Kindarlığın zirve yaptığı bir dönem yaşıyoruz. Yazacak o kadar feci ve kirli örnekler var ki hangi birini yazacağımı bilemiyorum.
Dün akşam bunları sıralamak üzere bilgisayarımın başına oturduğumda Dağlıca katliamını haber aldım, inanın o saatten sonra elim kolum tutmuyor ve yazı yazma isteğim de yok oldu gitti. Ama dünden duyurduğum konuyu fazla uzatmadan tamamlamak istiyorum. Bu arada 24 saate yakın zaman geçtiği halde Dağlıca‘da olup bitenleri öğrenememekten duyduğum üzüntüyü de tarif edemem. Oldukça fazla olduğu belli olan şehitlerimize Allahtan rahmet diliyor, gazilerimize de acil şifalar diliyorum. Türk milletinin başı sağ olsun. Allah ailelerine sabır ve metanet versin. Bu konuya bir başka yazımda değineceğim.
Kindarlık konusuna döneyim: Gerçekleri görmeyi arzu eden herkesin rahatlıkla görebildiği kindarlıkları satırbaşlarıyla hatırlatmak istiyorum: Kindarlık ne zaman zirve yaptı? 17-25 Aralık yolsuzluk operasyonundan sonra .
17 Aralık dört Bakanın mahdumlarının devlet imkanlarını kullanarak elde ettikleri menfaatleri araştırmak üzere başladı. Bu soruşturmayı başlatan savcılar, hakimler çil yavrusu gibi dağıtıldı. Bunların adı birden bire paralel yapı oldu. Bu adı kim icat etti bilemiyorum. Ama bu çok yanlış bir tanımlama bence; o güne kadar paraleldiler ama o günden sonra kesişen yapılar oldular. Aynı savcı Türk Silahlı Kuvvetlerinin üzerinden silindir gibi geçerken ve bu mazlum askerleri inim inim inletirken “Ben bu davaların savcısıyım “ diyen Başbakan bu savcıların altına milyonluk zırhlı arabalar tahsis ederken paraleldiler. 17 Aralıkta paralellikleri sona erdi. Bu soruşturma Cumhurbaşkanını neden bu kadar hiddetlendiriyor? Anlayabilmiş değilim. Dört Bakan istifa etmiş, para kasalarından fışkıran paralar şüpheliler tarafından “Bunları polis tuzak olarak koydu “denmesine rağmen yeni savcılar ve hakimlerin kararlarıyla faizleriyle birlikte sahiplerine iade edilmiş , şimdilik her şey aklanmış durumda. Cumhurbaşkanı hala ne diye 13 yıldır güzel güzel paralel olarak Türkiye’yi yönettiği Cemaatin üzerine gidiyor. Suçta şahsilik ilkesi vardır. Hakimler, savcılar, emniyet görevlilerinden bazıları suç işlemiş olabilir ,bunu bütün bir cemaate yüklemek hukukun hangi ilkesine dayanıyor.
Onbinlerce polis, savcı, hakim hepsi birden suç işlemiş olamaz, hadi onları hakladınız, okullar, dershaneler ne suç işledi? İnlerine gireceğiz, diyerek , nereye kadar kaçarlarsa arkasından kovalayacağız” naralarıyla saldırmak hangi kanun maddesinde yazıyor. Başarılarıyla dünya çapında övünç kaynağımız olan ve Cemaatin fedakar mensuplarının insan üstü çalışmalarıyla Türk kültürünü dünyaya yayan okulların kapatılması için yabancı ülkelere seferler yapmakla ne elde ettiniz. Yine Matematik, Fen Bilimleri olimpiyatlarında madalyaları kimselere bırakmayan Cemaat okullarına olmadık sebeplerle baskınlar yapıp onları sindirmeye çalışmak vicdanları kanatmaktan başka bir işe yaramıyor.
Bir Cumhurbaşkanı bir banka hakkında “ Ha battı ha batacak” derse o banka batmayacaksa bile batırılmış olur. Sırf cemaate yakın diye bir bankaya saldırmak Allahım ne büyük bir kinin mahsulü olmalı.
