Geçenlerde bir TV’nin sabah programına bir şehit annesi konuk olmuştu. Sabah haberlerini bence en iyi sunan, her türlü takdiri hak eden bir genç sunucu ( Hadi adını da zikredeyim; çünkü hak ediyor, İsmail Küçükkaya ) nın konuğu komşu ilçe Ödemiş’ten, eli öpülesi bir şehit annesi idi. Bu gönlü yaralı, gözü yaşlı şehit anası yalvar yakar bir ricada bulunuyordu. 1992 yılında hain teröre kurban giden oğlunun adının oturduğu sokağa verilmesini yana yakıla diliyordu. Dehşete düşmüştüm, şehitlerimize bulvar, cadde, köprü vs. isminin verilerek aziz hatıralarını yaşatmaya çalışan, bu konuda bir kusur işlemeyen bu devlet, bu millet nasıl olur da bir şehidimize bir sokağın isminin verilmesinde ihmal edebilirdi. Bu işte bir yanlışlık olmalı, bir ihmal bir hata olmalı diye düşündüm. Bu konularda çok duygusal olduğumu belirterek söylemek isterim ki , eşimle birlikte oturduk bir güzel ağladık.
Ağlamakla kalmayıp, Ödemiş Belediye Başkanı Mahmut Badem’i aradım. Özel Kalemdeki görevli bayan Başkanın makamında olmadığını, gelince aradığımı ileteceğini bildirdi. Yarım saat ya geçti ya geçmedi aynı bayan Mahmut Badem’in görüşmek istediğini belirtti. Sayın Mahmut Badem arama sebebimi tahmin etmiş olmalı ki karşılıklı hal hatır sorduktan sonra hemen konuya girdi. Şehidimizin adının Ödemiş’te önemli bir caddeye verildiğini ancak şehit annesinin kendi oturduğu sokağa isminin verilmesini istediğini belirttikten sonra bu konuda yetkinin Büyük Şehir Belediyesine ait olduğunu, şehit annesinin duygusal durumunu da dikkate alarak teklifte bulunduklarını ancak teklifin kabul edilmediğini dile getirdikten sonra bu konuda yeni bir girişimde bulunacaklarını belirtti.
Sayın Mahmut Badem’e bu konuda gösterdiği hassasiyetten ve telefonuma kayıtsız kalmayıp, dönüp bizleri bilgilendirme zerafetinden dolayı Gazetem adına teşekkür ederek görüşmemizi sonlandırdık.
Benim bildiğim, devlet adamlığında, bir konuda bir bilgi istendiğinde olumlu veya olumsuz geri dönüş vardır. Bunun en son örneğini Ödemiş Belediye Başkanı Mahmut Badem’den görmüş oldum. Sayın Mahmut Badem’e bu nazik tavrından dolayı Gazetem ve okurlarımız adına bir kez daha teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.
Bu vesileyle okurlarımızla bir başka bilgiyi paylaşmak istiyorum. Büyük Şehirin büyük katkılarıyla yapılan ve İzmir’in en nadide spor tesislerinden biri olacak spor tesisinin adının günün moda salgınına ayak uydurarak ARENA adıyla anılmasına binlerce Tireli gibi ben de şiddetle karşıyım. Bu konuda “Atatürk arenaya feda mi edilecek” başlıklı köşe yazısıyla başladığım eleştirilerden sonra konu ile ilgili birçok köşe yazısı kaleme aldım. Tire Belediye Meclis Başkanlığına yapılmakta olan stada “Atatürk”isminin verilmesine dair bir öneri yazısı yazdım. Büyük Şehir Belediye Başkanı Sayın Aziz Kocaoğlu’na açık – kapalı mektuplar gönderdim.
Sonuç; bu kadar masum ve haklı bir dileğe, ne Tayfur Çiçek’ten ne de Aziz Kocaoğlu dahil bu muhteremlerden çıt çıkmadı. Bunların Atatürk’ün kurduğu bir partinin belediye başkanı olup olmadıkları konusunda ciddi şüphelere kapıldığım zamanlar oldu.
Bu dilek sadece Şevket Bahçelioğlu ve Büyük Tire Gazetesinin dileği ve dayatması değildir. Bu stada ” Atatürk “isminin verilmesini tercih eden ve arzulayan onbinlerce Tireli kardeşlerimize tercüman olmaya çalışıyorum.
Bu işin sonuna kadar takipçisi olacağım. Nereye kadar ulaşılması gerekiyorsa oraya kadar gideceğim. Atatürk ismini layık görmeyenlere bir yol daha önereyim; vatandaşın önüne koyun sandıkları halk neyi istiyorsa o olsun.
Vatandaş da sizin gibi Arena derse herkesin önünde söz veriyorum; bu kalemi kırıp atacağım.