Bakırhan Felsefe Grubun’ dan tanıştığımız genç arkadaşım, Bahadır ile birlikte birkaç gün önceden program yaparak Gaziemir’de yeni açılan Fuar İzmir’deki Tüyap Kitap Fuarına gittik. Sabah 8’de Tire’den, Basmane yönüne giden Tren’e binip, Gaziemir istasyonunda indik. Gaziemir’den, Aliağa yönüne giden İzban’a binip 2 durak sonraki Semt Garajında inip, Fuar İzmir’e aktarma yapan Eshot Otobüsüne binip, Fuar İzmir’in önünde indik. Tüyap Kitap Fuarı’da yeni açılmıştı. Bahadır, Üniversite’ye hazırlandığı için, önce, test kitapları satan stantlara uğradık. Bende öğlen saatlerinde Kırmızı Kedi yayınevinde kitap imzalayacak olan. Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu’na imzalatmak üzere, bir yayınevi standından yazarların Wikileaks skandalını anlatan ‘’ sızıntı ‘’ adlı kitabını satın aldım.
Daha sonraki istikametimiz Kültürparkta’ki Tüyap Kitap Fuarından Aşina olduğum, İzmir Tarihini ve Kültürünü tanıtıcı yayınlar yapan ve bu yayınları uygun fiyata satan İzmir Büyükşehir Belediyesi Yayınlarının satıldığı Stand’a uğradık. Neredeyse bütün yayınları inceledikten sonra, ilgimi çeken 3 kitap’ ı satın aldım. Bu arada vakit geçmiş, öğle saatlerini bulmuştu. Haliyle karnımızda acıkmıştı. Fuar İzmir Binası’nın çıkışında, Fast-food tarzı ürünler satan 2 işletme vardı. Fiziki ortamı ve yiyecekleri ikimizde beğenmedik. Bahadır’a dedimki; Telefonundan Google’a bak bakalım, yakınlarda bir lokanta varmı? Açıkçası, olabileceğine de pek ihtimal vermiyordum .Çünkü, bulunduğumuz konum Gaziemir Şehir Merkezi’ne uzak bir yerdi. Bahadır, Google’a baktı ve Ağabey, 800 mt. Uzakta ‘’ ev yemekleri ‘’ yapan bir lokanta görünüyor dedi. Hadi o zaman, gidelim dedim.
Google’ın yön bulma programını kullanarak, lokantayı bulduk. Adeta çölde vaha bulmuş gibi sevindik! Hem ortam temiz ve hijyenikti. Hem de yemekler lezzetli ve hesaplı idi. Hem de Lokanta’yı işletenlerde güleryüzlü idiler. Karnımızı bir güzel doyurduktan sonra, Tekrar Kitap Fuarına dBöndük. yolda giderken de program yaptık. Bahadır,Osman Pamukoğlu’na kitabını imzalatmak için imza kuyruğuna girecekti. Bende bu arada Erol Mütercim’lerin Konferansını izleyecektim. E. Mütercim’lerin güncel siyasi analiz içerikli konferansını izledikten sonra, Bahadır’ı aradım. O’ da bu arada O.Pamukoğlu’na kitabını imzalatmıştı. Kırmızı Kedi Yayınevi'nin önünde’ buluştuk. B.Pehlivan ve B.terkoğlu’na kitaplarımzı imzalattık. Kırmızı kedi yayınevinin karşısındaki stand’da Mustafa Balbay kitaplarını imzalıyordu. Geçtiğimiz yıllarda satın aldığım, Balbay’ın Ergenekon kumpası ile hapishane ’de geçirdiği süre içinde yazdığı kitaplardan olan ‘’ Zulümhane ‘’ adlı kitabını imzalatmak üzere kendisine uzattığımda ‘’ Ooo, Bu benim hapishane’de yazdığım 3.kitabım ‘’ dedi. İmzalatmak istediğim kitapları da imzalattıktan sonra saat 16,00 itibariyle Kitap Fuarın da benim işim bitmişti Bahadır Dediki; Tanju Abi, Ben Ahmet Ümit ve Ayşe Kulin’e de kitaplarımı imzalatacağım. ( Zaten Kitap Fuarına gelmesinin yegane sebebi de bu 2 yazardı.
