-Türkiye’nin sanayileşme stratejisinde değişiklik yapmak gerekmektedir. Bu ölçüde büyük bir dış ticaret açığı ile sanayileşme sorununu çözmek olanaksızdır.
Onun için kimya temel makine ve imalat, maden işleme gibi ağır sanayicilerle gelişme beklemek gerçekçi değildir. Kaynaklar ihracata yönelik hafif sanayi dallarına kaydırılmalıdır.
Ağır sanayiden gelişme beklenmemelidir.
1953 yılında dünya ekonomik krizini yenmek üzere toplanan uluslararası ekonomik kongrede,
Alman temsilcisi Dr.Posse şöyle demişti;
Türkiye gibi ziraat memleketleri de sanayileşmek isterlerse, milletlerarası ekonominin ahengi elbette bozulur .Türkiye hammadde hazırlayan geri bir memleket olarak kalmaya mahkum edilmelidir.
1927’de Türkiye’de ilk otomobil ve kamyon fabrikasının kurulduğunu kaç Türk vatandaşı bilir?
Şimdi ben 1930 yılında 4000 işçiyle faaliyete geçen bu fabrikada günde 55 binek otomobili ve 10-15 kamyon imal ediliyordu desem kaç kişi ciddiyetle inanır?
Bence esas olan zihniyettir, inanmaktır. Vaktiyle (1927’de) uçak fabrikası kurduk.150 uçak mühendisi yetiştirdik günün tekniğine uyan uçaklar imal ettik. Hollanda ya bile sattık.
Ama ardına kulp takmakta mahir aşağılayıcı kitlenin hışmı ile bu fabrikalar kapılarını kapattı.
Ne oldu sonunda?..
Bu fabrikalarda çalışan mühendisler teker teker istifa ettiler. Amerika’ya göç edenlere aldırış bile etmedik. kaçırdıklarımızın farkında bile olmadık.
İşte bu zihniyet memleketimizde otomobil yapılmasını engelleyen zihniyettir.
1961 yılında Başbakanlık bir ön çalışma yapılması talimatını vermiş ve 900.000 liralık bir tahsisat ayırmıştı .Devlet Demiryolları atölyelerinde bu parayla 2 adet 50 beygirlik, 2 adet 65 beygirlik dörder silindirli ve 3600 devirli 4 otomobil imal edildi.
Devrim, prototip olmasına rağmen başarılı ve övünülecek bir eserdir. Bu otomobillerden biri 20.000 diğeri 15.000 km civarında yol yapmıştır .maliyetleri hakkında yorumlar, işin alayında olanların cebine inen satış kârıdır. Genel yargı iki otomobilin 900,000 liraya mal oluşu şeklindedir. Halbuki 900.000 liraya 4 otomobil ile 7 adet motor ve bunların yapımı için gerekli projeler,kalıplar ve takımlar imal edilmiş ve hazırlanmıştır. Devrim otomobillerinin yapılan deneylere göre o günlerin Japon yapımı otomobillerinden, Çek yapımı Skoda’dan daha iyi vasıfta olduğu saptanmıştır.
İşte bu yüzden Türkiye’de Ulusal sanayinin gelişmesini istemiyorlar.
Sosyalist yoldan da, devletçi yoldan da özel sektör yolundan da istemiyorlar.
Onlar Sümerbank’a, Etibank’ada karşı, kendileriyle Türk pazarının kârını paylaşmadıkça, özel sektör sanayileşmesine de karşı.
Emperyalist sistem, Türk ekonomisinin sanayileşme doğrultusunda gelişmek istemesinden tedirgindir.
Diyeceğim şudur; Türkiye, Anadolu’da büyük bir endüstri gücü, ayakları yere basan ve bölgede sözünü geçiren bir devlet olması ‘’ sistem’in ‘’ işine gelmiyor.
Bunu önlemek için hem içeriden, hem dışarıdan Türkiye’ye özel gaileler hazırlamaktadır.
Yukarıdaki Yazı Attila İlhan’ın 1977-80 yılları arasında Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan makalelerinin bir araya getirildiği ‘’ Batı’nın Deli Gömleği ‘’ adlı kitabından
derlenmiştir.
*1927'de Kayseri'de kurulan, Türkiye'nin ilk uçak fabrikası TOMTAŞ uçak üretimine başladı.2.Dünya savaşı sonrası ne yazık ki Türkiye üretmek yerine satın almayı (Marshall yardımı) benimseyince fabrika ’da üretime son verildi.
*Tanju Çığranış’ın Notu; Üstadın, Kitabını okuyunca, 70’li yıllardaki öngörülerinin ne kadar isabetli olduğu günümüz Türkiye’sinde yaşananlara bakılınca daha net görülüyor.
Özellikle 2001 krizi sonrasında 3’lü Koalisyon (DSP-ANAP-MHP) tarafından ekonomiyi düzeltmesi için ABD’den davet edilen ve o davete icabet edip Dünya Bankasındaki görevinden ayrılıp Türkiye’ye gelİp Ekonomi yönetiminin başına getirilen Bay Kemal Derviş’in verdiği direktiflerle Türkiye ekonomisi, belki krizden çıktı ama özellikle 2002 senesinde İktidara gelen, AKP yönetiminde IMF politikaları kayıtsız şartsız uygulanıp, Devletin elindeki, Cumhuriyetin ilk döneminde ve sonraki yıllarda kurulan ve rasyonel bir şekilde işletilmediği için zarar ediyor, satalım kurtulalım denilerek, devletin elinde stratejik önemdeki kuruluşlar, birer birer yok pahasına satıldı.