bağcılar escort

deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler meritking giriş kingroyal giriş deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler

Şevket Bahçelioğlu
Köşe Yazarı
Şevket Bahçelioğlu
 

İSTANBUL’U YILDA BİR KEZ ZİYARET, ŞİFADIR

Üzerine en çok şiirler yazılan, şarkılar bestelenip, türküler yakılan , methiyeler düzülen şehirdir İstanbul. Bu şehir için, aşk derecesinde en güzel şiirleri yazanların başında da Şair Nedim ile Makedonya’nın başkenti Üsküp’te doğup, ömrünün büyük bölümünü dünya cenneti İstanbul’da geçiren Yahya Kemal gelir. Yahya Kemal’in İstanbul sevdası şiirlerinde, makalelerinde apaçık görülür.“ Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul!Görmedim, gezmediğim, sevmediğim, hiçbir yer,Ömrüm oldukça gönül tahtıma keyfince kurul, Sade bir semtini sevmek bile ömre değer.”Bir şehri övmek için bundan daha güzel dizeler olabilir mi? Yahya Kemal “Ankara’nın en çok nesini seversiniz?” sorusuna verdiği “İstanbul’a dönüşünü” cevabı ile de bu İstanbul aşkını en bariz şekilde gösteriyor.Nedim’e de haksızlık etmeyelim; “Bu şehr - i stanbul ki bi mislü behadır, bi sengine yekpare Acem mülkü fedadır.” O da “İstanbul’un bir tek taşının bütün Acem (İran ) ülkesine bedel olduğunu” ifade ediyor. İşte bu cennet şehir benim de sevdam, 15 yaşında Kuleli Askeri Lisesi maceramla tanıştığım İstanbul, gönlüme düşen bir aşk halinde devam ederek, Kuleli olmayınca girdiğim İmroz İlköğretmen Okulundan mezun olduktan sonra girebileceğim tek okul olan Eğitim Enstitüsü tercihimde, İstanbul Atatürk Eğitim Enstitüsü olarak tecelli etmesinin en büyük sebebini teşkil etmişti.Bu aşk devam etmekte olduğu için her yıl bir fırsatını bulup bu şehri ziyaret ederim. Bu yıl da Printex Baskı Teknolojileri fuarı ile hemen ardından Basın İlan Kurumunun Gebze Darıca Bayramoğlu tesislerinde düzenlediği seminere katılmam için İstanbul’daydım. BİR FUAR, BİR SEMİNERÖnce İzmir Matbaacılar Odasının katkılarıyla gerçekleştirilen bir fuar ziyareti yaptık. TÜYAP fuar merkezinde dünyanın dört bir tarafından gelen katılımcı firmaların baskı makinaları konusundaki ürünlerini hayranlıkla inceledik. Özellikle baskı sektöründe dijital teknolojinin ulaştığı akıl almaz gelişmelerin bundan sonra mekanik ve elektronik baskı makinalarının yerine dijital makinaların saltanına şahit olacağımızı söylemek abartı olmayacak. Fuara sanki dijital baskı makinaları yağmıştı.Fuarda dikkatimi çeken hususlardan biri de bu teknolojiyi yaratan ve yaygınlaşmasında en ön safta yer alan ülkelerin başta Çin, Japon, Güney Kore, Tayvan gibi Uzakdoğu ülkelerinin olduğunu gördük. Bu ülkelerin ufak tefek ama teknolojide devleşen insanlarının neler yaptıklarını gıpta ile seyrettik. Biz katma değer kazandıran bu teknolojileri sadece satın alan insanlar mı olmalıyız diye hayıflandık. Bu başarıya ortak olmak için zekamız mı geri, yoksa adam sendecilik mi var? Bunu milletçe sorgulamadan ve çareler aramadan refaha ve geröek başarıya ulaşmamız çok zor. Birbirimize saldırıp, eskiyi överek, köhnemiş zihniyetleri dirilteceğim diye çırpınarak yaşamayı alışkanlık haline getirdiğimiz sürece nal toplamaya devam edeceğiz kuşkusuz.En küçük makinaların bile 40 -50 bin euroya satın alınabildiğini düşünürsek ödeyeceğimiz bedel onlarca kamyon tarım ürünlerini satmak olacaktır. Kalkınmış ülkelerin her alanda teknolojik yarış ve yenilikler peşinde koşmaları sonucunda zenginleştiğini söylemeye bilmem gerek var mıdır?Fuarda bu güzellikleri, baş döndürücü yenilikleri seyredip geçmek zorunda kaldık maalesef.Fuardan sonra gazetecilikle ilgili olan birkaç arkadaşımla birlikte Basın İlan Kurumunun Bayramoğlu Tatil Sitesindeki seminerine katılmak üzere Kocaeli - Darıca’ya hareket ettik. Buradaki çalışmalar ve ardından yaptığımız güzel bir ziyaret ile ilgili gözlemlerimi de yarın bir başka yazımda dile getirmek istiyorum. Sağlıcakla kalın değerli dostlarım.          
Ekleme Tarihi: 17 Ekim 2017 - Salı

