bağcılar escort

deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler meritking giriş kingroyal giriş deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler

Şevket Bahçelioğlu
Köşe Yazarı
Şevket Bahçelioğlu
 

HER AÇIDAN ÇANAKKALE

Birinci Dünya Savaşının en çetin muharebeleri Çanakkale cephesinde yaşanmıştır. ” Şu Bağaz harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi? En kesif orduların yükleniyor dördü beşi, kimi Hindu, kimi yamyam kimi bilmem ne bela.” Diye seslenen Mehmet Akif Çanakkale muharebeleri konusunu en güzel anlatan ve özetleyen kişidir.Çanakkale'ye saldıran Müttefik Ordular Başkomutanı İngiliz Generali İan Hamilton “ Çok cesur harbeden, iyi sevk ve idare edilen asil Türk ordusunun karşısında bulunuyoruz.” Diyor. Bir başka İngiliz Generali Oglander de anılarında Türk askerini tarif ederken diyor ki: “ Türk askerinin savaş ve muharebe için haiz olduğu niteliklerini bilmemesi İngilizler için felaket olmuştur. ” Yine bir İngiliz Generali Maude demiştir ki: “ Başka milletlerin askerlerinin, artık muharebeyi kaybettik, yenildik diye silahını bırakıp savaştan vazgeçtiği hallerde, Türk askeri için muharebe yeniden başlamıştır.”Çanakkale'de yaşanan kahramanlıklar karşısında düşman komutanlarının bu ve benzeri övgüleri yağdırması yanında burada zaferin hiç de kolay kazanılmadığı bir gerçektir. Hiç şüphe yok ki milletimize çok ağıra mal olan bu zafer, Türk askerinin vatan sevgisi, kahramanlığı, vatan ve namus uğruna dereler gibi akıttığı kanlar pahasına kazanılmıştır. 250 bin civarında askerimizin kaybıyla sonuçlanan bu zaferin şan ve şerefine Türk milletine mensup her aile verdiği kayıplarla pay sahibi olmuş, ancak yüreğinde açılan aziz ve onulmaz yara , alınan sonuç ne kadar azametli olursa olsun kanamaya devam etmiştir.Bugün 18 Mart, Çanakkale destanının bir parçası olan deniz zaferimizin 100. Yılını yaşıyoruz. Yenilmez armada diye adlandırılan müttefik donanması Çanakkale Boğazını geçerek İstanbul'u işgal etmek ve müttefikleri Rusya'ya yardım ulaştırmak için Çanakkale Boğazına saldırdı. Her türlü imkansızlıklara rağmen Türk askeri bu saldırıyı bertaraf etmeyi başardı. Müttefik donanması büyük kayıplar vererek gerisin geriye çekilmek zorunda kaldı. Müttefikler hedeflerine ulaşmak için daha sonra Gelibolu yarımadasını ele geçirerek boğaz yolunu açmayı denediler. Burada da tarihin kaydettiği en büyük savunma muharebeleri cereyan etti. 25 Nisan 1915 günü başlayıp