Sırt çantasında bu yazarların kitaplarından mebzul miktar da vardı.) Aslında, ben kitap Fuar’ına Pazar günü gelecek olan İzmirli, gazeteci, Yazar, Yaşar Aksoy’la tanışıp sohbet etmek ve bendeki kitaplarımı imzalatmak istiyordum. Bahadır’ın Yaşar Aksoy’u İzmir’deki başka bir etkinlikte bulma imkanımız olabilir. Cumartesi günkü, program daha zengin biz cumartesi günü gidelim deyince, bende Bahadır’ın programına uydum. A.ümit ve A.Külin popüler yazarlar olduğu için ve imza kuyrukları oldukça kalabalık olduğu için, bu yazarlara kitap standlarının dışında özel bir yer ayarlamışlar. Sorup öğrenerek, bu yazarların olduğu Salon’u bulduk. A.Ümit’in önündeki imza kuyruğunda ben diyeyim 400 siz deyin 500 kişi civarında hayran kitlesi sıra bekliyordu. A.Külin’in önünde, A.Ümit’inki gibi çok uzun kuyruklar yoktu. Bahadır, Tanju abi, sen al bu kitapları, A.Külin’in sırasına girip benim yerime imzalatırmısın? Peki dedim A.Külin’in imza kuyruğuna bende dahil oldum. Önümdeki kuyruk ta bekleyenlerden bir genç kız, bu son kuyruk dedi. neden dedim? Kontenjan belirlemişler daha fazla kişi almıyorlar. Yazarın işi varmış gidecek dedi. Ben de söylenerek Bahadır’ın beklediği A.Ümit’in İmza kuyruğuna geri döndüm. Durumu Bahadır’a izah ettim. Yarım saat kadar bu kuyrukta beraber bekledikten sonra, Bahadır abi, Ayşe Külin’in imza sırası bitmek üzere, ben gidip bir şansımı deneyeyim sen burada bekle dedi. Olur dedim.
Nitekim Bahadır kitaplarını imzalatmaya başardı ve yanıma geldi. Ayşe .Külin’in İstanbul uçağına yetişmesi gerekiyormuş dedi. Bu arada saat 17,30’u gösteriyordu. Bahadır’a dönüp, bak oğlum; ( Bahadır 18 yaşında, ben 60 yaşındayım. Babasından bile yaşça daha büyüğüm ) Bu kuyruk, kolay kolay biteceğe benzemiyor, istersen beklemekten vazgeçelim dedim . Yok abi!. Dedi. Ben bekleyeceğim... Bu genç arkadaşla birlikte program yapmıştık . Onu orada yüzüstü bırakıp gitmeyi içime sindiremedim. Kâh, salonda duvarın dibine çömelip, bağdaş kurarak, kâh, salonu turlayarak, sabırla imza kuyruğunda sıramızın gelmesini bekledik. Saatler 19,00’u gösterdiğinde A.Ümit’in imza kuyruğunun önünde bizde dahil 60-70 kişi kalmıştı. ( arka sıralarda da 50-60 kişi vardı.) Bir görevli, biz kuyrukta bekleyenlere; A.Ümit son hayranı kalıncaya kadar bekleyecek ve yalnızca 2 kitap imzalayacak dedi. Bahadır’ın elinde 4 adet kitap vardı. Bahadır, Abi, dedi, bu kitaplardan ikisini al, benim yerine imzalatırsın. Bende, olmaz belli olur diye itiraz edip, kabul etmedim. Saatler 19,30’u gösterdiğinde nihayet meşhur yazar A.Ümit’in önüne gelmiştik. Bahadır’ın ricası üzerine, getirmiş olduğu 4 kitabını da imzaladı. Salondan çıkıp, Kitap Fuarı’nın bulunduğu alandan Geçer’ken, bütün yayınevlerinin stantları kapanmıştı. Bahadır, bu anları hatıra olsun diye, telefonunun kamerasıyla kayıt altına aldı. Fuar, İzmir’in önünden kalkan ESHOT otobüsüne binip, İzban’ın semt garajından, Torbalı yönüne gidecek, metro aracını Beklerken, saatler 20,00’ı gösteriyordu.
