“Sabrın sonu selamettir, Sabreden derviş muradına ermiş, Sabretmeyi bilmiyorsan, baştan kaybetmişsin demektir. Sabır her bahçede, yetişmeyen bir çiçektir. Sabır boyun eğmek değil, sabır mücadele demektir. Beklemeyi bilen, sabreden insan her şeyi elde edebilir. İlim üç şeydir: Zikreden dil, şükreden kalp, sabreden beden. Sabır başarının anahtarıdır.
Ayet ve hadislerde de sabrın faziletleri sıkça dile getirilir. “Ey iman edenler, sabırla ve namazla yardım dileyin, Allah sabredenlerle beraberdir. Ey iman edenler , sabredin ve sabırla yarışın. Sabır, iman yüzünden baş tacı olur, bundan dolayıdır ki sabrı olmayanın imanı da yoktur.
Ünlü düşünürlerin de bu konuda öyle güzel sözleri vardır ki , bir kaçını dile getirmek istiyorum. “Büyük başarıların sahipleri, küçük işleri titizlikle yapabilme becerisini gösterebilenlerdir. Her söz için doğruluk , her doğruluk için iş, her iş için sabır gerekir. Dünyada sadece sevinç olsaydı, cesur ve sabırlı olmayı asla öğrenemezdik.”
Sabrın mükafatları saymakla bitmez. Ama en veciz olanı da “ Sabırla koruk helva olur” atasözü olmalıdır. Bu sözün anlamını da söylece özetleyebiliriz: Sabretmesini bilen kişi olmayacak gibi görünen işlerde bile başarılar kazanır.
Sabır konusunu geniş bir şekilde böylece dile getirdikten sonra bunun gerçekliğini de ele almak istiyorum: Yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ilk resmi aday dün ilan edildi. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu dün itibarıyla resmen Cumhurbaşkanı adayı.
Kılıçdaroğlu bu noktaya inanılmaz bir sabır göstererek ulaştı. Onun yerine kim olsaydı bu sonuca varmadan pes eder, ne haliniz varsa görün diye köşesine çekilir ve rahatına bakma yolunu seçerdi. Bu mücadelenin nedenini salt makam mevki aşkı olarak görmek bence mümkün değildir. Türkiye geçen yıllar içinde o kadar yıpratılmış, pek çok Cumhuriyet kurumunun dejenere olmasına yol açılmış, hak, hukuk yerle bir edilmiş, liyakat gözetilmemiş, devlet hazinesi lüks ve israfa heba edilmiş, sosyal kesimler arasındaki gelir adaleti inanılmaz derece bozulmuş, sığınmacılar nedeniyle demografik yapısının bozulmasına yol açacak noktaya getirilmiş bir Türkiye’nin sıkıntılarını saymakla bitiremeyiz. Yurdumuz 11 ilimizde tarihin en büyük deprem felaketine uğramış durumdayken , dış borçların gelirlerimizin kat be kat fazlasına ulaşmışken , laik Cumhuriyetimiz tehdit altındayken, devasa boyutlara ulaşmış hayat pahalılığının vatandaşları inim inim ezerken Türkiye’nin yönetimine talip olmak her babayiğitin harcı olmasa gerektir. Kılıçdaroğlu işte böyle bir zorluğa talip olmuştur.
He rşeye rağmen ümitsizliğe gerek yoktur. Türkiye kaynakları zengindir, yetişmiş liyakatli insanlarımız da vardır. Kılıçdaroğlu bütün bu sıkıntıların elbette farkındadır. Hepsi de devlet tecrübesi olan güçlü bir lider kadrosu da Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak Kılıçdaroğlu’yla sıkıntılara çözüm bulacak yeterliklere sahiptir. Gelinen noktadaki sonuç ve başarı Sayın Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu sabrı, bu metaneti ve hoşgörülü tavrıdır. Bu tavır zaafiyet değil devlet adamlığının müthiş bir göstergesidir.
2 Mart günkü Büyük Tire Gazetesindeki köşe yazımda “ Adayım Kılıçdaroğlu” demiştim. Tekrar ediyorum Sayın Kılıçdaroğlu’na hayatımda hiç oy vermedim. CHP ye ise sadece İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinde iki kez oy verdim. Bugün Cumhurbaşkanı adayı yanında beş yetişkin ve bilgili, deneyimli devlet adamı var, iki de yine başarılı iki Büyükşehir Belediye Başkanı yardımcısı var. Devlet geleneğimizde meşveret ve şura vardır. Bu kadro kavgacı değil, barış ortamında işbirliği ve danışma içinde çalışacaktır. Bu nedenle hayatımda ilk kez Sayın Kılıçdaroğlu’na ve ekibine gönül rahatlığıyla oy vereceğim. Beğenmezsek 20 yıl beklemeden beş yıl sonra O’nu da görevden uzaklaştırırız.
“Bir elin nesi var iki elin sesi var “atasözümüzü dikkate alarak danışma, dayanışma ve elbirliği ile her türlü sıkıntıların üstesinden gelebilmeyi ümit ederek bu yeni oluşumun başarılı olması için ülkem ve ülkemin insanları adına dua ediyorum.