İSTANBUL’U YILDA BİR KEZ ZİYARET, ŞİFADIR

Üzerine en çok şiirler yazılan, şarkılar bestelenip, türküler yakılan , methiyeler düzülen şehirdir İstanbul. Bu şehir için, aşk derecesinde en güzel şiirleri yazanların başında da Şair Nedim ile Makedonya’nın başkenti Üsküp’te doğup, ömrünün büyük bölümünü dünya cenneti İstanbul’da geçiren Yahya Kemal gelir. Yahya Kemal’in İstanbul sevdası şiirlerinde, makalelerinde apaçık görülür.
“ Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul!
Görmedim, gezmediğim, sevmediğim, hiçbir yer,
Ömrüm oldukça gönül tahtıma keyfince kurul,
Sade bir semtini sevmek bile ömre değer.”
Bir şehri övmek için bundan daha güzel dizeler olabilir mi?
Yahya Kemal “Ankara’nın en çok nesini seversiniz?” sorusuna verdiği “İstanbul’a dönüşünü” cevabı ile de bu İstanbul aşkını en bariz şekilde gösteriyor.
Nedim’e de haksızlık etmeyelim; “Bu şehr - i stanbul ki bi mislü behadır, bi sengine yekpare Acem mülkü fedadır.” O da “İstanbul’un bir tek taşının bütün Acem (İran ) ülkesine bedel olduğunu” ifade ediyor.
İşte bu cennet şehir benim de sevdam, 15 yaşında Kuleli Askeri Lisesi maceramla tanıştığım İstanbul, gönlüme düşen bir aşk halinde devam ederek, Kuleli olmayınca girdiğim İmroz İlköğretmen Okulundan mezun olduktan sonra girebileceğim tek okul olan Eğitim Enstitüsü tercihimde, İstanbul Atatürk Eğitim Enstitüsü olarak tecelli etmesinin en büyük sebebini teşkil etmişti.
Bu aşk devam etmekte olduğu için her yıl bir fırsatını bulup bu şehri ziyaret ederim. Bu yıl da Printex Baskı Teknolojileri fuarı ile hemen ardından Basın İlan Kurumunun Gebze Darıca Bayramoğlu tesislerinde düzenlediği seminere katılmam için İstanbul’daydım.
BİR FUAR, BİR SEMİNER
Önce İzmir Matbaacılar Odasının katkılarıyla gerçekleştirilen bir fuar ziyareti yaptık. TÜYAP fuar merkezinde dünyanın dört bir tarafından gelen katılımcı firmaların baskı makinaları konusundaki ürünlerini hayranlıkla inceledik. Özellikle baskı sektöründe dijital teknolojinin ulaştığı akıl almaz gelişmelerin bundan sonra mekanik ve elektronik baskı makinalarının yerine dijital makinaların saltanına şahit olacağımızı söylemek abartı olmayacak. Fuara sanki dijital baskı makinaları yağmıştı.
Fuarda dikkatimi çeken hususlardan biri de bu teknolojiyi yaratan ve yaygınlaşmasında en ön safta yer alan ülkelerin başta Çin, Japon, Güney Kore, Tayvan gibi Uzakdoğu ülkelerinin olduğunu gördük. Bu ülkelerin ufak tefek ama teknolojide devleşen insanlarının neler yaptıklarını gıpta ile seyrettik. Biz katma değer kazandıran bu teknolojileri sadece satın alan insanlar mı olmalıyız diye hayıflandık. Bu başarıya ortak olmak için zekamız mı geri, yoksa adam sendecilik mi var? Bunu milletçe sorgulamadan ve çareler aramadan refaha ve geröek başarıya ulaşmamız çok zor. Birbirimize saldırıp, eskiyi överek, köhnemiş zihniyetleri dirilteceğim diye çırpınarak yaşamayı alışkanlık haline getirdiğimiz sürece nal toplamaya devam edeceğiz kuşkusuz.
En küçük makinaların bile 40 -50 bin euroya satın alınabildiğini düşünürsek ödeyeceğimiz bedel onlarca kamyon tarım ürünlerini satmak olacaktır. Kalkınmış ülkelerin her alanda teknolojik yarış ve yenilikler peşinde koşmaları sonucunda zenginleştiğini söylemeye bilmem gerek var mıdır?
Fuarda bu güzellikleri, baş döndürücü yenilikleri seyredip geçmek zorunda kaldık maalesef.
Fuardan sonra gazetecilikle ilgili olan birkaç arkadaşımla birlikte Basın İlan Kurumunun Bayramoğlu Tatil Sitesindeki seminerine katılmak üzere Kocaeli - Darıca’ya hareket ettik.
Buradaki çalışmalar ve ardından yaptığımız güzel bir ziyaret ile ilgili gözlemlerimi de yarın bir başka yazımda dile getirmek istiyorum.
Sağlıcakla kalın değerli dostlarım.

 

 

 

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve buyuktire.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.