Bahadır’a dönerek, bak bakalım? Dedim. Torbalı’dan Tire yönüne gidecek Eshot aktarma Otobüsü kaçta kalkıyormuş? ( o sırada Torbalı yönüne gidecek metro aracının gelmesine 11 dakika vardı. Gaziemir-Torbalı arasıda yaklaşık 30 dakika ) Bahadır, telefonuna bak bakalım dedim. Bir sonraki sefer saat kaçta imiş? 22,00’deymiş Tanju Abi dedi. Ben de olmaz dedim. ben bu ayazda, soğukta, açık alanda 1,5 saat bekleyemem, Üşütür, hasta olurum dedim. Metroyla Torbalı’ya gitme fikrinden vazgeçtim. B Planı aklıma geldi. Bahadır’a dedim. Metro’dan çıkıyoruz. Gaziemir merkezine gidip, Otogar’dan kalkıp, Tire Yönüne giden, Minibüse bineceğiz. İçinde bulunduğumuz metro istasyonunu da Gaziemir durağı sanıyorum. Metro’dan çıkıp, biraz yürüyüp, caddeye çıktığımızda anladım. Biz, Semt garajındayız ve Gaziemir 2 durak ötede. Tekrar İzban’a döndük. Gaziemir Metro istasyonunda indik. Metro ile Gaziemir Metro arası yürüyüş mesafesi yaklaşık 10 dakika. Otogar’dan kalkan minibüsün en son 21:00’de kalktığını biliyorum. Yürürken, Bahadır’a diyorum ki, Bak,20;30’da kalkan minibüse yetişemezsek de, 21;00’de kalkan minibüse, hayli hayli yetişiriz. Yıllardır, Gaziemir’deki Tire Otobüslerinin bulunduğu irtibat bürosuna gelince, bir de ne görelim!.. İrtibat Bürosu’nun da bulunduğu binanın yerinde yeller esiyor!.. Yeni durağın nerede olduğunu da bilmiyoruz? Tire Otobüslerinin internet sitesinde, son minibüs 21;30’da yazıyor.
Site ’de verilen irtibat numarasını arıyoruz, cevap vermiyor. Aklıma, Gaziemir’deki eski irtibat bürosun da bilet kesen görevli arkadaşım geliyor. 2011 yılı Ocak ya da Şubat ayında rahmetli annem ile birlikte bir akrabamızı ziyaretten dönüşte, bu irtibat bürosunda Otobüsün gelmesini beklerken tanıdım onu. Arkadaşımın adı Leventti. Levent’in o sıkıcı ortamı zaman içerisin de nasıl güzel ve ilgi çekici bir yere dönüştürdüğünü şaşkınlıkla gözlemledim. İrtibat büro ’sunun içinde, neredeyse, İzmir Şehri içerisinde ki, bütün kültürel ve sanatsal etkinliklere ait broşürler vardı. ( Sergiler, müzeler, tiyatro v.b ) bir söyleşimizde bu broşürleri üşenmeden tek tek ilgili yerleri gezip topluyormuş. Vecize sözler, Kartpostallar, Ören yerlerinin fotoğrafları… Böylelikle, bekleme alanlarının, sınırlılığında olsa bile diyaloğumuzu genişleterek arkadaş olduk. Telefonunu da yanılmıyorsam, o zamanlarda almıştım. Telefon rehberime aklım da kalsın diye ‘’ Gaziemir-Levent’’ diye kaydetmiştim. Ama sonradan telefon numarasını değiştirdiğinde, numarasını güncellerken, eski numaranın başındaki 0-542’yi silmeyi unutmuşum. 0-542 ile başlayıp, 0-535 ile devam eden bir numara ekranda görünüyor. Bahadır, bu nasıl bir numara böyle? dedi. Ben o heyecan ve telaş içerisinde, başındaki eski numarayı silip, yeni numarayı aramaktansa, 0-535 ile başlayan numarayı Bahadır’ın telefonundan arattırdım. Ama Türkcell bu numara kullanılmamaktadır demiş. Levent’e ulaşamayınca, Bahadır’ı bir heyecan dalgası ve stres sardı. Hani internet sitesinde son Otobüs Oto Gar’dan 21;30’da kalkıyor yazıyor ya.. Ama site ’de son güncelleme tarihi 2022 yılı gözüküyor. O sırada saatte, 21;00’i geçiyor.