Bir Gazeteye ve TV’ye sabahın köründe polis baskını yapmak ve Genel Yayın yönetmenini göz altına alıp bir yıla yakın iddianamesi bile hazırlanmadan tutuklu olarak yargısız infaza tabi tutulması hukuken cevaplanması mümkün değildir.
Son olarak da bir zamanlar yayınlarından övünç duyduğunuz ve bağrınıza bastığınız paralel yapınız Gazete ve TV ‘lere terör örgütüne yardım ve yataklık yapma suçunu yüklemeniz artık kindarlıkta son noktaya varmış demektir.Vay be demek İpek – Koza patronu terör örgütüne yardım yapmakla suçlanıyor.
Kindarlığınız konusunda sizinle kimse yarışamaz, anlaşıldı.
Ben Paralelci falan değilim, sadece haksızlıklara isyan ediyorum. Bir zamanlar Ergenekonculukla itham ediliyordum. Şimdi de Paralelci oldum. Ben saf ve katıksız bir Türk milliyetçisiyim. Milliyetçiliğim doğru düşünmem ve doğru hareket etmem için yegane sebeptir.
Durun size üç soru sorarak bu konuyu nokta koyayım.
1 - TÜRGEV bir gün terör örgütü olarak görülür ve yardım edenler terör örgütüne yardım ve yataklık yapma suçuyla yargılanırsa hoşunuza gidecek mi?
2 – Bugün terör örgütü olarak nitelendirdiğiniz Fethullah Gülen Cemaati ne “ Ne istediniz de vermedik” dediğinize göre siz de terör örgütüne yardım etmiş olmuyor musunuz?
3- Üç yıldır PKK terör örgütüyle gizli kapaklı görüşmeler yapıp “ Ne istediniz de vermedik “ diye konuştuğunuza göre bu gün terörün ulaştığı noktanın müsebbibi siz değil misiniz? Bırakın yasal sorumluluğunuzu dökülen buıkanların vebalini nasıl ödeyeceksiniz ?
Anasayfa
Yazarlar
Şevket Bahçelioğlu
Yazı Detayı
Bu yazı 1963+ kez okundu.
BÖYLE KİN GÖRÜLMEDİ ( 3 )
Kindarlığın zirve yaptığı bir dönem yaşıyoruz. Yazacak o kadar feci ve kirli örnekler var ki hangi birini yazacağımı bilemiyorum. Dün akşam bunları sıralamak üzere bilgisayarımın başına oturduğumda Dağlıca katliamını haber aldım, inanın o saatten sonra elim kolum tutmuyor ve yazı yazma isteğim de yok oldu gitti. Ama dünden duyurduğum konuyu fazla uzatmadan tamamlamak istiyorum. Bu arada 24 saate yakın zaman geçtiği halde Dağlıca‘da olup bitenleri öğrenememekten duyduğum üzüntüyü de tarif edemem. Oldukça fazla olduğu belli olan şehitlerimize Allahtan rahmet diliyor, gazilerimize de acil şifalar diliyorum. Türk milletinin başı sağ olsun. Allah ailelerine sabır ve metanet versin. Bu konuya bir başka yazımda değineceğim.Kindarlık konusuna döneyim: Gerçekleri görmeyi arzu eden herkesin rahatlıkla görebildiği kindarlıkları satırbaşlarıyla hatırlatmak istiyorum: Kindarlık ne zaman zirve yaptı? 17-25 Aralık yolsuzluk operasyonundan sonra . 17 Aralık dört Bakanın mahdumlarının devlet imkanlarını kullanarak elde ettikleri menfaatleri araştırmak üzere başladı. Bu soruşturmayı başlatan savcılar, hakimler çil yavrusu gibi dağıtıldı. Bunların adı birden bire paralel yapı oldu. Bu adı kim icat etti bilemiyorum. Ama bu çok yanlış bir tanımlama bence; o güne kadar paraleldiler ama o günden sonra kesişen yapılar oldular. Aynı savcı Türk Silahlı Kuvvetlerinin üzerinden silindir gibi geçerken ve bu mazlum askerleri inim inim inletirken “Ben bu davaların savcısıyım “ diyen Başbakan bu savcıların altına milyonluk zırhlı arabalar tahsis ederken paraleldiler. 