Birinci Dünya Savaşı, insanlığın o ana kadar gördüğü en dehşetli boğazlaşmasıydı. Savaş, yerkürenin büyük bir kısmını kana, cesede, baruta, hastalık ve yokluklara boğmuştu. Dünya alev alev yanıyor ve biz de bu yangından nasibimizi fazlasıyla alıyorduk.
Kafkas’lardan Makedonya’ya, Galiçya’dan Yemen’e, Filistin’den Çanakkale’ye, İran’dan Libya’ya, Romanya’dan Irak’a kadar irili ufaklı cephelerde savaşan ordumuz, elindeki kıt imkânlara rağmen kendinden beklenenden çok daha fazlasını ortaya koyarak bütün dünyayı şaşırtıyordu. Daha bir kaç sene evvel yaşadığımız Balkan bozgunu sonrasında hiç kimse Türklerden bu denli bir direnç beklemiyordu.
Bütün imkânlarımızı seferber etmemize rağmen, kazandığımız onca zaferlerimize rağmen sonuçta mağlûp ayrıldığımız bu savaşın bedeli oldukça ağır olmuştu. Yüz binlerce şehit, yaralı ve esirin yanı sıra cephe gerisinde sivil halkın çektiği yokluk ve acılar, cephede çekilenlerden hiç de hafif değildi. Savaş sonunda kaybettiğimiz topraklar da cabası...
Bütün bu çekilen acılara, dökülen kanlara, rağmen 1. Dünya Savaşından yenik çıkmamıza rağmen 18 Mart 1915 Çanakkale Deniz ve Kara muharebelerinde kazanılan zaferle Türk Milletinin yiğitlik ve kahramanlıklarla bezenmiş muhteşem tarihinde, seçkin bir yeri vardır. 18 Mart 1915 günü, Türkler gerçekten bir ölüm - kalım savaşı yapmışlardır. Bu savaş 1. Cihan harbinin parlayan bir yıldızıdır. Türk' ün ve Mustafa Kemal'in gücünü, büyük devletlere karşı, insanın göğsünü kabartacak bir mücadeledir. Buna karşılık, saldıran devletler için tam bir yenilgidir.
Çanakkale muharebeleri karada, denizde ve hava harekatlarında çelikle imanın boğuştuğu ve iman dolu göğüslerin kazandığı zaferler bütünüdür. Deniz ile kara muharebeleri, birbirinden önemli, değerli sonuçlar doğurmuştur. Çanakkale muharebeleri, Mehmetçiğe ölümsüzlük, yetenekli Türk kumandanlarına şan, şeref kazandırmıştır.
Bunların başında Mustafa Kemal gerçeği vardır. Arıburnu zaferi olmasaydı belki de Mustafa Kemal’in Kurtuluş zaferine giden yolda başarı şansı olmayacak, Cumhuriyete ve Devrimleri gerçekleştirmek için büyük Türk Milletini birleştirme imkânını bulamayacaktı. Bu muharebelerde dehâsını ispat etme fırsatı bulup, milletin gönlünde sonsuza kadar yer açma fırsatını bulamayacaktı.
Çanakkale muharebeleri destansı bir zaferdir. Bu zaferi kazandıran binlerce Mehmetçiğin canı ve kanı sayesinde kazanılmıştır. Bu gaza diyarı, tavaf edilecek bir yerdir: Bu sebeple, şehitlerimizin ruhları şâd olsun. Şehitlerin ruhlarına, dirilerin minneti gönderilmelidir. Çünkü, Çanakkale topraklarının bağrında binlerce delikanlıların gövdesi yatmaktadır.
Şair Necmettin Hail Onan’ın dediği gibi ”Dur yolcu bilmeden basıp geçtiğin bu toprak bir devrin battığı yerdir. Eğil de kulak ver bu sessiz yığın, bir vatan kalbinin attığı yerdir.” diyerek gençlere bir nasihat ile sözlerime son vermek istiyorum. Bu cennet toprakları bizlere armağan eden şehitlerimizin ruhları şad, mekanları cennet olsun.