“Adalet mülkün temelidir” bu sözden hareketle, adaletin olmadığı bir ülke temelsiz bir binaya benzer denebilir. Böyle bir ülkede kişi hak ve özgürlüklerinden söz edilemeyeceği gibi hiç kimsenin yarınından emin olması da beklenemez. Yasalar adli makamlara olan güveni sarsacak söz ve eylemleri suç saymaktadır. Neylersiniz ki son yıllarda yaşanan hukuk skandalları ve hukukun bizzat siyasi iktidar ve hukukçular tarafından katledilmesi sonucu hukuka olan güven sarsılmış ve adalete duyulan saygı %20 lere kadar düşmüştür. Bunun sorumlusu vatandaş olamaz.
Görevini anayasa, yasalar ve vicdani kanaatlerine uygun olarak veren hukukçuları tenzih ederek söylemek isterim ki ben de hukukun üstünlüğüne ve adaletin tarafsızlığına güvenmeyenlerden birisi haline geldim. Nasıl mı? İste gerekçelerim:
1- Almanya'da patlak veren ve kokusu Türkiye'ye kadar ulaşan , Alman savcının yüzyılın soygunu olarak nitelendirdiği Deniz Feneri davası ne oldu? Almanya'daki suçlular cezalandırıldılar, galiba hala cezaevinde yatıyorlar. Alman savcı soygunun esası Türkiye'de demesine rağmen Türkiye'deki şüphelileri gözaltına alan savcı ve hakimler apar topar görevinden alındı, yerine getirilenler şüphelileri serbest bırakılırken soruşturma başlatan savcı ve hakimler soruşturmaya tabi tutuldular. Galiba yargılamaları hala devam ediyor.
2- Ergebekon, Balyoz, Casusluk vb. Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları, gazeteci, yazar ve ilim adamları, düzmece deliller ve gizli tanık rezaletiyle yıllarca cezaevinde esarete mahkum edildiler. Beş yıl ömürlerinden çalındıktan sonra “ pardon suçsuzmuşsunuz” denilerek serbest bırakıldılar.
3- Bu davalar görülürken “ Ben bu davaların savcısıyım” diyen ve kahraman savcı olarak nitelendirdikleri savcının altına trilyonluk zırhlı araçlar tahsis edenler , kumpasın arkasında duranlar daha sonra “aldatıldık “ mazeretine sığınarak sorumluluktan kaçma yolunu tuttular.
4- Aynı savcı 17 - 25 Aralık soruşturmalarını başlatınca derhal görevinden alınarak suçlu sandalyesine oturtuldular.
5- Bu soruşturmalarda görev alan polis, savcı ve hakimlerin tamamı hallaç pamuğu gibi savruldular, kimi evinden ,yurdundan, kimi mesleğinden edildiler. Cadı avı halen sürdürülmekte ve nerede duracağını kimse kestirememektedir.
6- “Bereber yürüdük biz bu yollarda, beraber ıslandık yağan yağmurda” şarkısı eşliğinde güzel güzel (!) devleti yürütenler iğnenin ucu kendilerine dokununca eski dostlarını birden bire paralelci ilan ederek yedi göbek sülalerine savaş açtılar.
7- Paralelci diye gözaltına aldıkları eski dostlarını tutuklayıp cezaevine tıktıktan sonra beş ay geçmesine rağmen hala bir iddianame hazırlayıp mahkeme huzuruna çıkaramadıkları gibi bir mahkemenin tutuksuz yargılanmaları konusunda verdiği tahliye kararı üzerine Türkiye'de tahliye edilen ilk kişiler bunlar gibiymiş gibi İstanbul Savcılığını, HSYK'yı, Bakanlar Kurulunu ve Cumhurbaşkanlığını ayağa kaldıran bir milli felaket haline getirdiler.
8- Tutuklama gerekçesi kaçma ve delilleri karartma şüphesine dayanır. Bu insanların çoğu kendi ayaklarıyla adalete teslim olmuşlardır. Kaçma ve delilleri karartma endişesi asla yoktur. Tutuksuz yargılanıp hüküm giyerlerse cezaevinde aslanlar gibi yatmaya hazır olduklarını davranışlarıyla ortaya koymaktadırlar. Ya pek çok şüpheli gibi suçsuz oldukları anlaşılırsa , tutuklulukta geçen günleri, ayları yargısız infaz anlamına gelmez mi?
9- Tahliye kararlarını veren mahkemeler yetkili mi yetkisiz mi? İbretle izliyorum. Koca koca hukukçuların yarısı tahliye kararına ateş püskürüyor , yarısı da doğru diyor? Böyle bir hukuk garabeti olur mu? Hukuk bu kadar lastikli mi, nereye çekersen oraya mı gidiyor?
10- HSYK tahliye kararı veren her hakim için bu kadar acele karar alıyormu ki hemen bu hakimleri açığa almak için toplanıyor.? Tahliye kararı veren diğer hakimleri de bu şekilde görevinden alacaklar mı? HSYK 2. Dairesi hakimler hakkında 2 oya karşı dört oyla karar alıyor. Orada da paralel hakimler mi var acaba?
Uzun lafın kısası sizin bu adaletinize vatandaşın güvenmesini bekleyemezsiniz, çünkü siz kendiniz bile adalete inanmıyor ve güvenmiyor sunuz.
Kimse kusura bakmasın ben de böyle bir adalete güvenmiyorum.
Anasayfa
Yazarlar
Şevket Bahçelioğlu
Yazı Detayı
Bu yazı 1006+ kez okundu.
