gibi, ,insanlığa zulüm eden toplumları birbirine düşüren ve nefretle hatırlanan zalimlerle doludur.
Sahi siz hangisiyle anılmak istersiniz?