Tarih Türk’le vardı, Türk’le var olacaktır. Tarihimizin 1299 Osmanlı Devletinin kurulmasıyla başladığını sanmak ve savunmak Türk milletine ve onun geçmişine ihanet anlamına gelir. Bilinen Türk tarihi beşbin yıllıktır.
Cumhurbaşkanı Türk Tarihini 19 Mayıs 1919 la başlatıp Osmanlı Tarihini yok saymak ihanettir diyor. Yanlış bir tesbit ve iddia. Yanlış; çünkü Türk Tarihini 19 Mayıs’la başlatan hiç kimse yoktur bu ülkede. Göktürkler, Hunlar, Uygurlar, Gazneliler, Karahanlılar,Harzemşahlar, Büyük Selçuklular, Anadolu Selçuklular, Aydınoğulları, Karamanoğulları, Saruhanoğulları, Germiyanoğulları, Osmanoğulları ve sayamadığım daha nice Türk Devletleri bizim zengin tarihimizin övünç sayfalarıdır.
KutülAmare zaferini bahane ederek 19 Mayıs’a saldırmak akla mantığa aykırıdır ve bir ön yargının eseridir, bu mantık bana Cumhuriyetle, Atatürk’le sorunu olanların hezeyanları gibi gelmektedir.
Bu anlamsız çıkışla, ben bir Tarih öğretmeni olarak kendime hakaret edilmiş sayıyorum. 26 yıllık meslek hayatım boyunca öğrencilerime Orta Asya Türk tarihinden başlamak üzere Müslümanlığı ilk kabul eden Karahanlıları, Gaznenileri, Harzemşahları, Büyük Selçukluları, Mısır ve Suriye’de kurulmuş ilk Müslüman Türk Devletleri Tolunoğulları, Akşitleri, Eyyübileri, Memlükleri,Anadolu Selçuklularını, Beylikler dönemini, ardından Osmanlı Devletinin siyasi ve kültürel tarihlerini, insanlığa hizmetleriyle birlikte öğretmeye çalışmış bir kişi olarak şahsıma ve meslektaşlarıma saygısızlık olarak telakki ediyorum.
Anadolu’nun kapılarını Türklere açmış Malazgirt Meydan Muharebesini, Haçlıların Türkleri Anadolu’dan atma heveslerinin tarihe gömüldüğü MiryakefalonSavaşını, Türklerin Avrupadaki ilerleyişini, Kosava I ve II şavaşlarını, Mohaç’ı, Haçova’yı, Niğbolu’yu ve Fatih’in çağ kapatıp çağ açtığı İstanbul’un fethini ve daha bu satırlarda saymanın imkansız olduğu zaferlerimizi gurur duyarak, göğsümüzü kabartarak anlattım, anlattık. Şimdilerde Milli Eğitim amaçlarından biri olmaktan çıkarılan “Öğrencilerimize Türk Milletinin bir ferdi olmaktan gurur duymalarını” gerçekleştirmek üzere görevimizi yapmaya çalıştım- çalıştık.
Tam bir felaket olan 1. Dünya savaşına girmemiz bir hata oluştur. Ama “Hasta adam” görülen devletimiz bu zor şartlarda bile savaştığı bütün cephelerde başta Çanakkale olmak üzere, Filistin, Yemen, Kafkas, Galiçya, Irak ( Kut - ülAmare) hiçbirinde yenilmemiş, destansı zaferler kazanılmıştır.
Bunların hepsini de Tarih derslerinde övgüyle anlatmış, görevini yapma gayretinden asla taviz vermemiş biri olarak iddia ediyorum ki Kut-ülAmare de İngilizlerin yenilgiye uğratıldığını da öğrencilerime nakletmiştim. Öyle sanıyorum ki Cumhurbaşkanının Tarih öğretmenleri de bu zaferimizden Çanakkale zaferi kadar olmasa da mutlaka söz etmiştir. Ama Cumhurbaşkanın bugün söylediğini yarın unutması gibi bir zaafiyetinden dolayı unutmuş olabilmesi de mazur görülmelidir.
Ben bu cennet ülkenin kapılarını Türklere açan Alparslanı nasıl seviyorsam, Anadoluyu Haçlı saldırılarına karşı kahramanca savunan 1. Kılıçarslan’ı, Türkleri Anadolu’dan atmak üzere yola çıkan Manuel Komnen’iMiryakefalon’da ( Eğridir Gölü Kuzeyinde) yenilgiye uğratıp bu hayalleri yıkan 2. Kılıçarslan’ı da saygıyla anıyorum. Bugün bir metrekaresi milyarları bulan dünyanın en güzelşehri İstanbul’u bizlere armağan eden 22 yaşındaki genç Fatih’in kahramanlığına hayranlıkla bakıyorumve minnettarlığımı sunuyorum. Osman Gazi’yi, Orhan Gazi’yi, Murat Hüdavendigar’ı, Yavuz’u, Kanuni’yi ve daha nice değerli padişahı saygıyla anıyorum. Ama kimse kusura bakmasın Milli kurtuluşumuz için kılını bile kıpırdatmayan hatta milli mücadeleye sahte din adamlarının fetvalarıyla engel olmaya çalışan ve sonunda işbirlikçileri İngiliz’lere sığınarak Malaya zırhlısıyla ülkeyi terk eden 6. Mehmet’i asla affedemiyorum.
Mondros Ateşkesi ve Sevr Antlaşmasıyla cennet vatanımızı paylaşıp sahiplenmek üzere saldıran düşmana karşı her türlü yoksuzluğa rağmen Türk Milletini kurtuluş yolunda mücadeleye çağıran bunda da üstün başarı sağlayan Mustafa Kemal Atatürk, kıymetli silah arkadaşları, kahraman Mehmetçiklerimiz ve Kuvay-i Milliye ruhuyla destanlar yaratan sivil halka minnettarlık duygularımla teşekkür ediyorum.
Bir dönemi yüceltmek için bir dönemi kötülemeye gerek yok. Biz Göktürk’leriz, Hun’larız, Uygur’larız, Selçuklu’yuz, Osmanlı’yız. Türkiye’yiz, kahramanları bağrımıza basar, hainleri kapı dışına atarız.
Bir cümleyle konuyu özetlemek istiyorum: Fatih bize İstanbul’u hediye etti. Nasıl sevmeyelim? Düşman işgaline uğrayan İstanbul’umuzu düşman işgalinden kurtararak yeniden bize vatan olarak armağan eden Atatürk’tür. Nasıl ihanet edelim? Atatürk’ü yok farzedenler bana Üsküdar Kısıklı’dan bir gecekondu armağan edebilirler mi?
( Not : Cevabı olan lehte, aleyhte yazıma yorum yapabilir.)