NESİNE GÜVENEYİM
“Adalet mülkün temelidir” bu sözden hareketle, adaletin olmadığı bir ülke temelsiz bir binaya benzer denebilir. Böyle bir ülkede kişi hak ve özgürlüklerinden söz edilemeyeceği gibi hiç kimsenin yarınından emin olması da beklenemez. Yasalar adli makamlara olan güveni sarsacak söz ve eylemleri suç saymaktadır. Neylersiniz ki son yıllarda yaşanan hukuk skandalları ve hukukun bizzat siyasi iktidar ve hukukçular tarafından katledilmesi sonucu hukuka olan güven sarsılmış ve adalete duyulan saygı %20 lere kadar düşmüştür. Bunun sorumlusu vatandaş olamaz.Görevini anayasa, yasalar ve vicdani kanaatlerine uygun olarak veren hukukçuları tenzih ederek söylemek isterim ki ben de hukukun üstünlüğüne ve adaletin tarafsızlığına güvenmeyenlerden birisi haline geldim. Nasıl mı? İste gerekçelerim:1- Almanya'da patlak veren ve kokusu Türkiye'ye kadar ulaşan , Alman savcının yüzyılın soygunu olarak nitelendirdiği Deniz Feneri davası ne oldu? Almanya'daki suçlular cezalandırıldılar, galiba hala cezaevinde yatıyorlar. Alman savcı soygunun esası Türkiye'de demesine rağmen Türkiye'deki şüphelileri gözaltına alan savcı ve hakimler apar topar görevinden alındı, yerine getirilenler şüphelileri serbest bırakılırken soruşturma başlatan savcı ve hakimler soruşturmaya tabi tutuldular. Galiba yargılamaları hala devam ediyor.2- Ergebekon, Balyoz, Casusluk vb. Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları, gazeteci, yazar ve ilim adamları, düzmece deliller ve gizli tanık rezaletiyle yıllarca cezaevinde esarete mahkum edildiler. Beş yıl ömürlerinden çalındıktan sonra “ pardon suçsuzmuşsunuz” denilerek serbest bırakıldılar.3- Bu davalar görülürken “ Ben bu davaların savcısıyım” diyen ve kahraman savcı olarak nitelendirdikleri savcının altına trilyonluk zırhlı araçlar tahsis edenler , kumpasın arkasında duranlar daha sonra “aldatıldık “ mazeretine sığınarak sorumluluktan kaçma yolunu tuttular.4- Aynı savcı 17 - 25 Aralık soruşturmalarını başlatınca derhal görevinden alınarak suçlu sandalyesine oturtuldular.5- Bu soruşturmalarda görev alan polis, savcı ve hakimlerin tamamı hallaç pamuğu gibi savruldular, kimi evinden ,yurdundan, kimi mesleğinden edildiler. Cadı avı halen sürdürülmekte ve nerede duracağını kimse kestirememektedir.6- “Bereber yürüdük biz bu yollarda, beraber ıslandık yağan yağmurda” şarkısı eşliğinde güzel güzel (!) devleti yürütenler iğnenin ucu kendilerine dokununca eski dostlarını birden bire paralelci ilan ederek yedi göbek sülalerine savaş açtılar.7- Paralelci diye gözaltına aldıkları eski dostlarını tutuklayıp cezaevine tıktıktan sonra beş ay geçmesine rağmen hala bir iddianame hazırlayıp mahkeme huzuruna çıkaramadıkları gibi bir mahkemenin tutuksuz yargılanmaları konusunda verdiği tahliye kararı üzerine Türkiye'de tahliye edilen ilk kişiler bunlar gibiymiş gibi İstanbul Savcılığını, HSYK'yı, Bakanlar Kurulunu ve Cumhurbaşkanlığını ayağa kaldıran bir milli felaket haline getirdiler.8- Tutuklama gerekçesi kaçma ve delilleri karartma şüphesine dayanır. Bu insanların çoğu kendi ayaklarıyla adalete teslim olmuşlardır. Kaçma ve delilleri karartma endişesi asla yoktur. Tutuksuz yargılanıp hüküm giyerlerse cezaevinde aslanlar gibi yatmaya hazır olduklarını davranışlarıyla ortaya koymaktadırlar. Ya pek çok şüpheli gibi suçsuz oldukları anlaşılırsa , tutuklulukta geçen günleri, ayları yargısız infaz anlamına gelmez mi?9- Tahliye kararlarını veren mahkemeler yetkili mi yetkisiz mi? İbretle izliyorum. Koca koca hukukçuların yarısı tahliye kararına ateş püskürüyor , yarısı da doğru diyor? Böyle bir hukuk garabeti olur mu? Hukuk bu kadar lastikli mi, nereye çekersen oraya mı gidiyor?10- HSYK tahliye kararı veren her hakim için bu kadar acele karar alıyormu ki hemen bu hakimleri açığa almak için toplanıyor.? Tahliye kararı veren diğer hakimleri de bu şekilde görevinden alacaklar mı? HSYK 2. Dairesi hakimler hakkında 2 oya karşı dört oyla karar alıyor. Orada da paralel hakimler mi var acaba? Uzun lafın kısası sizin bu adaletinize vatandaşın güvenmesini bekleyemezsiniz, çünkü siz kendiniz bile adalete inanmıyor ve güvenmiyor sunuz. Kimse kusura bakmasın ben de böyle bir adalete güvenmiyorum.
Ekleme
Tarihi: 29 Nisan 2015 - Çarşamba
NESİNE GÜVENEYİM
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.