Şu geçim derdi nedir? Var mı dünyada eşi?
Alacaklıdan kaçar borçlunun dördü beşi.
Kimi bakkal kimi kasap kimi manav çırağı,
Maaş alındığı gün yakacaklar çırayı.
Cepte sıfırı tüketmiş binlerce kâğıt lira,
Elektrik su parası illa ve lâkin kira.
Ufacık bir fileye doldurmak için nevaleyi
Pazarda dört dönüyor maça kızı -sinek beyi.
Aylıktan arta kalan sigara çay parası,
Hanya ile Konya'dır iki yakanın arası.
Masraf indirmede gökler para istemede yer,
O ne müthiş enflasyon dayanmaz kemer.
Sıktıkça kemeri belinden boğulacak garip,
Yaşamak istiyorsa kalacak bir iğne bir ip.
Harcama kazançtan çok ,gider gelirden fazla,
Kışı yok sayarsak ömür geçer hep yazla.
Saman aleviyle aş pişmez, kazan kaynamaz,
Bu maaş bu ücretle ipte cambaz oynamaz.
Kahraman memuru seyret ki kadere güler,
Susuz kalır -tok kalmaz, olmadı kendini yer.
Ne para umar bordrodan ne işinden bıkar,
Bilir tavuk yumurtadan, yumurta tavuktan çıkar.
Elinden işi alınmasın tek razıdır hayatına,
Karışmaz elin tazesine, ellerin bayatına.
Sabır timsali, bir baksan üst başına,
Sofradaki ayrana yağsız bulgur aşına.
Ey memur oğlu memur öğütler on paralık,
Para pul mühim değil önce sıhhat sonra sağlık...
(1990 larda yazdığım bir taşlama)