İnsanlar söyledikleri sözlere ve bu sözlerindeki samimiyete, samimiyetlerine gösterdikleri davranışlara göre saygınlık kazanır. Sözü ile özü arasında mutabakat olmayan, bugün söylediklerini yarın unutan, birlikte yola çıktıkları insanları yarı yolda satan, şahsi çıkarları veya kaprisleri uğrunda her türlü değerleri paspas yapan insanların ne kendilerine ne de çevrelerine verebilecekleri hiçbir olumlu kazanım olamaz.
Gelin sizlerle bir hikayeyi paylaşayım: Bir sonbahar günü sık ağaçlarla kaplı bir ormanda iki arkadaş kol kola girmiş sohbet ederek yol almaktadır. Arkadaşlardan biri diğerine “Seni ne çok severim bilirsin, sen benim vazgeçilmez arkadaşımsın, senin için katlanmayacağım fedakarlık yoktur, senin için ölüme bile giderim. “ şeklinde yüksek perdeden atıp tutuyor. Mübareğin ağzından çıkan her söz arkadaşlık abidesi gibi. Bu kadar tatlı, kulağa hoş gelen sevgi sözlerine muhatap olan arkadaşı da duyduğu bu güzel sözlere inanıyor, içinden de ne kadar şanslıyım, böyle bir arkadaşa sahip olduğum için mutlu olmalıyım “diye düşünüyor. Bu sözlerin ardı arkası kesilmeden orman içinde iki arkadaşın ilerleyişi sürüp giderken çalılar arasından bir hışırtıdır, bir patırtıdır başlıyor. Bir de ne görsünler? Karşılarından kocaman bir ayı bilinen o salına salına yürüyüşüyle üzerlerine doğru gelmiyor mu? Biraz önce arkadaşlık adına ağzından bal damlayan, senin için ölürüm de seni asla terk etmem diyen arkadaşı çevik bir hareketle hemen yanından seğirterek yüksekçe bir ağaca tırmanmaya başlıyor. O kadar hızla tırmanıyor ki bir iki dakika içinde ağacın en yüksek dallarına ulaşıyor. Diğer arkadaş ise aynı çevikliği gösteremediği için ağaca falan tırmanamıyor. Ne yapsın zavallı hemen yerdeki gazellerin arasına uzanıveriyor. Öyle sessiz kalıyor ki korkudan neredeyse ölü gibi duruyor. Yavaş yavaş ilerleyen ayı yerde yatan arkadaşın yanına geliyor. Önce bedenini yokluyor, sonra da başına doğru kaydırıyor sivri burnunu, kulağına doğru uflüyor ılık nefesini. Yerde yatan sanki ölü gibidir, ayının bu davranışlarına sessiz kalır, başka çaresi de yoktur zavallının. Ağacın tepesine tırmanan yalancı arkadaş ise tir tir titriyor baykuş gibi tünediği ağacın dallarında.
Bir müddet sonra ayı yerde yatan adamın sessizliğinden olacak onunla daha fazla ilgilenmeyip yine geldiği gibi salına salına çekip gidiyor. Tehlikenin geçtiğini gören pek fedakar arkadaş tırmandığı ağaçtan iniyor ve merakla arkadaşına soruyor “Ya arkadaş ayı kulaklarına bir şeyler fısıldadı. Ne dedi neler söyledi?” diye merakla soruyor. Biraz önce kendisi için her türlü tehlikeyi göze almaktan çekinmeyeceğini söylerken ayı tehlikesiyle sözlerini unutan , kendisini savunmasız bırakıp kaçan arkadaşına şunları söylüyor; “Dostum sen bir daha yola çıkarken adam gibi arkadaşlar seç, seni yarı yolda bırakıp kaçacak arkadaşlarla sakın yola çıkma” dedi diyor.
Ayı bile anlamış gerçek dostun nasıl olacağını, ders de veriyor insanlara siz de ayının sözüne kulak verin bundan sonra. Dostluk ve arkadaşlığı menfaat gözüyle bakan’lara, üç kuruşluk çıkarları uğruna arkadaşlıklarını satan’lara, dün söylediklerini unutup tükürdüklerini yutan’lara inanıp dost olmayın sakın.