Bahadır ya dedi bu güncellemeden sonra, minibüsün kalkış saatleri değiştiyse? Ya son minibüs geçip gittiyse? Biz burada boşuna beklemiş olacağız ve burada kalıp Tire’ye dönemeyeceğiz. Bu, genç delikanlının, Stresi ve heyecanı, bana ’da sitayet etti. Ama soğukkanlılığımı da muhafaza etmeye çalışıyorum. Bahadır’a merak etme dedim. Benim Bornova’da yaşayan bir teyzem var.Ona gideriz. O bana cevaben; Ben, Tanımadığım insanların evinde kalamam dedi. Teyze’mi aramadan önce, yine Bornova’da teyzemin evinin yakınında yaşayan Büyük oğlu Tolga aklıma geldi. Aradım 7-8 kez çaldırmama rağmen açmadı. Tolga açmayınca, Bostanlı[1]Mavi şehir yakınlarında yaşayan kardeşi Arda aklıma geldi. Rehber’den onun numarasını tuşlarken, Bahadır; Tanju abi, sana saygı duyuyorum. Beni 2,5 saat bekledin. Ama kusura bakma, ben Torbalı’dan 22;00’de kalkacak Tire yönüne gidecek Eshot Otobüsü ’ne yetışmak için İzban’a geri dönüyorum dedi ve hızlı adımlarla benden uzaklaştı. Aksilik Bu ya!.. Arda’datelefonuma cevap vermeyince, acaba dedim. Teyzemin eşi, enişteme bir şeymi oldu? ( oldukça ileri yaşta ve hafızasında gel-git ler oluyor ) Eniştemi hastaneye kaldırdılar da ondan,mı telefonlarına cevap vermiyorlar? İlk başta aramam gereken kişiyi, sevim Teyzem’i son çare olarak aradım. 2 çaldırıştan sonra açtı ve Ne haber, Tanju ? dedi. Tabii, normal koşullarda benim Tire’de olduğumu ve hatırını sormak için onu aradığımı sanıyor? Teyze, dedim. Ben, Gaziemir’de mahsur kaldım. Nedenini, niçinini sorma? Bornova’ya gelince anlatırım. Bu gece’yi sende geçirebilirmiyim? Dedim. Cevap olarak, A, tabiiki, gel bekliyorum dedi. Bende Bahadır’ın yaptığı gibi, Gaziemir İstasyonu’na geri döndüm. Ama yaşamış olduğum stresin ve heyacanın getirdiği duygu durumu içerisinde gece karanlığın da yönümüde kaybettim. Çok değil yarım saat önce, çıktığım metro istasyonunu bulmakta zorluk çekince, çevredekilere sorup bulabildim. Aliağa yönüne giden İzban Metrosuna binip,İzmir-Bornova metrosuna aktarmanın yapılacağı, Hilal İstasyonuna doğru giderken, Bir yandan da kendi kendime söyleniyorum; Tabii diyorum. Çoluk çocuğun aklıyla hareket edersen, başına bu işler gelir. ( Bahadır, bu yazıyı okuyunca, umarım bana alınmaz, onun iznini alıp ta bu yazıyı yazmaya karar verdim ) Bu arada telefonuma cevap vermeyen Arda ve Tolga kardeşler, Ben, Metro’da seyahat ederken, geri dönüş yaptılar. Annelerindelermiş, yeni ayrılmışlar. Arda, arabada imiş.Tolga’da Yürüyüş yapıyormuş. Aradığımı duymamışlar. Hilal aktarmasıyla, Bornova Ege Üniversitesi Hastahanesi Metrosu’na vardım. 10 dakika yürüdükten sonra, Bornova Şehir Merkezindeki Oturduğu siteye geldim. Kapı tuş zili yok. Kamera sistemi var.
