Ülkenin her köyünden, her dağ başından kopup gelen ana kuzularının arslanlaştığı yerin adıdır Çanakkale... Çelikten bir saldırıya karşı etten ve kemikten bir savunma demektir. Acımasızlığa, canavarlığa, yalan yanlış ön yargılara karşı, insanlığın, vicdanın, merhametin adıdır.  Çanakkale, Mehmetçiğin inancıyla güzelleşen, insanîleşen ve düşmanı bile etkileyen bir mücadelenin adıdır. Çanakkale, daha önce yaşanan Trablusgarp ve Balkan Savaşlarının utancını silme fırsatıdır. Çanakkale, birlik ve bütünlüğün, okumuş ile okul görmemişin kaynaşmasının, kardeşleşmesinin şahlanışıdır. Çanakkale, subay savaşıdır. Komutanların neferleştiği, erlerle omuz omuza, gönül gönüle “Allah Allah” diyerek hücuma geçtiği bir şahlanıştır. Çanakkale, İngiliz’in, Fransız’ın, Rus’un, Yunan’ın kabarmış iştahlarının kursaklarında kaldığı yerdir; kendilerine göre yaptıkları işgal programlarının, sömürme ve yutma yamyamlıklarının bozulduğu tarihtir. Çanakkale’den sonra saldırının şekli değişmiş, cepheden değil içten, açıktan değil gizliden, mertçe değil sinsice ve alçakça yöntemlerle kazanmak isteyişin hortlayışıdır. Vatan, insanın yuvasını kurduğu ve huzur bulduğu yerdir. Baskı ve zulümden uzak, güven içinde özgürce yaşanan topraktır. Vatan sevgisi, Yüce Allah’ın kalplerimize nakşettiği benzersiz bir duygudur. Kahraman ecdadımız soylu bir mücadeleyle bu vatanı müdafaa ederken imanından güç almış, vatan sevgisiyle ayakta kalmıştır. Onlar, ezanımız dinmesin, bayrağımız inmesin, namusumuz çiğnenmesin diye canlarını feda etmekten kaçınmamıştır. Zira vatanı savunmak, bir milletin sahip olduğu maddî ve manevî bütün değerleri savunmaktır. Mukaddesâtı savunmanın karşılığı ise ya gazilik ya da şehitliktir.  Çanakkale 1. Dünya Savaşında İngiliz ve Fransızların müttefiki olan Ruslara yardım elini uzatabilmek için geçmeye çalıştıkları bir yol olmuştur. Burada tarihin gördüğü en şiddetli deniz ve kara muharebelerinin yaşandığı , en şiddetli çarpışmaların meydana geldiği toprak parçasıdır.  Mehmet Akif’in “Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin. Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer, O ne müthiş tipidir, savrulur enkazı beşer.” diyerek tanımladığı Gökten ölümün indiği, yerden ölümün fışkırdığı, insanlık  enkazının savrulduğu bir vatan parçasıdır. Çanakkale Cephesinde  İtilaf Devletleri ile Osmanlı Devleti arasında büyük kanlı çarpışmalar meydana gelmiştir.. İtilaf devletleri boğazları geçip Karadeniz’e çıkmak ve müttefikleri olan Ruslara yardım ulaştırmak  için Çanakkale Boğazına saldırmasıyla başlamıştır. Nusret Mayın Gemisi'nin boğaz sularına bir gecede döşediği mayınlara çarpan İngiliz donanmasına bağlı gemiler, aynı zamanda boğazın her iki yanından Türk topçusunun isabetli atışları karşısında daha fazla dayanamadı. Çanakkale Deniz Muharebesinin en  şiddetlisi 18 MART 1915 yılında yaşanmıştır., yenilmez armada diye adlandırılan dönemin en kuvvetli donanmaları Çanakkale Boğazını geçemeyerek boğazın derin sularına gömüldüler. Deniz yoluyla Çanakkale Boğazını geçemeyen İtilaf Devletleri Gelibolu yarımadasına asker çıkarmış ve karada devam eden ve yaklaşık 9 ay  süren göğüs göğüse süngü çarpışmalarında da yine Türk askerinin iman gücü ile yapmış olduğu ve tarihe altın harflerle yazdığı büyük savunma ile karşılaşarak  karadan da Çanakkale’yi geçemeyeceklerini görüp gerisin geriye çekip gitmişlerdir. Kara muharebelerinde Mustafa Kemal Anafartalar’da, Conkbayırı’nda harp tarihinin emsalsiz komuta başarılarıyla  Türk askerini yönetmiştir. Nihayet Türk askeri denizde olduğu gibi karada da düşmana geçit vermemiş, İtilaf Devletleri Boğazı geçemeyeceklerini anlayıp geri dönmek zorunda kalmıştır. Çanakkale zaferimizin büyük ve önemli sonuçları olmuştur. İtilaf devletleri Ruslara yardım ulaştıramamaları sonucunda  Rusya ihtilaller içinde 1. Dünya savaşından çekilmek zorunda kalmış, savaş bu nedenle ik iüç yıl daha devam etmek zorunda kalmıştır. Hasta adam diye nitelendirilen Osmanlı Devletinin zor durumunda bilene büyük zaferler kazanabileceğini göstermiştir. Bu haliyle bir müddet sonra büyük lider  Mustafa Kemal’in önderliğinde başlatacağımız Kurtuluş Mücadelemize moral kaynağı olmuş ve bu nedenle Çanakkale Zaferimizin Kurtuluş Savaşımıza bir önsöz niteliği olarak görülmüştür.    103. yılını kutladığımız bu zaferi bizlere armağan eden ve Kurtuluş savaşımıza önsöz yazan kahraman askerimize sonsuz minnetlerimizle, huzur içinde yatınız, ruhunuz şad olsun diyor, yine Mehmet Akif’in mısralarıyla sözlerime son veriyorum.   Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana... Yine bir şey yapabildim diyemem hâtırana. …………..   Ey şehîd oğlu şehîd, isteme benden makber, Sana âgûşunu açmış duruyor Peygamber.