Toplumumuzun hastalıklı konularından biridir cinsel taciz ve tecavüz. İftiraya uğramış bazı münferit olayları istisna tutarak söylemek gerekirse , olan biten bu yoldaki olaylardan dehşete düşmemek mümkün değildir.
Baskılanmış cinsel dürtülerle bunalan bazı kişilerin, toplumsal kabul görmesinin imkanı olmayan davranışlar içine girmesi sonucu meydana gelen bu hastalıklı haller maalesef çok yaygındır.
Bu yüzden kavgalar, çatışmalar, yaralamalar hatta ölümle sonuçlanan olaylar toplumumuzda olağan sonuçlar olarak sürüp gitmektedir.
Her türlü cinsel taciz ve tecavüzlerin hiçbirini kabullenmek mümkün olmamakla birlikte bu konuda en iğrenç davranışın çocuklara yönelik istismarlar olduğunu söylemek mecburiyetindeyiz. Her üzücü olaydan sonra yetkililer bu konuda en ağır yaptırımların getirileceğini ifade ederler. Bu sözlerin çoğunlukla toplumsal tepkiyi azaltmaya yönelik olduğu yaşanan gerçeklerle orta yerdedir.
Ancak bu deyişler çoğu zaman sözde kalmakta, söylenenlerin muhalifi yasalar çıkartılmaktadır. Hükümetimiz her zaman olduğu gibi içinde ne ararsan bulunan torba yasalara, tepki çekeceğini bile bile gece yarısı ilave edilen bir madde ile bazı konuları yangından mal kaçırırcasına oldu bittiye getirerek yasalaştırmaktadır.
Son örneği çocukların cinsel istismarı ile ilgili ceza kanundaki değişiklik teklifini görüyoruz. AK Partili 6 Milletvekilinin belli ki daha önceden tasarlanmış değişiklik teklifini gece yarısı meclise sunmaları bunun göstergesidir.Tasarlanmış olduğu şurdan belli; durup dururken gece yarısı bu sayın milletvekillerinin aklına “Ya, şu tecavüzcüleri kurtarıverelim” gibisinden bir düşünce gelmiş olması beklenemez.
Ne diyor teklif? özetle; “ Cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen neden olmaksızın işlenen cinsel istismar suçunda, mağdurla fail evlenirse ceza verilmez, verilmiş ise ceza infazı ertelenir. Zamanaşımı süresinde fail evliliği bozarsa ceza infazına devam edilir.”
Konuyu birazaçayım; taciz veya tecavüz zorla değil, rıza ile, tehditle değil, güzellikle, hile ile değil dobra dobra veya buna benzer bir kabulle işlenmişse fail bir de mağdurla evlenirse her şey yoluna girer deniliyor. Yani ceza meza yok. Yapmayın! yasalarımız 18 yaşını ceza ehliyetinin ve özgür iradeyle yaşama hakkının başlangıcı kabul eder. Bunun altındaki kişilerin henüz kendi kendisine karar verme yetkisi yoktur. Evlenme yaşı hakim kararıyla bile olsa 16 yaşın altına inemez. Peki bu memlekette 16 yaşın altında istismara uğramış o kadar çocuk var ki bunları kim evlendirecek? Resmi nikah yapılamayacağına göre imam nikahı yeterli mi olacak.? Bu çocukların rızası nasıl kabul görecek, erkek çocukları istismar edenlere nasıl bir uygulama yapılacak , zamanaşımı ne kadar sürecek, zamanaşımı bittikten sonra seni boşuyorum diyen ahlaksızların cezası da söz konusu olmayacağına göre mağdurların bu yıkımı nasıl telafi edilecek? Bu mağdurlar bir nevi kullanıp atılacak birer mendilden ibaret mi olacak?
Sorular pek çok , şu an tahmin edilemeyecek kadar büyük ve travmatik zararlar meydana gelebilir?
Bu satırların yayınlandığı günün akşamı söz konusu değişikliğin yasalaşması söz konusu olabilir.
Ben bu yasa değişikliğini öneren ve yapılacak oylamada kabul oyu verecek tüm sayın milletvekillerine, okurlarımın huzurunda bir iki soru sormak istiyorum:
1 – Sizin çocuklarınızdan veya yakınlarınızdan biri bu konuda bir istismara uğradılar mı?
2 – Tecavüze uğrayan bir evladınız olsaydı, bu önerinizin yasalaşmasına katkı sağlar mıydınız?
Sorularım bundan ibaret, saygıdeğer ve pek muhterem milletvekilleri, şimdi bir kez daha düşünün ve oyunuzu ona göre verin.