Daire’nin tuşuna basıp, bir sembol’ü işaretledikten sonra, diafon çalıyor ve evdeki kişi sizi görüp kapıyı açıyor. Teyze’min daire numarası olan 12’yi tuşlayacağıma, yanlışlıkla 2 numaralı daire’nin tuşuna bastım. (iptal’de edemiyorsun) Karşıdaki kişi büyük ihtimalle beni tanımadığı için, açmadı kapıyı. Bu sefer, doğru tuşa bastım. Biraz bekleyince kapı açıldı ve apartmana girdim. Teyze’min dairesinin bulunduğu 5.kata asansörle çıktım. Teyzem, güler yüzüyle beni evine buyur etti. Lavabo’da Elimi, yüzümü yıkayıp, Mutfağa girdim. Benim için çay demlemiş. Akşam’dan kalan Tatlı-Tuzlu Kurabiyeler’den oluşan bir tabağı önüme koydu. Açsındır dedi. Yaşadığım stresin ve yorgunluğun üstüne, iyi demlenmiş çay ve atıştırmalıkların ne kadar hora geçtiğini anlatamam. Çayımı içip Teyzem’le sohbet ederken dediki; Bir tesadüf eseri bana geldiğine memnun oldum. Ben’de seni özlemiştim. Bir müdde'ten beri de aklımdan geçiriyordum. ‘’ Telefon edeyim,, çağırayım da birkaç gün bende kalsın diye ‘’ Karnımı doyurunca, mutfaktan salona geçtim. Telefonumun şarjı bitmek üzereydi. Bahadır’ı da merak ediyordum. Whatshap’dan mesaj attım. ‘’ Ben şu anda Bornova’dayım. Sen ne yaptın? 22’de kalkan Eshot Otobüsüne yetişebildinmi? ‘’Mesajı yazdıktan sonra telefonumu kapattım. Yarım saat sonra da bana ayrılan odada uykuya daldım. Sabah uyandım.
Teyzem’le birlikte güzel bir kahvaltı yaptık. Kahvaltı’dan sonra, Tolga geldi. Onunla da sohbet ettik. Teyzem’le kahvelerimizi içtikten sonra. Basmane’den 14,00’de kalkacak olan Tire Treninine yetişebilmek için, saat 13;00’de Teyzem’le vedalaşıp, Bornova’dan ayrıldım. saat 17,00 sularında Tire’de evimdeydim. Bir duş alıp, üstümdekileri değiştirdikten sonra, şarj olmuş telefonumu açtım ve whatshap’a baktım. Bahadır cevap yazmış mı diye? Bahadır, gönderdiğim mesajı gördüğü halde bir yanıt vermemişti. Acaba? Dedim. Gaziemir’de geçirdiğimiz stresli dakikalarda söylediğim bir söz onu rencidemi etti? Çünkü, dün akşam, Gaziemir’de karşıya geçerken, kırmızı ışıkta geçmeye kalkmış, Ben de kolunu tutup, yüksek sesle kendisini uyarmıştım. O da bana cevaben; Niye bağırıyorsun? Karşıdan araç geçmiyorki? Demişti. Bir de yine Gaziemir’de yürürken, bak gördünmü? A.Ümit’in kitaplarını imzalatacağım diye, ısrar etmeseydin. Şimdi bunlar başımıza gelmiyecekti!.. Vaktinde, Tire’ye dönmüş olacaktık, yaptığın hatayı şimdi anladınmı? deyince, O’da cevaben; Ama Tanju Ağabey, seninle daha önce yaptığımız mesajlaşmada ve sonraki telefon görüşmemizde demiştimki, Kitap Fuarı’nda benim Yazarlarla, imza işlerim uzayabilir, Hatta fuarın kapanma saatine kadar kalabilirim diye seni uyarmıştım dedi. Bahadır’dan cevap gelmeyince, Ben’de dün gece Bornova’dayken attığım mesaja cevap vermedin? Tire’ye döndüm.
Seni rencide edici bir söz ettiysem özür dilerim diye yazdım. Yaklaşık 2 saat sonra Bahadır’dan gelen cevap’ta şunlar yazıyordu. ‘’ Mesajını dün gece, Torbalı Metrosunda Eshot Otobüsünü beklerken gördüm. O anki stres ve sinirle cevap yazmak istemedim. Tanımadığım bir yerde tek başına 1,5 saat beklemek zorunda olmak zordu. ‘’ 22,00 otobüsünü kaçırmış, Tire’ye 24,00 ‘de varabilmiş. Olan oldu. Artık yaşananları geride bırakalım… Ben de seni rencide ettiysem, özür diliyorum diyordu. Hikayemiz burada bitiyor….