Aralık 1915 tarihine kadar devam eden ve en şiddetli çarpışmaların yaşandığı Seddülbahir, Kirte, Alçıtepe, Kabatepe, Anafartalar, Conkbayırı muharebelerin de de başarılı olamayan müttefik orduları “Çanakkale geçilemez” diyerek gerisin geri çekilmek zorunda kalmışlardır. Çanakkale muharebeleri çelikle imanın boğuşmasıdır. Varlıkla, yoksulluğun çarpışması, hakkın haksızlığa isyanıdır. Çanakkale zaferimiz dünya tarihinde bir dönüm noktası olmuş, tarihin akışını değiştirmiştir. Millet olma bilincinin tohumları atılarak Türk Kurtuluş Savaşının kazanılmasına zemin hazırlayan bir prestij ve azmin mücadelesidir. Çanakkale toprağın vatanlaştırma azmi ve kararlığıdır.Bu zaferle çökmüş bir imparatorluk , Balkan bozgununa uğramış bir ordu ve hasta adam denilen bir millet yeniden ayağa kalkmıştır. “ Ben size taarruz değil, ölmeyi emrediyorum, biz ölünceye kadar geçen zaman da yerimize başka kuvvetler gelebilir” diye askerine emir verebilen, savaş sonrasında, çok uzak diyarlardan gelip topraklarımızda hayatını kaybeden Anzak askerlerinin ailelerine “ Evlatlarınız için endişe etmeyiniz, onlar da artık bizim evladımız olmuştur. “diyebilen büyük bir askeri deha ve kalbi insan sevgisiyle çarpan, ender yetişen bir kumandanın,Mustafa Kemal'in yıldızının parladığı bir zafer olmuştur. Böyle bir komutanın sevk ve idaresiyle bir muharebenin kaderini nasıl etkileyebildiğini göstermesi de dünya harp tarihinin parlak bir sayfasını teşkil etmiştir.Bu zafer sonrasında I. Dünya Savaşından yenik olarak çıkmamıza rağmen Türkün vatanını işgale yeltenen Müttefik devletlerine karşı başlatılan Kurtuluş Savaşımızın kazanılmasında bir moral kaynağı olmuş, Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunun temelini teşkil etmiştir.Çanakkale zaferimiz daha nice övgüye layık olaylar ve kahramanlıklarla doludur. Bu şerefli maziyi ve kahramanları ne kadar övsek azdır, en iyisi Akif'in mısralarıyla seslenelim:……..Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?“Gömelim gel seni tarihe” desem sığmazsın.……..Hercümerc ettiğin edvara da yetmez o kitab…Seni ancak ebediyetler eder istiab.….. Tüllenen mağribi , akşamları sarsam yarana…Yine bir şey yapabildim diyemem hatırana. Bize bu şanlı tarih sayfalarını armağan eden şehitlerimize binlerce şükranlarımızı sunuyor, nurlar içinde yatmalarını diliyorum. Bu vatan ve Türk milleti sizlere ve tüm şehitlerimize ebediyen minnettar kalacaktır.
Ekleme Tarihi: 18 Mart 2015 - Çarşamba

