bağcılar escort

deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler meritking giriş kingroyal giriş deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler

Şevket Bahçelioğlu
Köşe Yazarı
Şevket Bahçelioğlu
 

TARİH YOZLAŞTIRILIRSA TOPLUM DA TOZLAŞIR

Milletlerin tarihinde yaşanmış önemli olayları hatırlamak, genç nesillere hatırlatmak ve bu olaylar hakkında bilgi sahibi yapmak üzere bayram, şenlik gibi övünç günleri düzenlenir. Bu günler milletleri hem kıvanca gark eder, hem de gelecek için daha dikkatli davranmaya sevk eder. Bu günler toplumların gurur günleridir. Hem coşku içinde eğlenmelerine, eğlenirken ders çıkarmalarına vesile olur.Dini bayramlar olduğu gibi her milletin milli bayramları da vardır. Dini bayramlarımız konusunda hepimizin hassasiyetleri olduğu bir gerçek. Müslüman bir ülkenin fertleri olarak Ramazan ve Kurban Bayramlarına gereken önemi vermeye çalışıyoruz çok şükür. Aynı hassasiyeti milli bayramlarımızda gösteriyor muyuz? Kendi kendimize bir sorgulamak mecburiyetindeyiz. Özellikle son on yılda, sistematik bir şekilde, milli övünç günlerimiz için düzenlenen bayram ve şenliklerin sönükleştirme ve etkisizleştirme çabaları sonucunda eskisi gibi bu günlerde eski bayramlardaki coşkuyu göremez olduk. Bunda kimin parmağı var herkes görüyor, peki kimin menfaati var onu da herkes biliyor. Hasta adam görünümündeki ve nihayet nekahet dönemine girmiş olan Osmanlının külleri üzerinde yepyeni bir devletin, Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşundaki önemli nirengi noktaları sayılabilecek günlerin milli bayram olarak kutlanması bazılarını alabildiğince rahatsız etmekte imiş ki bu milli günlerin anlamsızlaştırılması için yoğun bir politika uygulandı son on yılda ülkemizde.Varılan nokta neresi mi? Hatırlayalım: Atatürk'ün kurduğu TBMM sinde oturup, kaykılan beyler, dünyada çocuklarına bayram hediye eden bir milletin bireyleri olduğunu unutup, 23 Nisan Egemenlik ve Çocuk Bayramını, çocuklarımıza bayram olarak kutlamaktan mahrum bıraktılar.Kurtuluş Savaşımızın başlangıcı sayılan 19 Mayıs'ı gençlerimizin “Gençlik Spor ve Atatürk'ü Anma Bayramı “ olarak kutlamalarını çok gördüler.30 Ağustos Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi ve Zaferimizi ise Yunanlılarla mahalle kavgası yapılmış gibi göstererek önemsizleştirdiler ve zaferin yaşandığı Dumlupınar da bile Zafer Bayramımızı kutlamaktan neredeyse vazgeçtiler.Kapkara ve felaketlerle geçen monarşik yönetimden çağdaş demokratik bir yönetim şekli olan Cumhuriyetin ilanı vesilesiyle kutladığımız “Cumhuriyet Bayramını” bile yasak savma kabilinden kutlar hale getirdiler. 