Okullara veya bir işe girmek için bir seçme şarttır. Seçim için değerlendirme gerekir. Değerlendirmeye tabi olabilmek ve bu değerlendirmede öne geçmek için de bir yarış kaçınılmazdır.
Bunun aksini düşünmek adalet ve liyakatın gözetilmediği anlamına gelir. Hiç kimse hak etmediği veya başaramayacağı bir okula veya bir işe girmemeli. Böyle olursa hem kendisine hem de içinde yaşadığı topluma lüzumsuz bir yük olacağını gözden uzak tutmamalıdır.
O halde yarış şart, sınav şarttır. Bunu böylece kabul ettikten sonra nasıl bir yarış, nasıl bir sınav olmalıdır? Hemen söylemeliyim ki devlet vatandaşlarının kapasiteleri, ilgi ve yetenekleri doğrultusunda eğitim ve öğretimlerini adalet ve eşitlik ilkesi çerçevesinde en ileri seviyeye ulaştırmak için çalışmalıdır. Sonra da nereye, hangi okula gireceklerini objektif bir değerlendirmeyle belirlemelidir.
Öğrencileri değerlendirmek için çeşitli sınav biçimleri vardır. Başlıcaları ise; birincisi klasik, esse tipi, kompozisyon şeklinde açık uçlu, az sorulu, uzun cevaplı sınav, ikincisi ise çok sorulu kısa cevaplı sınav türü, üçüncüsü ise hazır cevaplı sınav türüdür ki bu da doğru - yanlış, eşleştirmeli, çoktan seçmeli test tipi sınavlardır.
Her sınavın olumlu veya olumsuz yönleri vardır. Milyonlara varan adayın yarıştığı bir sınavın çoktan seçmeli test sorularıyla yapılması kaçınılmazdır. Şimdiye kadar süregelen değerlendirme de bu yöndedir. Hataları ve eksiliklerine rağmen, belirgin hataların düzeltilmesi şartıyla yine bu yönde devam etmesi kaçınılmaz gibi görünüyor.
Bir gece de “TEOG’U BEYENMİYORUM KALDIRILMALIDIR” sözüyle başlayan tartışmalar incir çekirdeğini doldurmayan boş laflarla sürüp gitmektedir. Okullar şaşkındır, veliler şaşkındır, öğrenciler emeklerinin boşa gittiğine hayıflanmaktadır,. moral olarak çökmüş vaziyettedir.
Üniversitelerin dramı daha büyük; YGS ve LYS sınavlarının kaldırılacağı, yerine eskiden olduğu gibi tek sınav yapılacağı söylenmektedir. Onların da üniversite kapılarındaki hayalleri kabusa dönüşmüş vaziyette.
Biri “sınavlar olmayacak “ derken bir başkası” A şıkkı yok, B şıkkı yok, ucu açık sorular var” diyor. Sınav var mı yok mu? daha o konuda bile henüz bir mutabakat yok.
Farz edelim ucu açık klasik tipi bir sınavla okullara öğrenci almaya kalkıştınız. “Aha şuraya yazıyorum” Çuvallarsınız. Nasıl mı? Ucu açık, kompozisyon tipi sınavda az soruya uzun cevaplar verilecektir. Bir milyon öğrencinin sınav kağıdını kimler, kaç kışı, ne kadar zamanda değerlendirecektir. Bu değerlendirmeler ne kadar objektif olacaktır. Bir öğretmenin 100 puan verdiği bir kağıda bir başkasının 60 - 70 vermeyeceğinin garantisi olacak mıdır? Test tipi sınavlar objektif sınavlardır, ucu açık sınavlar ise subjektiftir. ( kişiden kişiye değişkendir) Az sorulu sınavda şans faktörü çok yüksektir, diyelim ki aynı miktarda bilgisi olan iki öğrenciden birine bildiği 10 soru gelirse 10 alırken, diğerine de hiç bilmediği 10 soru çıkarsa o da sıfır alma riski ile karşılaşabilir. Bu sınav türünde cevaplar çok uzun olabilir, bunun sınırını belirleyemezsiniz.
Diğer yandan bu sınav türünde torpil denilen korkunç bir insan hakları ihlalleri var ya işte onu engelleyemezsiniz, bunu rahatlıkla gerçekleştirebilirsiniz?
Hem uygulanabilirliği olmayan hem de subjektif sonuçlar doğuracak bu sınav türü yerine eksiklikleri ve hataları olmasına rağmen bu hatalar düzeltilerek daha objektif olan çoktan seçmeli test tipi sınavlarla yola devam edilmelidir.
KPSS deki mülakat trajedisini ortaöğretim kurumlarına ve üniversitelere girişte yaşatmamak için objektif olmak zorundasınız. Bu sevdadan vazgeçin, tasarladığınız sınav türünün bu sınavlarda uygulanabilirliği yoktur.
Anasayfa
Yazarlar
Şevket Bahçelioğlu
Yazı Detayı
Bu yazı 820+ kez okundu.