17 Aralıkta paralellikleri sona erdi. Bu soruşturma Cumhurbaşkanını neden bu kadar hiddetlendiriyor? Anlayabilmiş değilim. Dört Bakan istifa etmiş, para kasalarından fışkıran paralar şüpheliler tarafından “Bunları polis tuzak olarak koydu “denmesine rağmen yeni savcılar ve hakimlerin kararlarıyla faizleriyle birlikte sahiplerine iade edilmiş , şimdilik her şey aklanmış durumda. Cumhurbaşkanı hala ne diye 13 yıldır güzel güzel paralel olarak Türkiye’yi yönettiği Cemaatin üzerine gidiyor. Suçta şahsilik ilkesi vardır. Hakimler, savcılar, emniyet görevlilerinden bazıları suç işlemiş olabilir ,bunu bütün bir cemaate yüklemek hukukun hangi ilkesine dayanıyor. Onbinlerce polis, savcı, hakim hepsi birden suç işlemiş olamaz, hadi onları hakladınız, okullar, dershaneler ne suç işledi? İnlerine gireceğiz, diyerek , nereye kadar kaçarlarsa arkasından kovalayacağız” naralarıyla saldırmak hangi kanun maddesinde yazıyor. Başarılarıyla dünya çapında övünç kaynağımız olan ve Cemaatin fedakar mensuplarının insan üstü çalışmalarıyla Türk kültürünü dünyaya yayan okulların kapatılması için yabancı ülkelere seferler yapmakla ne elde ettiniz. Yine Matematik, Fen Bilimleri olimpiyatlarında madalyaları kimselere bırakmayan Cemaat okullarına olmadık sebeplerle baskınlar yapıp onları sindirmeye çalışmak vicdanları kanatmaktan başka bir işe yaramıyor.Bir Cumhurbaşkanı bir banka hakkında “ Ha battı ha batacak” derse o banka batmayacaksa bile batırılmış olur. Sırf cemaate yakın diye bir bankaya saldırmak Allahım ne büyük bir kinin mahsulü olmalı.Bir Gazeteye ve TV’ye sabahın köründe polis baskını yapmak ve Genel Yayın yönetmenini göz altına alıp bir yıla yakın iddianamesi bile hazırlanmadan tutuklu olarak yargısız infaza tabi tutulması hukuken cevaplanması mümkün değildir.Son olarak da bir zamanlar yayınlarından övünç duyduğunuz ve bağrınıza bastığınız paralel yapınız Gazete ve TV ‘lere terör örgütüne yardım ve yataklık yapma suçunu yüklemeniz artık kindarlıkta son noktaya varmış demektir.Vay be demek İpek – Koza patronu terör örgütüne yardım yapmakla suçlanıyor. Kindarlığınız konusunda sizinle kimse yarışamaz, anlaşıldı.Ben Paralelci falan değilim, sadece haksızlıklara isyan ediyorum. Bir zamanlar Ergenekonculukla itham ediliyordum. Şimdi de Paralelci oldum. Ben saf ve katıksız bir Türk milliyetçisiyim. Milliyetçiliğim doğru düşünmem ve doğru hareket etmem için yegane sebeptir. Durun size üç soru sorarak bu konuyu nokta koyayım.1 - TÜRGEV bir gün terör örgütü olarak görülür ve yardım edenler terör örgütüne yardım ve yataklık yapma suçuyla yargılanırsa hoşunuza gidecek mi?2 – Bugün terör örgütü olarak nitelendirdiğiniz Fethullah Gülen Cemaati ne “ Ne istediniz de vermedik” dediğinize göre siz de terör örgütüne yardım etmiş olmuyor musunuz?3- Üç yıldır PKK terör örgütüyle gizli kapaklı görüşmeler yapıp “ Ne istediniz de vermedik “ diye konuştuğunuza göre bu gün terörün ulaştığı noktanın müsebbibi siz değil misiniz? Bırakın yasal sorumluluğunuzu dökülen buıkanların vebalini nasıl ödeyeceksiniz ?
Ekleme
Tarihi: 07 Eylül 2015 - Pazartesi
BÖYLE KİN GÖRÜLMEDİ ( 3 )
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.