10 Kasım Atatürk'ün vefat tarihini anmasak da olur seviyesine indirdiler.Bunlar yetmedi, özellikle Batı Anadolu'daki kasaba ve şehirlerimizin üç yılı aşkın zifiri karanlık ve zulüm dolu günlerin ardından esaretten kurtulup hürriyete kavuştuğu kurtuluş günlerinde düzenledikleri kurtuluş şenliklerini ise kutlamasanız da olur demeye getirdiler.SONUÇ : Beş gün önce 800.000 Km2 lik cennet bir yurdu bize vatan toprağı haline getiren Büyük Zafer Türkiye'de kutlanmış gibi yapıldı. O da sadece birkaç büyük şehirde , çıkın sokağa 30 Ağustos size neyi hatırlatıyor diye sorun bakalım kaç kişi doğru cevabı verecek? Bugün 4 Eylül hem Tire için, hem de TC. nin kuruluşunda önemli bir gün. Kurtuluş savaşımızın önemli bir dönüm noktası olan Sivas Kongresi 4 Eylül 1919 tarihinde toplandı. Tire Yunan işgaline uğradığı 30 Mayıs 1919 gününden 30 Ağustos 1922 Büyük zaferin ardından 4 Eylül 1922 tarihinde Yunan mezaliminden kurtuldu. Sorun bakalım bu 3 yıl 3 ay 4 günlük zifiri karanlık günlerde Tire ve Tireliler ne ızdıraplar yaşadı, ne zulumler gördü? Kaç Tire'li bu zor sorunun altından kalkabilecek(!) Bu gün kurtuluş şenliklerini izlemek üzere Cumhuriyet Meydanına gittim. Bir zamanlar tıklım tıklım dolan neşe, heyecan ve gurur dolu insanların başının göklere kadar yükseldiği alanda küçük bir gurup hükümet binası önünde şenlik heyecanını yaşamaya çalışıyordu. Gel de “ Nerede o eski bayramlar” diye hayıflanma! Üzülmemek, kahrolmamak mümkün değil. Bizim kurtuluşumuz bu kadar da mı önemsizleşti. Kurtuluş savaşımız kazanılmamış olsaydı. Bugün bu topraklar Yunanistan'dı. Ben yeşil pasaportumla Yunanistan'a vizesiz girebilirdim ama bugün Tire'de yaşayan on binlerce kişi değil bu topraklarda yaşamak , vizesiz ziyaret edebilme imkanına bile sahip olamayacaklardı. Durun ey vatandaşlar bir dakika düşünün; 30 Ağustos Büyük Zaferi kazanmasaydık, 4 Eylül' ü kurtuluş günü olarak kutlayamayacaktık. Şimdi anlayabildik mi bu tarihlerin anlamını.Biz, bize bu vatanı armağan eden şehitlerimizin kıymetini bilemez ve takdir edemezsek , inanın önce bize sonra da vatanımıza yazık olur. İşgalin, esaretin, zumlun tekrar yaşanmasını istemiyorsak uyanık olmak zorundayız. Son dakika : Yazımı bitirip Aydın'a gitmek üzere iken bir dost ağabeyim teflon etti. Kurtuluş şenliğinin çok sönük geçtiğini belirterek “Nerede o eski bayramlar? Diye soruyordu. “Eskiden saat 11 sıralarında sirenler çalınır, top atışları yapılırdı. “ diye ekliyor ve Belediye'nin bu konuda gerekli çalışmayı yapmadığını işaret ediyordu. Ben de ağabey şu an bu konuda bir yazı yazıyorum bitirince Aydın'a gideceğim, akşama da Tire'mizin iftihar kaynağı “Muammer Ketençioğlu'nun konserine yetişmek istediğimi dile getirerek, yarın ki yazımı mutlaka okumanı istiyorum “ diyerek daha geniş bir zamanda görüşme dileğiyle vedalaştım. Ben törenlerin yozlaştırılmasından şikayetçiyim, Belediye Başkanı aynı şeyden şikayetçi, iktidar yanlısı bir vatandaşımız da törenlerin sönük geçmesinden şikayetçi. Peki bizi bu duruma kim düşürdü? Yukarı da belirttiğim gibi hepinizi bir dakikalık düşünmeye davet ediyor, eskiden olduğu gibi görkemli milli bayramlarda buluşmak ümit ve dileğiyle sizleri Allaha emanet ediyorum.
Ekleme Tarihi: 05 Eylül 2014 - Cuma

