bağcılar escort

deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler meritking giriş kingroyal giriş deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler

Fatih Bayrakcı
Köşe Yazarı
Fatih Bayrakcı
 

ÖNCE İNSAN OLMAK!

İnsan olmanın ne demek olduğuna değinmeden önce “insan” kelimesinin ne demek olduğuna bakalım. “İnsan” kelimesi sözlük tanımı olarak şu şekilde ifade edilmektedir: “memelilerden, iki eli, iki ayağı bulunan, iki ayak üzerinde dik bir biçimde dolaşan, aklı ve düşünme yeteneği olan, dille, sözle anlaşan, en gelişmiş canlı sayılan yaratık1.”   Türk Dil Kurumu’nun tanımına göre: “Toplum hâlinde bir kültür çevresinde yaşayan, düşünme ve konuşma yeteneği olan, evreni bütün olarak kavrayabilen, bulguları sonucunda değiştirebilen ve biçimlendirebilen canlı 2.”    Buna benzer daha onlarca farklı tanımı incelemek mümkündür. En basit ifade ile bir canlı formu olan insanın, ne olduğunu tanımlamak bile başlı başına bir anlam kargaşası içerisinde. Yukarıdaki iki sözlük tanımına uymayan ama varlığını sürdüren binlerce insan var ve bu tarz tanımların geçtiği: sözlük, etimolojik inceleme, makale v.s. argüman var. Fakat kaynak mahiyeti taşıyan eserleri incelediğimizde; insanın ne demek olduğunu, ne anlama geldiğini henüz kavrayamadıklarını, ifade çelişkisi olduğunu görürüz. Bu ifade tutarsızlıklarını bazı basit sorularla ortaya çıkarmak gayet mümkün. Örneğin: “normal, sağlıklı insandan farklı olarak bazı eksiklikleri var” cümlesindeki (normal) sözcüğüne binaen “nasıl normal insan olunur?” sorusunu sorarsanız kesin bir cevap bulmanız neredeyse imkânsızdır. Çünkü normal insandan kasıt çok esnek yorumlara mahal verecek bir ifadenin öznesini meydana getirir ve bu durumda ayrışma oluşturarak istemsiz bir anormal sınıf varmış etkisi oluşturur. Bir diğer nokta ise “insan” kavramını açıklarken, çeşitli sağlık sorunlarından dolayı biyolojik veya fiziksel rahatsızlıkların bireyin vücudunda sebep olduğu kusurlar nedeniyle rahatsızlığı olan insanın sözlük tanımındaki ifadeyle örtüşmemesi mantıklı mı? Yani eli, kolu, bacağı, ayağı, kaşı, gözü, kulağı… var olan, ayrıca düşünebilme yeteneğine, iradeye sahip olan canlıysak eğer; insanız! Öyle mi?   Peki bu tanımdaki özellikler, bir nitelikse eğer ve bu nitelikleri çeşitli nedenlerden dolayı kaybeden veya doğumundan itibaren taşımayan insanlar için hangi yorumu yapacağız?   Onlar, çeşitli kitap veya sözlüklerdeki tarife göre insan olmanın özelliklerini elinde olmadan taşımıyorsa insan demeyecek miyiz? İşte bu soruların cevabını sadece somut tanımlarda ararsak büyük bir yanlışa imza atmış oluruz; ki oldukta.   Dünya Down Sendromlular Koşu Yarışması’ndan bir alıntı ile “insanlığın” ne demek olduğunu açıklamaya devam edelim:   “Bir ülkede düzenlenen down sendromlu çocuklara yönelik koşu yarışmasında dokuz yarışmacı çocuk başlangıç çizgisinde yerlerini alıyor. Bu dokuz çocuğun bu yarışmaya tekrar katılmaları belki bir ihtimal belki hiç yok. Yarışma başlatılıyor ve zihinsel engelli çocuklar parkuru tamamlamak için hareket ediyor; derken bir yarışmacı çocuk daha yarışın başlarında ayağına takılarak yere düşüyor. Yarışmaya devam etmekte olan diğer sekiz çocuk bir an duraksayıp arkalarına, düşen arkadaşlarına bakıyorlar. Aralarından biri yere düşen çocuğun yanına gidip, onu ayağa kaldırıp incinen bir yeri olup olmadığını soruyor. Hafif sürtülme olan dizini öpüp, koluna girip; hep beraber aynı anda dokuz kişi yarışmayı tamamlıyorlar3.”   Şimdi o çocuklar bu tarife göre insan değil mi?   O çocuklar mı zihinsel engelli yoksa bizler mi?   İnsanlık bireyin kendi kazanımı mı ya da doğuştan gelen beşeriyet mi?   Filhakika kemale ermeyen beşer çarıktan ibarettir. Çünkü ayağa giyilen çarığın da, insanın da örtüsü beşerdir. Beşer ne zamanki kemâle erer; işte o zaman hakikaten vesilen insan olur. Anadan üryan, etiyle-kemiğiyle insana benziyor olmak yetmez. Eğer ortaya insan olmanın ne demek olduğu konacaksa, bu ifadenin kapısında kalan insanlar olmamalıdır. Bugün insana insan derken; yalnızca sûretine değil, sîreti sûretine de bakmak lazımdır. Öyle kolay değil adlandırmak, öyle kolay olmamalı gönlü hür insanı fiziğine bakıp engel koymak. Yemekler tariflerle, insanlar değerleriyle anlaşılır. Sonsuz sevgi ve saygılarımla.   • Beşeriyet: tüm insanlar, insanlık. • Beşer: deri. • Filhakika: doğrusu, gerçekten. • Sîreti sûret: insanın içi, hâli, ahlâkı, tutmuş olduğu yol.
Ekleme Tarihi: 27 Ağustos 2019 - Salı

ÖNCE İNSAN OLMAK!

