Toplumumuzun en büyük dertlerinden biridir trafik ve trafik kazaları. Bu nedenle ülke olarak kaybımız sayılamayacak kadar çoktur. Seksen milyonu aşan nüfusumuzun sahip olduğu araç sayısı yirmi milyondan fazla olunca ister istemez yollardaki araç trafiği de artıyor, kasaba ve şehirlerimizde cadde ve sokaklar taşıtlarla dolup taşıyor. Orta büyüklükte bir kasabanın veya şehrin sokaklarında bile park yeri bulmakta ne büyük zorluklarla karşılaşıldığı herkesin malumudur.   Trafiğin sıkışıp, karınca adımlarıyla ilerlendiği bir ortamda yakıt tüketiminin artması petrol fakiri ülkemizin akaryakıt harcamalarında ciddi bir israf oluşturduğunu bilmem söylemeye gerek var mıdır? Hele İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük şehirlerimizde fazladan tüketilen benzin ve mazota ödediğimiz paralar ciddi rakamlara ulaşmaktadır. Zaman israfını ise hiç sormayın o da büyük bir kayıptır. Stres ise cabası. Ama en büyük ve telafisi mümkün olmayan kayıp ise can kaybıdır. Her yıl binlerce insanımız trafik canavarı diye adlandırılan bu elim olaylar sonrası aramızdan kopup gitmek bir o kadarı da sakatlanarak iş göremez hale düşmektedir. Neresinden bakarsanız bakın trafikteki hatalar ve kayıplar sayılamayacak kadar çoktur. Bu konu müzminleşen bir yara olarak sürüp gitmektedir ve gerekli tedbirler alınmadıkça daha da artacak gibi görünmektedir. Aynı hızla nüfus ve araç sayısının arttığını göz önüne alacak olursak on - yirmi sene sonra sokağa çıkamayacak hale geleceğimizi söylemek için müneccim olmaya da gerek yoktur.   Gelelim konunun bir başka yönüne: Trafikte kurallar vardır. Yollarda işaret ve yol bilgileri vardır. Bu kurallara uymak ve yollardaki trafik işaretlere göre hareket etmek kazaların büyük ölçüde azaltılmasına yardımcı olabilecek iken uymamak kazaların artmasında önemli rol oynamaktadır. Çoğu zaman trafik kurallarına uymadığımız için cezalarla da karşılaştığımız olmaktadır. Bu cezalar malumunuz olduğu gibi canımızı yakar, isyanları oynarız.  Hatta cezaların ağırlığından dolayı feryat, figan ederiz.  Bu cezaların bütçe açıklarını kapatma amacına yönelik olduğunu bile dillendirmekten çekinmeyiz. Bu cezalar böyle yorumlandığı gibi, devlet gelirlerini artırmak niyetiyle değil de vatandaşın can ve mal güvenliğini sağlamak amacıyla, her yıl periyodik olarak okkalı bir şekilde arttırılıyorsa vatandaş olarak diyeceğimiz pek bir şey yok demektir. Ama cezalar konusunda vatandaşı uyarmak için söylenen şu anlamlı ve en beğendiğim sloganı da söylemeden geçmek istemiyorum: "Kaza en büyük ceza. "Yanılıyor muyum?   Herkes kuralları bilerek ehliyet aldığını düşünelim. Bilmek başka bir şey uygulamak başka bir şey. Faydası olur ümidiyle son günlerde yaygın bir iki hatayı hatırlatarak yazıma son vermek istiyorum. Kural 1 " Ada etrafında dönene yol ver." Sağdan gelen, baston yutmuş gibi sağına soluna bakmadan  ada etrafına dümdüz giriyor ve kazalara sebep oluyor. Kural 2 " Kavşaklarda yavaşlamak şart" Yine pek çok kişi yol sadece kendisine aitmiş gibi sağına soluna bakmadan tam gaz geçmeye çalışıyor. Yine elim kazalara sebebiyet veriyor. Kural 3 " Motosiklet sürücüsü kask takmak zorundadır." Kask yok kaza yapıyor yine ölümlü kaza meydana geliyor. Son günlerde yakın çevremizde meydana gelen kazalarda kayıpların en büyük sebebi bunlar. Lütfen kurallara uyalım. Evlerimize acı haberler yollamayalım.   Kendinize iyi davranın değerli okurlarım.