HER AÇIDAN ÇANAKKALE

Birinci Dünya Savaşının en çetin muharebeleri Çanakkale cephesinde yaşanmıştır. ” Şu Bağaz harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi? En kesif orduların yükleniyor dördü beşi, kimi Hindu, kimi yamyam kimi bilmem ne bela.” Diye seslenen Mehmet Akif Çanakkale muharebeleri konusunu en güzel anlatan ve özetleyen kişidir.
Çanakkale'ye saldıran Müttefik Ordular Başkomutanı İngiliz Generali İan Hamilton “ Çok cesur harbeden, iyi sevk ve idare edilen asil Türk ordusunun karşısında bulunuyoruz.” Diyor. Bir başka İngiliz Generali Oglander de anılarında Türk askerini tarif ederken diyor ki: “ Türk askerinin savaş ve muharebe için haiz olduğu niteliklerini bilmemesi İngilizler için felaket olmuştur. ”
Yine bir İngiliz Generali Maude demiştir ki: “ Başka milletlerin askerlerinin, artık muharebeyi kaybettik, yenildik diye silahını bırakıp savaştan vazgeçtiği hallerde, Türk askeri için muharebe yeniden başlamıştır.”
Çanakkale'de yaşanan kahramanlıklar karşısında düşman komutanlarının bu ve benzeri övgüleri yağdırması yanında burada zaferin hiç de kolay kazanılmadığı bir gerçektir. Hiç şüphe yok ki milletimize çok ağıra mal olan bu zafer, Türk askerinin vatan sevgisi, kahramanlığı, vatan ve namus uğruna dereler gibi akıttığı kanlar pahasına kazanılmıştır.
250 bin civarında askerimizin kaybıyla sonuçlanan bu zaferin şan ve şerefine Türk milletine mensup her aile verdiği kayıplarla pay sahibi olmuş, ancak yüreğinde açılan aziz ve onulmaz yara , alınan sonuç ne kadar azametli olursa olsun kanamaya devam etmiştir.
Bugün 18 Mart, Çanakkale destanının bir parçası olan deniz zaferimizin 100. Yılını yaşıyoruz. Yenilmez armada diye adlandırılan müttefik donanması Çanakkale Boğazını geçerek İstanbul'u işgal etmek ve müttefikleri Rusya'ya yardım ulaştırmak için Çanakkale Boğazına saldırdı. Her türlü imkansızlıklara rağmen Türk askeri bu saldırıyı bertaraf etmeyi başardı. Müttefik donanması büyük kayıplar vererek gerisin geriye çekilmek zorunda kaldı. Müttefikler hedeflerine ulaşmak için daha sonra Gelibolu yarımadasını ele geçirerek boğaz yolunu açmayı denediler. Burada da tarihin kaydettiği en büyük savunma muharebeleri cereyan etti. 25 Nisan 1915 günü başlayıp Aralık 1915 tarihine kadar devam eden ve en şiddetli çarpışmaların yaşandığı Seddülbahir, Kirte, Alçıtepe, Kabatepe, Anafartalar, Conkbayırı muharebelerin de de başarılı olamayan müttefik orduları “Çanakkale geçilemez” diyerek gerisin geri çekilmek zorunda kalmışlardır.
Çanakkale muharebeleri çelikle imanın boğuşmasıdır. Varlıkla, yoksulluğun çarpışması, hakkın haksızlığa isyanıdır. Çanakkale zaferimiz dünya tarihinde bir dönüm noktası olmuş, tarihin akışını değiştirmiştir. Millet olma bilincinin tohumları atılarak Türk Kurtuluş Savaşının kazanılmasına zemin hazırlayan bir prestij ve azmin mücadelesidir. Çanakkale toprağın vatanlaştırma azmi ve kararlığıdır.
Bu zaferle çökmüş bir imparatorluk , Balkan bozgununa uğramış bir ordu ve hasta adam denilen bir millet yeniden ayağa kalkmıştır.
“ Ben size taarruz değil, ölmeyi emrediyorum, biz ölünceye kadar geçen zaman da yerimize başka kuvvetler gelebilir” diye askerine emir verebilen, savaş sonrasında, çok uzak diyarlardan gelip topraklarımızda hayatını kaybeden Anzak askerlerinin ailelerine “ Evlatlarınız için endişe etmeyiniz, onlar da artık bizim evladımız olmuştur. “diyebilen büyük bir askeri deha ve kalbi insan sevgisiyle çarpan, ender yetişen bir kumandanın,Mustafa Kemal'in yıldızının parladığı bir zafer olmuştur. Böyle bir komutanın sevk ve idaresiyle bir muharebenin kaderini nasıl etkileyebildiğini göstermesi de dünya harp tarihinin parlak bir sayfasını teşkil etmiştir.
Bu zafer sonrasında I. Dünya Savaşından yenik olarak çıkmamıza rağmen Türkün vatanını işgale yeltenen Müttefik devletlerine karşı başlatılan Kurtuluş Savaşımızın kazanılmasında bir moral kaynağı olmuş, Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunun temelini teşkil etmiştir.
Çanakkale zaferimiz daha nice övgüye layık olaylar ve kahramanlıklarla doludur. Bu şerefli maziyi ve kahramanları ne kadar övsek azdır, en iyisi Akif'in mısralarıyla seslenelim:
……..Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
“Gömelim gel seni tarihe” desem sığmazsın.
……..Hercümerc ettiğin edvara da yetmez o kitab…
Seni ancak ebediyetler eder istiab.
….. Tüllenen mağribi , akşamları sarsam yarana…
Yine bir şey yapabildim diyemem hatırana.
Bize bu şanlı tarih sayfalarını armağan eden şehitlerimize binlerce şükranlarımızı sunuyor, nurlar içinde yatmalarını diliyorum. Bu vatan ve Türk milleti sizlere ve tüm şehitlerimize ebediyen minnettar kalacaktır.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve buyuktire.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.