Şu bizi yaz sıcağında serinleten,bardağa boşaltırken foş!..Diye çıkardığı sesi ile yüreğimize ferahlık veren,çocukluğumuzun en nadide meşrubatı gazozu Ege halkı,1932 de tanıdı.
Fransızca ''gazeux''sözcüğünden alınma,içinde karbon gazı bulunan kapalı şişelerde satılan bir şerbet olan gazoz 1932 yılına kadar Yunan adalarından getirilir ve meraklılara satılırmış.
Rumeli muhacirlerinden,eski Altay kalecisi rahmetli Cudi YALÇINER ve dekoratör Ruhi YALÇINER'in babaları Ahmet Rıfat Efendi, bu gazoz işini tetkik edip öğrenmiş ve Tire'de imal edip satışa sunmuştur.
Egeli'lerin gazozla tanışması Tire'den başlamış, İzmir'e de kasalar içinde gönderilerek bu içeceğin tanınmasına vesile olmuştur.
O zamanlar gazozun gazı kaçmasın diye şimdiki gibi teneke kapak değil, şişenin ağzına yakın bilyeli şişeler vardı. Şişenin içerisinde gazozun çıkardığı karbon gazı kabarcıklarının yarattığı basınç cam bilyeyi lastikli olan şişenin ağız kısmına iter ve şişenin ağzını kapayarak gazın kaçmasına mani olurdu.
Eh!.. Gazozu gazız yapan da bu karbon gazıdır.Zamanla gazoz imalathaneleri çoğalmış,gazozcu esnafı meydana gelmiştir. Şimdi bu işi dev holdinglerin gazoz fabrikaları yapmaktadır.Eskiden sokaklarda dolaşan gazoz satıcıların tiz sesle:
-Gazozzzz!
Sesleri eski bir anı olarak kulakta çınlıyor.
Şeref Üsküp'ten alıntıdır.