İnsanlar varoluşlarıyla birlikte toplum olarak yaşamayı tercih etmişlerdir. Toplum olarak yaşayan insan gurupları da yöneten ve yönetilenler olarak iki sınıfa ayrılır. Tarih boyunca da yönetim şekilleri farklılıklar göstermiştir. Ana hatlarıyla belirtecek olursak üç çeşit yönetim tarzı vardır: Monarşi, oligarşi, demokrasi. Bunlar da yöneticilerin nitelik ve sayılarına göre kendi aralarında değişiklikler gösterir: Monarşi, mutlak monarşi ve meşruti monarşi olarak ikiye ayrılır. Birincisi yönetimin gücünün tek elde toplandığı kral, firavun, padişah, şah, sultan vb. adlarla anılan tek ve mutlak yöneticilerin yönetimlerine denir. Meşruti monarşi de kralın, padişahın, şahın yanında parlamentoların da bulunduğu, parlamentolu krallık olarak da adlandırılabilecek şeklidir. Oligarşi de bir sınıfın, bir gurubun yönetimindeki devlet şeklidir. Yönetim yetkisi asillerin elindeyse Aristokrasi, din adamlarının elindeyse Teokrasi adıyla anılır. Yönetim yetkisi halkın elindeyse bu yönetime de Demokrasi adı verilir. O da doğrudan, yarı doğrudan veya temsili demokrasi adı verilen şekillerde uygulanabilmektedir. Nüfusu az olan toplumlarda doğrudan demokrasi, nüfusu çok olan toplumlarda ise seçilen temsilciler vasıtasıyla kullanılan şekline de temsili demokrasi adı verilir. Bizde olduğu gibi nüfusu  kalabalık olan ülkelerde Temsili Demokrasi şekli uygulanır. Halk seçtiği temsilciler vasıtasıyla yönetime ortak olur. Batı dillerinde demokrasi olarak adlandırılan yönetim doğu ülkelerinde cumhuriyet olarak adlandırılır. Bu iki kavram aynı anlama gelmekle birlikte cumhuriyet devletin yönetim şekli, demokrasi ise bunun ruhu olarak da değerlendirilir. Bu nedenle cumhuriyetin makbulü demokratik cumhuriyet olması gerektiği ifade edilir. Yurdumuzu düşman işgalinden kurtarıp Osmanlı Devletinin külleri arasından yepyeni bir devletin kuruluşuna vesile olan Atatürk yeni devletin şekli olarak Cumhuriyeti önermiştir. 29 Ekim 1923 tarihinde TBMM Cumhuriyet yönetimini kabul ve ilan etmiştir. Atatürk “En büyük eserim diye adlandırdığı Cumhuriyet hakkında bakın neler diyor: “Cumhuriyet ilim ve ahlakın, adalet ve faziletin iktidarıdır. Bunların fiilen yaşanmadığı yerlerde şekil ve iddia ne olursa olsun, Cumhuriyet yoktur” Cumhuriyetin özelliklerini sıralayalım: Cumhuriyet her şeyden önce egemenlik hakkının halka ait olmasını gerektirir. Yöneticilerini kendisi seçer, denetler ve beğenmediklerini yine seçimler yoluyla değiştirir. Yöneticiler bilirler ki o makama saltanat sürmek için değil, halka hizmet için getirilmişlerdir. Görevlerini kötüye kullandıkları takdirde hesap vereceklerini asla unutmazlar ve gerektiğinde yine millet adına görev yapan bağımsız mahkemelerde hesap vereceklerini bilirler. Hukuk herkesi bağlar ve hukuksuz iş yapanların bir gün mutlaka yakasına yapışılır. Gerçek anlamda demokratik cumhuriyetlerde Devletin üç temel erki olan yasama, yürütme ve yargı farklı organlara verilmiştir. Bu üç temel görevin tek elde toplandığı yönetimlerin demokrasi değil, monarşi olarak anılması tabiidir. Güç ve yetkiler farklı organlara verilmiştir. Yasama organı ( TBMM ), Yürütme organı ( Hükümet ) Yargı organı ( Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerdir. Cumhuriyet yönetiminde düşünce özgürlüğü vardır. Toplum çıkarlarına ters düşmemek şartıyla  herkes düşünce özgürlüğüne sahiptir .Bu düşüncelerini çeşitli vasıtalarla açıklama hakkına sahiptirler. Cumhuriyette herkes din ve vicdan hürriyetine sahiptir. Devlet yönetiminde din kurallarına yer yoktur. Her türlü dini inanışa eşit mesafede durur. Cumhuriyet herkese eşittir. Hiç kimseye, zümreye ayrıcalık tanınamaz. Devlet bütün fertlerinin sosyal, ekonomik ve kültürel hizmetlerden eşit olarak faydalanmalarını sağlamakla yükümlüdür. Cumhuriyetin temel özelliklerini sıraladıktan sonra bunların dışında da insan onurunu koruyup kollamak için birçok özellik  ve güzellikleri olduğunu hatırlatmakla yetineceğim. Atatürk “Türk milletinin karakterine en uygun yönetim şekli Cumhuriyettir.”  diyor. Cumhuriyeti de geleceğimizin teminatı olan gençliğe emanet ediyor. Bu amaçla da gençliğin” fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller yetiştirilmesi” gerektiğini işaret ediyor. Ağır aksak, kör topal olarak uygulayabildiğimiz bu rejimin nimetlerinden Dünya üzerinde yaşayan 8 milyar civarındaki insanın çoğu ne yazık ki maalesef faydalanamıyor. Atamızın emaneti olan bu yönetimin kıymetini iyi bilmeliyiz.” Cumhuriyet, düşünce, bilim, beden bakımlarından güçlü ve yüksek karakterli koruyucular ister. Cumhuriyeti biz kurduk onu koruyup yüceltecek olan sizlesiniz” diyerek gençlere emanet ettiği bu serveti ucuza harcamayalım. Bu duygu ve düşüncelerle Cumhuriyet Bayramımızı kutlar nice 95 yıllara ulaştırma azmi ve kararlılığıyla  aydınlık yolumuza   devam diyorum.