TARİH YOZLAŞTIRILIRSA TOPLUM DA TOZLAŞIR

Milletlerin tarihinde yaşanmış önemli olayları hatırlamak, genç nesillere hatırlatmak ve bu olaylar hakkında bilgi sahibi yapmak üzere bayram, şenlik gibi övünç günleri düzenlenir. Bu günler milletleri hem kıvanca gark eder, hem de gelecek için daha dikkatli davranmaya sevk eder. Bu günler toplumların gurur günleridir. Hem coşku içinde eğlenmelerine, eğlenirken ders çıkarmalarına vesile olur.
Dini bayramlar olduğu gibi her milletin milli bayramları da vardır. Dini bayramlarımız konusunda hepimizin hassasiyetleri olduğu bir gerçek. Müslüman bir ülkenin fertleri olarak Ramazan ve Kurban Bayramlarına gereken önemi vermeye çalışıyoruz çok şükür. Aynı hassasiyeti milli bayramlarımızda gösteriyor muyuz? Kendi kendimize bir sorgulamak mecburiyetindeyiz.
Özellikle son on yılda, sistematik bir şekilde, milli övünç günlerimiz için düzenlenen bayram ve şenliklerin sönükleştirme ve etkisizleştirme çabaları sonucunda eskisi gibi bu günlerde eski bayramlardaki coşkuyu göremez olduk. Bunda kimin parmağı var herkes görüyor, peki kimin menfaati var onu da herkes biliyor. Hasta adam görünümündeki ve nihayet nekahet dönemine girmiş olan Osmanlının külleri üzerinde yepyeni bir devletin, Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşundaki önemli nirengi noktaları sayılabilecek günlerin milli bayram olarak kutlanması bazılarını alabildiğince rahatsız etmekte imiş ki bu milli günlerin anlamsızlaştırılması için yoğun bir politika uygulandı son on yılda ülkemizde.
Varılan nokta neresi mi? Hatırlayalım: Atatürk'ün kurduğu TBMM sinde oturup, kaykılan beyler, dünyada çocuklarına bayram hediye eden bir milletin bireyleri olduğunu unutup, 23 Nisan Egemenlik ve Çocuk Bayramını, çocuklarımıza bayram olarak kutlamaktan mahrum bıraktılar.
Kurtuluş Savaşımızın başlangıcı sayılan 19 Mayıs'ı gençlerimizin “Gençlik Spor ve Atatürk'ü Anma Bayramı “ olarak kutlamalarını çok gördüler.
30 Ağustos Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi ve Zaferimizi ise Yunanlılarla mahalle kavgası yapılmış gibi göstererek önemsizleştirdiler ve zaferin yaşandığı Dumlupınar da bile Zafer Bayramımızı kutlamaktan neredeyse vazgeçtiler.
Kapkara ve felaketlerle geçen monarşik yönetimden çağdaş demokratik bir yönetim şekli olan Cumhuriyetin ilanı vesilesiyle kutladığımız “Cumhuriyet Bayramını” bile yasak savma kabilinden kutlar hale getirdiler.
10 Kasım Atatürk'ün vefat tarihini anmasak da olur seviyesine indirdiler.
Bunlar yetmedi, özellikle Batı Anadolu'daki kasaba ve şehirlerimizin üç yılı aşkın zifiri karanlık ve zulüm dolu günlerin ardından esaretten kurtulup hürriyete kavuştuğu kurtuluş günlerinde düzenledikleri kurtuluş şenliklerini ise kutlamasanız da olur demeye getirdiler.
SONUÇ : Beş gün önce 800.000 Km2 lik cennet bir yurdu bize vatan toprağı haline getiren Büyük Zafer Türkiye'de kutlanmış gibi yapıldı. O da sadece birkaç büyük şehirde , çıkın sokağa 30 Ağustos size neyi hatırlatıyor diye sorun bakalım kaç kişi doğru cevabı verecek?
Bugün 4 Eylül hem Tire için, hem de TC. nin kuruluşunda önemli bir gün. Kurtuluş savaşımızın önemli bir dönüm noktası olan Sivas Kongresi 4 Eylül 1919 tarihinde toplandı. Tire Yunan işgaline uğradığı 30 Mayıs 1919 gününden 30 Ağustos 1922 Büyük zaferin ardından 4 Eylül 1922 tarihinde Yunan mezaliminden kurtuldu. Sorun bakalım bu 3 yıl 3 ay 4 günlük zifiri karanlık günlerde Tire ve Tireliler ne ızdıraplar yaşadı, ne zulumler gördü? Kaç Tire'li bu zor sorunun altından kalkabilecek(!) Bu gün kurtuluş şenliklerini izlemek üzere Cumhuriyet Meydanına gittim. Bir zamanlar tıklım tıklım dolan neşe, heyecan ve gurur dolu insanların başının göklere kadar yükseldiği alanda küçük bir gurup hükümet binası önünde şenlik heyecanını yaşamaya çalışıyordu. Gel de “ Nerede o eski bayramlar” diye hayıflanma! Üzülmemek, kahrolmamak mümkün değil. Bizim kurtuluşumuz bu kadar da mı önemsizleşti. Kurtuluş savaşımız kazanılmamış olsaydı. Bugün bu topraklar Yunanistan'dı. Ben yeşil pasaportumla Yunanistan'a vizesiz girebilirdim ama bugün Tire'de yaşayan on binlerce kişi değil bu topraklarda yaşamak , vizesiz ziyaret edebilme imkanına bile sahip olamayacaklardı. Durun ey vatandaşlar bir dakika düşünün; 30 Ağustos Büyük Zaferi kazanmasaydık, 4 Eylül' ü kurtuluş günü olarak kutlayamayacaktık. Şimdi anlayabildik mi bu tarihlerin anlamını.
Biz, bize bu vatanı armağan eden şehitlerimizin kıymetini bilemez ve takdir edemezsek , inanın önce bize sonra da vatanımıza yazık olur. İşgalin, esaretin, zumlun tekrar yaşanmasını istemiyorsak uyanık olmak zorundayız.
Son dakika : Yazımı bitirip Aydın'a gitmek üzere iken bir dost ağabeyim teflon etti. Kurtuluş şenliğinin çok sönük geçtiğini belirterek “Nerede o eski bayramlar? Diye soruyordu. “Eskiden saat 11 sıralarında sirenler çalınır, top atışları yapılırdı. “ diye ekliyor ve Belediye'nin bu konuda gerekli çalışmayı yapmadığını işaret ediyordu. Ben de ağabey şu an bu konuda bir yazı yazıyorum bitirince Aydın'a gideceğim, akşama da Tire'mizin iftihar kaynağı “Muammer Ketençioğlu'nun konserine yetişmek istediğimi dile getirerek, yarın ki yazımı mutlaka okumanı istiyorum “ diyerek daha geniş bir zamanda görüşme dileğiyle vedalaştım.
Ben törenlerin yozlaştırılmasından şikayetçiyim, Belediye Başkanı aynı şeyden şikayetçi, iktidar yanlısı bir vatandaşımız da törenlerin sönük geçmesinden şikayetçi.
Peki bizi bu duruma kim düşürdü? Yukarı da belirttiğim gibi hepinizi bir dakikalık düşünmeye davet ediyor, eskiden olduğu gibi görkemli milli bayramlarda buluşmak ümit ve dileğiyle sizleri Allaha emanet ediyorum.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve buyuktire.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.