Şu Boğaz Harbi nedir? Var mı ki Dünyâ’da eşi?
En kesîf orduların yükleniyor dördü beşi,
Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.
Bugün Türk Tarihinin en büyük zaferlerinden biri olan Çanakkale Deniz Muharebelerinin 110. yılını kutluyoruz. Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküş yıllarında kazanılan bu zaferi doğuran sebepler ve sonuçları üzerinde kısaca durup, bu parlak tarih sayfasını bir kez daha aralamak istiyorum.
Almanya siyasi birliğini tamamladıktan sonra iktisadı, ticari ve endüstri alanında büyük bir hamle yapmış, Avrupa’da dengeyi kendi lehine bozmuştur. Almanya’nın bu baş döndürücü gelişmesi Fransa ve İngiltere’yi endişeye sevk etmiş Rusya’yı da aralarına alarak Üçlü İtilafı kurmuşlardı. Buna karşılık Almanya’da Avusturya ve İtalya’yı yanına alarak Üçlü İttifak kurdu.
20. Yüzyılın başlarında iki blok devletleri arasında rekabet korkunç duruma gelmişti. Avrupa devletleri arasındaki bu gergin hava küçük bir kıvılcımla yangın ortamını doğurabilirdi. Nitekim beklenen bu kıvılcım Avusturya veliahtı Arşidük Ferdinant’ın Saraybosna’da bir Sırp genci tarafından öldürülmesi oldu. Bunun üzerine Avusturya Sırbistan’a savaş açtı. Rusya Sırbistan’ın yanında yer aldı. Almanya’da Avusturya’ya yardım amacıyla Rusya’ya savaş ilan etti.
Bundan sonra İtilaf ve İttifak devletleri karşılıklı olarak birbirlerine savaş açtılar. Almanya üçlü itilaf karşısında yükünün hafiflemesi için Osmanlı’yı kendi yanına çekmek istiyordu. Osmanlı devlet adamlarından ittihat ve terakki Liderleri Enver ve Talat paşalar Almanların savaşı galibiyetle bitireceğini onların yanında savaşırsak balkan savaşının zararlarını giderebileceğimizi düşünüyorlardı.
Nihayet iki Alman zırhlı gemisinin boğazlardan geçerek, Rus limanlarını topa tutması üzerine Osmanlı imparatorluğu 29 Ekim 1914’te Almanya’nın yanında savaşa girmiş oldu. Osmanlı imparatorluğunun savaşa girmesi ile o zamana kadar yalnız Avrupa’da ola gelen savaş, Asya ve Afrika’ya yayıldı.
Türk orduları 1914’ten 1918’e kadar uzanan zaman zarfında 8 cephede kahramanca dövüştüler. Malzeme araç ve yiyecek bakımından çok kötü durumda olmamıza rağmen 1. Dünya savaşı Türk milleti için şerefli ve şanlı sayfalarla doludur. Bu şeref ve şanlı sayfaların başında şüphesiz, Çanakkale Deniz ve Kara Muharebeleri gelir.
İtilaf Devletleri, Doğu cephesindeki yüklerini azaltmak aynı zamanda İstanbul’u işgal ederek Boğazlar yoluyla Ruslara yardım etmek için Çanakkale Boğazına taarruz etmeyi başladılar. Çanakkale Deniz muhabereleri 3 Kasım 1914’te İtilaf Devletlerini kısa bir hücumuyla başladı.
19 Şubat 1915’te ikinci bir düşman saldırısı oldu. Sebdülbahir ve Kumkaleye asker çıkardılar. Boğazı mayınlardan temizleyip, geçilebilir hale getirdiler. 18 Mart 1915’te bundan tam 110 yıl önce, 16 gemi ile boğaza tekrar saldırdılar. Kıyıları şiddetli bir topçu ateşine tutarak, Boğazda ilerlemeye başladırlar.
Bu sırada Türk topçusu da düşman gemilerine ateş açtı. Nusrat mayın gemimiz boğaza bir gece vakti mayın döşemişti, ilerleyen Fransız ve İngiliz gemilerinden 3’ü mayınlara çarparak boğazın sularına gömüldü. İtilaf Devletleri Deniz yoluyla boğazı aşamayacaklarını anlayınca, Gelibolu yarımadasına kara birliklerini çıkararak ilerlemeyi planladılar.
Ağustos 1915 tarihinde düşmanlar kara harekatını başlatarak, Türk mevzilerine şiddetli saldırdılar. Çimentepe ve Anafartalar da Conk Bayırında şiddetli çatışmalar oldu. Anafartalar grup komutanı Mustafa Kemal’in mahir yönetimi ve Türk askerinin sarsılmaz imanı sayesinde püskürtüldü. 14 Ağustosta yapılan son hücum karşısında düşmanlar yenilgiyi kabul etmek zorunda kaldılar. Türk yurdunun ne denizde nede karada çiğnenmeyeceğini görerek Çanakkale geçilmez diyerek, gerisin geriye çekildiler.
YABANCILAR ÇANAKKALE ZAFERİ İÇİN NELER DEDİ?
Çanakkale’de müttefik orduları başkomutanı olan İngiliz General Hamilton şöyle konuşuyor, “Çok cesur harp eden, iyi sevk ve idare edilen asil Türk ordusunun karşısında bulunuyoruz. “
İngiliz Generali Oglander anılarında Türk askerini tarif ederken diyor ki, “Türk askerini savaş ve muharebe için haiz oldukları yüksek niteliklerin önceden layıkıyla bilinmemesi İngilizler için felaket olmuştur.
İngiliz mareşeli Frenç’de, “Türk askeri korku bilmez, Dünya’da yenilgi adında bir kavram tanımaz.”
Lord Biron, “Kılıcı tarafsız bir maharetle kullanan Türkeli mağlup ettiği insanların yarasını sarmakta da ustadır.”
Orhan Şaik Gökyay’dan bir dörtlük ile yazıma son veriyorum,
“Tarihin Dilinden Düşmez bu destan
Nehirler Gazidir, dağlar kahraman
Her taşı bir yakut olan bu vatan,
Can verme sırrına erenlerindir.
Çanakkale Deniz ve Kara muharebelerinde vatanı uğruna can veren Şehitlerimizin ruhları şad, mekanları Cennet olsun..