Yedi Haziran seçimlerine iki ay kaldı. Yine Dünyanın en antidemokratik seçim sistemiyle ve % 10 seçim barajıyla yapacağız seçimleri. Darbe yasalarını değiştiriyoruz diye yeri göğü inleten AKP girdiği tüm seçimlerde kendisine yarayan darbe mahsulü bu barajı kaldırmayı asla düşünmedi.Muhtemelen büyük oy kaybetmesine rağmen yine birinci olması beklenen AKP bu seçimde de bu baraj sayesinde en karlı çıkacak parti olacaktır. Bu durum ayan beyan ortada iken 31 siyasi parti ile seçimlere gitmek AKP değirmenine su taşımak anlamına gelir. Bir oyun bile önem arzettiği seçimlerde %9.99 un hiçbir anlamı yoktur. Çünkü barajı aşamayan partilerin milyonlarca oyu çöpe gidecektir. 2002 seçimlerinde %9.5 oy alan DYP ile % 8.5 civarında oy alan MHP'nin, % 7.5 oy alan GP'nin,% 6 oy alan DEHAP'ın, % 5 oy alan ANAP'ın, % 10 oy alan diğer bütün partilerin milyonlarca oyu çöpe atılmış % 34 le AKP parlamentonun %65 civarında milletvekilini kazanmış ve tek başına iktidara gelmişti. ***Bu tablodan temsilde adaletin varlığı söz edilebilir mi? AKP bu barajı ben getirmedim deyip darbe mahsulü olan bu sistemi tepe tepe kullanmaktadır. Barajın sorumluluğunu yüklenmeden nimetlerinden faydalanan AKP nalıncı keseri gibi hep kendine yontmaktadır. Anayasayı da sen getirmemiştin ama kökünden değiştirmeyi, hatta rejim değişikliğine varacak yeni bir anayasayı gündeminden düşürmediği halde %10 luk darbe mahsulü seçim barajına sıkı sıkıya sarılmaktadır. Üstelik ilk seçime girerken bu adaletsizliğe son vereceğini, seçim barajını düşüreceğine söz vermişti. Peki 7 Haziran seçimlerine yaklaşırken durum nedir? Gördüğüm kadarıyla birleşe birleşe kazanacağız diyenler bile bölüne bölüne kaybetme noktasına doğru yelken açıyor.*** Turgut Özal 1983 seçimlerine giderken iki elini havaya kaldırarark “ Dört eğilimi birleştirdik” diye oy toplamıştı. O günkü CHP, AP, MHP ve MSP seçmeninin hepsinden oy alarak iktidara gelmişti. Şimdi de bakmayın kavga yaptıkları izlenimi verdikleri görüntülerine AKP ile HDP seçim ittifakı yapmış vaziyetteler. Bir taraf ne pahasına olsun iktidarını sürdürmek, hatta Başkanlık sistemine geçebilmek için olmadık tavizler veriyor, öbür taraf da Güneydoğu'da fiilen elde ettikleri gücünü ve özerklik hedeflerini gerçekleştirebilmek için Başkanlık dahil her türlü desteği vermeye hazır durumdadırlar. Al gülüm ver gülüm meselesi bir bakıma. Düşünün barajı aşma durumları oldukça şüpheli HDP barajı aşamazsa onun alacağı 50 - 60 milletvekilinin çok büyük bir bölümü AKP'nin hanesine yazılacaktır. HDP barajı aşarsa AKP'nin tek başına iktidara gelmesi bile tehlikeye girecektir.Şimdi herkese soruyorum: Bu durumda AKP hükümeti kurabilme aşkına hangi partiyle koalisyona gider. Hiç şüpheniz olmasın bu durumda AKP'nin çalacağı kapı HDP olacaktır. ***Özal dört eğilimi birleştirdik diyerek vatandaştan oy toplamış, iktidara gelmişti. Şimdi de gizli açık birtakım mutabakatlarla seçime gidiliyor. Şu anda mevcut siyasi ortam iktidarın büyük oranda oy kaybettiğini işaret ediyor. İktidardan memnun olmayan ve iktidara gerçek anlamda talip olan muhalefet partilerinin kaderi bölünmekten değil, birleşmekten geçiyor. MHP ile BDP, DP, SP'nin ve daha pekçok sağ partinin temeldeki farklılıkları çok mu büyük? Bunlar ayrışmaktan doğacak tehtidlerden daha mı tehlikeli? CHP ile DSP , Vatan Partisi ve soldaki diğer partilerin birbirleriyle güç birliği yapmasıyla sağlanacak fayda ayrışmadan doğacak yenilgiden daha az mı önemli?Devletimizin karşılaştığı güçlükler hiçbir şekilde hafife alınmayacak kadar büyüktür. Bu baraj sistemiyle pek çok partinin barajı aşma şansı olmadığı da aşikardır. Kimse sadece boyunun ölçüsünü almak için seçime girmemelidir. Adayların belirlendiği bu günlerde partiler arasında uzlaşma ve yakınlaşma olmadığını görmekteyiz. Öyleyse bu birleşme seçmen tabanında gerçekleştirilmelidir.Son pişmanlık fayda etmez, sonra “ah vatanım” demek talihsizliğini yaşamak istemiyorsak, bu seferlik birleşmek zorundayız.