UCU AÇIK SORUYA UCU AÇIK DEĞERLENDİRME
Okullara veya bir işe girmek için bir seçme şarttır. Seçim için değerlendirme gerekir. Değerlendirmeye tabi olabilmek ve bu değerlendirmede öne geçmek için de bir yarış kaçınılmazdır.Bunun aksini düşünmek adalet ve liyakatın gözetilmediği anlamına gelir. Hiç kimse hak etmediği veya başaramayacağı bir okula veya bir işe girmemeli. Böyle olursa hem kendisine hem de içinde yaşadığı topluma lüzumsuz bir yük olacağını gözden uzak tutmamalıdır.O halde yarış şart, sınav şarttır. Bunu böylece kabul ettikten sonra nasıl bir yarış, nasıl bir sınav olmalıdır? Hemen söylemeliyim ki devlet vatandaşlarının kapasiteleri, ilgi ve yetenekleri doğrultusunda eğitim ve öğretimlerini adalet ve eşitlik ilkesi çerçevesinde en ileri seviyeye ulaştırmak için çalışmalıdır. Sonra da nereye, hangi okula gireceklerini objektif bir değerlendirmeyle belirlemelidir.Öğrencileri değerlendirmek için çeşitli sınav biçimleri vardır. Başlıcaları ise; birincisi klasik, esse tipi, kompozisyon şeklinde açık uçlu, az sorulu, uzun cevaplı sınav, ikincisi ise çok sorulu kısa cevaplı sınav türü, üçüncüsü ise hazır cevaplı sınav türüdür ki bu da doğru - yanlış, eşleştirmeli, çoktan seçmeli test tipi sınavlardır. Her sınavın olumlu veya olumsuz yönleri vardır. Milyonlara varan adayın yarıştığı bir sınavın çoktan seçmeli test sorularıyla yapılması kaçınılmazdır. Şimdiye kadar süregelen değerlendirme de bu yöndedir. Hataları ve eksiliklerine rağmen, belirgin hataların düzeltilmesi şartıyla yine bu yönde devam etmesi kaçınılmaz gibi görünüyor.Bir gece de “TEOG’U BEYENMİYORUM KALDIRILMALIDIR” sözüyle başlayan tartışmalar incir çekirdeğini doldurmayan boş laflarla sürüp gitmektedir. Okullar şaşkındır, veliler şaşkındır, öğrenciler emeklerinin boşa gittiğine hayıflanmaktadır,. moral olarak çökmüş vaziyettedir.Üniversitelerin dramı daha büyük; YGS ve LYS sınavlarının kaldırılacağı, yerine eskiden olduğu gibi tek sınav yapılacağı söylenmektedir. Onların da üniversite kapılarındaki hayalleri kabusa dönüşmüş vaziyette. Biri “sınavlar olmayacak “ derken bir başkası” A şıkkı yok, B şıkkı yok, ucu açık sorular var” diyor. Sınav var mı yok mu? daha o konuda bile henüz bir mutabakat yok.Farz edelim ucu açık klasik tipi bir sınavla okullara öğrenci almaya kalkıştınız. “Aha şuraya yazıyorum” Çuvallarsınız. Nasıl mı? Ucu açık, kompozisyon tipi sınavda az soruya uzun cevaplar verilecektir. Bir milyon öğrencinin sınav kağıdını kimler, kaç kışı, ne kadar zamanda değerlendirecektir. Bu değerlendirmeler ne kadar objektif olacaktır. Bir öğretmenin 100 puan verdiği bir kağıda bir başkasının 60 - 70 vermeyeceğinin garantisi olacak mıdır? Test tipi sınavlar objektif sınavlardır, ucu açık sınavlar ise subjektiftir. ( kişiden kişiye değişkendir) Az sorulu sınavda şans faktörü çok yüksektir, diyelim ki aynı miktarda bilgisi olan iki öğrenciden birine bildiği 10 soru gelirse 10 alırken, diğerine de hiç bilmediği 10 soru çıkarsa o da sıfır alma riski ile karşılaşabilir. Bu sınav türünde cevaplar çok uzun olabilir, bunun sınırını belirleyemezsiniz.Diğer yandan bu sınav türünde torpil denilen korkunç bir insan hakları ihlalleri var ya işte onu engelleyemezsiniz, bunu rahatlıkla gerçekleştirebilirsiniz? Hem uygulanabilirliği olmayan hem de subjektif sonuçlar doğuracak bu sınav türü yerine eksiklikleri ve hataları olmasına rağmen bu hatalar düzeltilerek daha objektif olan çoktan seçmeli test tipi sınavlarla yola devam edilmelidir.KPSS deki mülakat trajedisini ortaöğretim kurumlarına ve üniversitelere girişte yaşatmamak için objektif olmak zorundasınız. Bu sevdadan vazgeçin, tasarladığınız sınav türünün bu sınavlarda uygulanabilirliği yoktur.
Ekleme
Tarihi: 03 Ekim 2017 - Salı
UCU AÇIK SORUYA UCU AÇIK DEĞERLENDİRME
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.