Ayabakan Beldesi’nin bazı sakinleri ve çevre köylerden gelenlerin uğrak yerlerinden biri de Tahsin Usta’nın Bol kepçe Lokantası’dır.
Kasabanın tam ortasından geçen dere üzerindeki köprü iki mahalleyi birbirine bağlar.Köprünün bir tarafında sözü edilen lokanta diğer tarafında da bir kıraathane bulunmaktadır.
Öğle saatlerinde karnı acıkanlar öncelikle Tahsin ustanın lokantasına uğrarlar.Yemekler hem nefis hem de lezizdir. Yemekler lebaleb dolu, geniş ve çukur tabaklarda sunulur.En önemlisi tam porsiyon ile yarım porsiyon arasında hemen hemen hiçbir fark yok gibidir.Tam yarımdan birkaç kaşık fazla, az porsiyon tam porsiyondan birkaç kaşık noksandır.
Tahsin usta bu dükkanı açtı açalı bu usulle müşterilerine hizmet vermekte, müşterilerinden hiç birisi de bu cömertliğin nedenini bir türlü sormamakta/ soramamaktadır.Sanki orta yerde bir efsun bir sihir var da, bir gün birinin patavatsızlığıyla bu büyü dağılır endişesi çoğu müşterinin hayallerinde yer etmektedir.
Günlerden bir gün komşu Kütküt Köyü’nün muhtarı Gani Güpgüp, acıkmış karnını hafifçe bastırarak lokantanın açık kapısından içeri girer.Tahsin ustaya ve tanıdığı birkaç müşteriye selam verir.Verilen karşı selamları almakla birlikte ağır gövdesini boş bir sandalyeye yerleştirir.Gani bey kendi köyünde sayılan sevilen iki dönemdir muhtarlık yapan hesabını kitabını bilen bir kişidir.
Birkaç gündür kasabaya gelip gitme nedeni , köprünün diğer ucundaki Tahir Çavuş’un kıraathanesine yenileyin ortak oluşudur.
Gelen garsona, hangi çorbaların ve yemeklerin olduğunu sorar.Öncelikle bir kap mercimek çorbası ister.Garson çorbayı getirmekte olsun kapıdan yeni giren köylüsü İsmail gelip tam karşısındaki sandalyeye kurulur.İsmail kasabanın fırın inşaatında çalışan yapıcılardan biridir.Buğusu üzerinde tüten mercimeği görerek garsondan kendisi için az mercimek ister.
Gani bey kuru mu istedi ?...İsmail’in istediği az kurudur.Gani bey bir porsiyon salçalı köfte mi istedi ?..
İsmail’in yiyip yiyeceği az salçalı köftedir.Gani bey bir porsiyon baklava mı yiyecek? İsmail’in yiyeceği yarım porsiyon baklavadır.
Birkaç gün öğle yemeklerinde, Gani beyle İsmail usta hep karşılıklı oturup yemek yiyip sohbet ederler.Gani bey en nihayet dayanamaz sorar: Yahu İsmail, dikkat ettim benim yediğim tam porsiyon çorba yemek ve tatlılardan sen hep yarım porsiyon yiyiyorsun yarı yarıya para ödüyorsun ?....Ne iş ?..
-Ne işi var mı muhtarım !..Sen de az ye, yarım porsiyon ye,paraları yarım öde…
-İsmail bana bak.Sen farkı fark etmiyon galiba.Yarım porsiyon tam porsiyondan birkaç kaşık noksan, tam porsiyon yarımdan birkaç kaşık fazla.Ödemeye sıra gelince paralar yarı yarıya…
-Muhtarım ne demiş atalarımız ?...”Ayva var nar var,yarı yarıya kâr var”…
-Benim alnımda keriz mi yazıyor,ben de yarım porsiyon yiyeceğim arkadaş….
Bundan sonra olacakları tahmin etmişsinizdir.Kütküt Köyü’nün muhtarı bundan kelli çorbaları,yemekleri ve tatlıları yarım porsiyon yemeye başlar .Kompostolar ve sütlü tatlılar hariç.
Aradan yaklaşık bir aylık bir zaman geçer.Muhtar ucuz yemek yemeye alışmış altında mopedi olmasına rağmen öğleyin kendi köyüne,evine dönüp evinde yemek yemeyi terk etmiştir.
Tahsin usta da işin farkındadır.Bol kepçe yemek dağıtmanın bu saatten sonra bir anlamı kalmamıştır.İyi niyeti suistimal edilmiş ; çok kazanıp çok yiyenler evrim geçirmiş, az kazanıp az yiyenler gibi az yemeye başlamışlardır.
Ertesi gün sabahın köründe Bol kepçe Lokantası’na gelenler , camekana asılı, iri harflerle yazılmış
Bir yazıyla karşılaşırlar. “AZ DA, TAM DA AYNI FİYAT”…
Lokantaya aralıklarla gelen müşterilerden çoğunlukla az porsiyon yiyen muhtar Gani ve İsmail usta gibiler gerisin geri dönüp köprüden geçip kıraathaneye giderler. Tahir çavuş ve yeni ortağı muhtar Gani Güpgüp bir masanın etrafında sandalyelere kurulup Tahsin usta hakkında ileri geri konuşmaya başlarlar.Veresiye yemek yiyenler ilk fırsatta borçlarını ödeyip Tahsin ustanın lokantasının önünden dahi geçmemeye and içerler.Varlıklı birkaç kasabalı da “ÖNCE OKU” kıraathanesinin hemen yanı başındaki boş arsaya bir lokanta yapalım derler…
Bir başkası daha da insaflı konuşur: Arkadaşlar.Sıkın dişinizi,üç beş gün geçer geçmez Tahsin usta yelkenleri suya indirir…
Diğer bir kasabalı: Biz eski müşterisiyiz.Ona, yemekleri bol kepçe dağıt diyenimiz oldu mu?...
Muhtar: Yooo.Tahsin usta buraya imaret açmadı ve lakin hep tam porsiyon yiyelim de,adımız enayiye mi çıksın?
Tahir çavuş: Boşu boşuna adamın günahını almayın.Sürümden kazanıyordur belki de ….Belki bir bildiği vardır….
Beş gün boyunca Tahsin ustanın lokantasını boykot eden müşteriler kıraathanenin bahçesinde çay eşliğinde zeytin, peynir, helva ekmek yiyerek öğle öğünlerini geçiştirirler.
Altıncı günün sabahı mopediyle lokantanın önünden geçen İsmail usta yan gözle camekana baktığında yeni biryazı görür!...Daha da büyük bir kağıda yazılmış olan bu yazı sinema afişi gibi gelip geçenleri dükkana çağırmaktadır…
“TAM YİYENE AZ BEDAVA…KARŞIDAKİ KIRAATHANEDE , PEYNİR-ZEYTİN-HELVA EKMEK YİYENLER HARİÇ”
Mehmet Sadık Medin-18 Aralık 2018-TİRE