Seçimler adil, eşit ve demokrasinin ruhuna uygun yapılmalıdır. Şöyle bir bakıyorum da ne anayasaya, ne babayasaya, ne ahlaka, ne de adalete uygun olmayan bir yarıştır gidiyor. Bir taraftan devletin bütün imkanlarını kullanan , bastırılmış veya kayırılmış basının borozanlığında bir iktidar, diğer tarafta değil devlet imkanlarını kullanan, devletten tek kuruş yardım almayan zavallı muhalefet partileri ( Bir kısım muhalefet hazine yardımı da alsa şartlar asla eşit değil.) ha babam de babam mücadele ediyor. Diğer yandan Anayasaya sadakatten ayrılmayacağına ve tarafsızlık üzerine namus ve şeref sözü vererek and içen bir Cumhurbaşkanı da muhalefet partilerini hedef alarak AKP’nin Cumhurbaşkanıymış gibi arz – ı endam ediyor
Vatandaş tek sesli bir tiyatro izliyor sanki. Kendileri söylüyor, kendileri dinliyor, ne bir karşı görüş, ne bir soru ile karşılaşmadan atıyor , tutuyorlar. Halbuki çok seslilik ne güzel olurdu değil mi? Özellikle televizyonun yaygınlaşmaya başladığı dönemlerden itibaren gelenek haline gelen liderler tartışmasını şimdilerde görebiliyor muyuz? Maalesef hayır.
Eskiden Demirel, Ecevit, Erbakan ve Türkeş bir açık oturumda birlikte tartışmaya katılır. Herkes kimin kaç kıratlık bir adam olduğunu tartmak imkanını bulabilirlerdi. 12 Eylül 1980 sonrası tekrar demokrasiye geçerken o günlerin liderleri Turgut Özal, Necdet Calp, Turgut Sunalp açık oturumlarda karşılıklı görüşlerini paylaşır, vatandaş kimin daha iyi yönetici olabileceğini ölçer biçer, oyunu ona göre verirdi. Ne güzeldi o açık oturumlar merakla ve heyecanla izlerdik.
Çok güzel ve ikna edici konuştuğunu sandığımız Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasete soyunduğu günlerden beri böyle bir açık oturumda liderleri bir arada göremiyoruz. Hep ısmarlama sorularla, daha önceden verilmiş tiyolarla güya görüşleri öğreniliyor liderlerin. Ben bütün ısrarlara rağmen Recep Tayyip Erdoğan’ın şöyle ağız tadıyla seyredebileceğimiz bir tartışma programına katıldığını görmedim. Hep solo söylüyor nedense.
Şimdi de Ahmet Davutoğlu’nun tüm ısrarlara rağmen cesaret edip liderlerin katılacağı ikili veya çoklu bir açık oturuma evet diyemediğini ibretle ve hayretle izliyoruz. Halbuki böyle bir açıkoturumla kimin sepetinde ne kadar birikim var, kimin bu güzel memleket için neler yapabileceğini gözlerimizle görebilir, kulaklarımızla duyar kararımızı ona göre verirdik. Ama maalesef yığınla TV kanalı ve saymakla bitiremeyeceğimiz gazete ile ve devletin bütün imkanlarıyla seferberlik haline geçmiş iktidar mensuplarıyla sesi kısılmış muhalefet liderlerini vatandaş tam anlamıyla karşılaştırma imkanı bulamıyor.
Henüz vakit geçmiş değil, Davutoğlu cesaret edip muhalefet liderlerinin ısrarlı tekliflerine saygı göstererek bir liderler zirvesine evet dese, Kılıçdaroğlu, Bahçeli, Demirtaş, Kamalak- Destici, Perinçek ( daha da ilave edilebilecek ) liderlerle bir açık oturuma katılsa inanın oyumuzu daha kolay verebilecek hale geleceğiz. Haydi Davutoğlu millete demokratik bir şölen yaşatacak bu toplantı sizin bir evet demeniz bakıyor.
Hem böylelikle şehir şehir, kasaba kasaba dolaşıp onca masrafa gerek kalmayacak, milletin ezberlenmiş sözlerle hergün kafaları ütülenmemiş olacak. İnanın siz de kısılmış sesinizle canhıraş bir durumda kalmayacaksınız. Bu iyiliği vatandaştan esirgemeyin lütfen.