Önce 12 Eylül 2010 yılında yapılan anayasa değişikliğinden kısaca söz etmek istiyorum. 23 maddeden oluşan değişiklikte ilk altı madde toplumun hoşuna gidecek ve hiç kimsenin itiraz edemeyeceği maddeler idi. Bunlardan ilki çocuklar, yaşlılar, özürlüler, harp ve görev şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için yapılan pozitif ayrımcılık eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz. İkincisi, herkes kendisi ile ilgili kişisel verilerin korunması, Ücüncüsü vatandaşın yutdışına çıkma hürriyetinin ancak hakim kararıyla kısıtlanabileceği, dördüncüsü Devlet çocukların her türlü istismarına karşı tedbirler almak, beşincisi ile, bir kişinin aynı zamanda birden fazla sendikaya üye olması imkanı veriyordu. Altıncısı ise memur ve kamu çalışanlarına toplu sözleşme yapma hakkı tanınıyordu.
Lütfen dikkat; bu değişikliklere hayır diyebilecek aklı yerinde bir insan olabilir mi? Bu değişikliklerle pek çok vatandaş “ bundan iyisi Şam’a kayısı” diyerek evet oyu vermişlerdi. Buna rağmen % 92 oyla kabul edilmiş bir anayasada ancak % 56 oranındaki bir oyla değişiklik yapılabilmişti. Ama anayasa değişikliğindeki asıl amaç Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun yapısı ile Anayasa Mahkemesinde yapılan değişiklikler idi. Ve bu değişikliklerle bugün temizlemeye çalıştıkları Fetö’cü hakim ve savcıların bu krıtik görevlere atanmasına imkan sağlanmıştı.
Gelelim bu günlere; yeni değişiklikle tıpkı 2010 değişikliğinde olduğu gibi kabulü mümkün, kulağa hoş gelebilecek, kimsenin itiraz edemeyeceği birkaç madde ile seçmenin veya başkalarının gönlü alınmak isteniyor.
İlk değişiklik yargı konusunda:
MADDE 1: 7/11/1982 tarihli ve 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 9 uncu maddesine “bağımsız” ibaresinden sonra gelmek üzere “ve tarafsız” ibaresi eklenmiştir.
Madde yeni şekliyle şöyledir:
IX. Yargı Yetkisi
Madde 9 . Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız ve TARAFSIZ mahkemelerce kullanılır.
( Bu değişikliğe kim itiraz edebilir? Mahkeme bağımsız olduğunda zaten tarafsız olmak durumundadır. Bu ilavenin gerçekte hiçbir anlamı yoktur. Siz mahkemeleri bağımsız bırakmazsanız ne bağımsız ne de tarafsız olabilir.)
Gereksiz olmakla birlikte itiraz da etmiyoruz. Yargımız hem bağımsız hem de tarafsız olsun isteriz. ( Biz kimiz? Vatanını ve milletini canından aziz bilen, mutlu ve huzurlu bir ülkede yaşamayı arzu eden sokaktaki vatandaşlarız )
Gelelim 2. Değişikliğe
MADDE 2: 2709 sayılı Kanunun 75 inci maddesinde yer alan “beşyüzelli” ibaresi “altıyüz” şeklinde değiştirilmiştir.
Değişiklikten sonra 75. Madde şöyle:
Türkiye Büyük Millet Meclisi A. Kuruluşu
MADDE 75- (Değişik: 17/5/1987 - 3361/2 md.; 23/7/1995- 4121/8 md.) Türkiye Büyük Millet Meclisi genel oyla seçilen 600 milletvekilinden oluşur.
Yapılan değişikliklerle fonksiyonlarını çoğunlukla kaybetmiş bir meclisin üye sayısını beşyüz elli den 600 ‘e çıkarılmasının hiçbir anlamı yok, gereği de yok. Milletimize ilave yükler getirmekten veya bazı milletvekillerinin iştahını kabartmaktan başka hiçbir faydası olmayacaktır. Buna rağmen olsun, milletvekilleri adayları tepe tepe kullansınlar diyerek kabul diyoruz.
(Yarın, değişik 3. Ve +. maddeleri ele alacağım.)
BİR ZAMANLAR MAZİYE BAK, NELER NELER DENMİŞTİ:
YORUMSUZ!
YER : MHP GURUP TOPLANTI SALONU Tarih : 5 Ocak 2016
Konuşan Devlet BAHÇELİ
“DİKTATÖRLÜK KAÇINILMAZDIR
Suudi Arabistan dönüşü konuşan Erdoğan, gerçek niyetini ele vermiştir. Erdoğan Hitler'i örnek alıyorsa, gitsin neo-Nazilerin avukatlığını yapsın. Tarihin hiçbir döneminde Türk milletinin sinesinden Hitler çıkmamıştır. Yeni anayasayı saray fermanı gören Erdoğan'a Türk milleti göz açtırmayacaktır. MHP başkanlık sistemine tümden karşı olup, parlamenter sistemin revize edilerek geliştirilmesinden yanadır. Davutoğlu iradesini göstersin ve gözlerini açsın. Buna alet olmasın. Erdoğan'ın mizacıyla DİKTATÖRLÜK kaçınılmazdır.”