İnsan olmanın ne demek olduğuna değinmeden önce “insan” kelimesinin ne demek olduğuna bakalım. “İnsan” kelimesi sözlük tanımı olarak şu şekilde ifade edilmektedir: “memelilerden, iki eli, iki ayağı bulunan, iki ayak üzerinde dik bir biçimde dolaşan, aklı ve düşünme yeteneği olan, dille, sözle anlaşan, en gelişmiş canlı sayılan yaratık1.”

 

Türk Dil Kurumu’nun tanımına göre: “Toplum hâlinde bir kültür çevresinde yaşayan, düşünme ve konuşma yeteneği olan, evreni bütün olarak kavrayabilen, bulguları sonucunda değiştirebilen ve biçimlendirebilen canlı 2.” 

 

Buna benzer daha onlarca farklı tanımı incelemek mümkündür. En basit ifade ile bir canlı formu olan insanın, ne olduğunu tanımlamak bile başlı başına bir anlam kargaşası içerisinde. Yukarıdaki iki sözlük tanımına uymayan ama varlığını sürdüren binlerce insan var ve bu tarz tanımların geçtiği: sözlük, etimolojik inceleme, makale v.s. argüman var. Fakat kaynak mahiyeti taşıyan eserleri incelediğimizde; insanın ne demek olduğunu, ne anlama geldiğini henüz kavrayamadıklarını, ifade çelişkisi olduğunu görürüz. Bu ifade tutarsızlıklarını bazı basit sorularla ortaya çıkarmak gayet mümkün. Örneğin: “normal, sağlıklı insandan farklı olarak bazı eksiklikleri var” cümlesindeki (normal) sözcüğüne binaen “nasıl normal insan olunur?” sorusunu sorarsanız kesin bir cevap bulmanız neredeyse imkânsızdır. Çünkü normal insandan kasıt çok esnek yorumlara mahal verecek bir ifadenin öznesini meydana getirir ve bu durumda ayrışma oluşturarak istemsiz bir anormal sınıf varmış etkisi oluşturur. Bir diğer nokta ise “insan” kavramını açıklarken, çeşitli sağlık sorunlarından dolayı biyolojik veya fiziksel rahatsızlıkların bireyin vücudunda sebep olduğu kusurlar nedeniyle rahatsızlığı olan insanın sözlük tanımındaki ifadeyle örtüşmemesi mantıklı mı? Yani eli, kolu, bacağı, ayağı, kaşı, gözü, kulağı… var olan, ayrıca düşünebilme yeteneğine, iradeye sahip olan canlıysak eğer; insanız! Öyle mi?

 

Peki bu tanımdaki özellikler, bir nitelikse eğer ve bu nitelikleri çeşitli nedenlerden dolayı kaybeden veya doğumundan itibaren taşımayan insanlar için hangi yorumu yapacağız?

 

Onlar, çeşitli kitap veya sözlüklerdeki tarife göre insan olmanın özelliklerini elinde olmadan taşımıyorsa insan demeyecek miyiz? İşte bu soruların cevabını sadece somut tanımlarda ararsak büyük bir yanlışa imza atmış oluruz; ki oldukta.

 

Dünya Down Sendromlular Koşu Yarışması’ndan bir alıntı ile “insanlığın” ne demek olduğunu açıklamaya devam edelim:

 

“Bir ülkede düzenlenen down sendromlu çocuklara yönelik koşu yarışmasında dokuz yarışmacı çocuk başlangıç çizgisinde yerlerini alıyor. Bu dokuz çocuğun bu yarışmaya tekrar katılmaları belki bir ihtimal belki hiç yok. Yarışma başlatılıyor ve zihinsel engelli çocuklar parkuru tamamlamak için hareket ediyor; derken bir yarışmacı çocuk daha yarışın başlarında ayağına takılarak yere düşüyor. Yarışmaya devam etmekte olan diğer sekiz çocuk bir an duraksayıp arkalarına, düşen arkadaşlarına bakıyorlar. Aralarından biri yere düşen çocuğun yanına gidip, onu ayağa kaldırıp incinen bir yeri olup olmadığını soruyor. Hafif sürtülme olan dizini öpüp, koluna girip; hep beraber aynı anda dokuz kişi yarışmayı tamamlıyorlar3.”

 

Şimdi o çocuklar bu tarife göre insan değil mi?

 

O çocuklar mı zihinsel engelli yoksa bizler mi?

 

İnsanlık bireyin kendi kazanımı mı ya da doğuştan gelen beşeriyet mi?

 

Filhakika kemale ermeyen beşer çarıktan ibarettir. Çünkü ayağa giyilen çarığın da, insanın da örtüsü beşerdir. Beşer ne zamanki kemâle erer; işte o zaman hakikaten vesilen insan olur. Anadan üryan, etiyle-kemiğiyle insana benziyor olmak yetmez. Eğer ortaya insan olmanın ne demek olduğu konacaksa, bu ifadenin kapısında kalan insanlar olmamalıdır. Bugün insana insan derken; yalnızca sûretine değil, sîreti sûretine de bakmak lazımdır. Öyle kolay değil adlandırmak, öyle kolay olmamalı gönlü hür insanı fiziğine bakıp engel koymak. Yemekler tariflerle, insanlar değerleriyle anlaşılır. Sonsuz sevgi ve saygılarımla.

 

• Beşeriyet: tüm insanlar, insanlık.

• Beşer: deri.

• Filhakika: doğrusu, gerçekten.

• Sîreti sûret: insanın içi, hâli, ahlâkı, tutmuş olduğu yol.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve buyuktire.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.