bağcılar escort

deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler meritking giriş kingroyal giriş deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler

Dr. Ramazan SOYLAR
Köşe Yazarı
Dr. Ramazan SOYLAR
 

ÇOCUK ve OYUN ÇOCUĞU DÖNEMİ

         Çocuklar gelişime açık, alıcıları yüksek, sınırlarınızı zorlayan, hem bedenen hem de zihinsel olarak çok hızlı gelişim evrelerinden geçen biyolojik varlıklardır. Çocuklarımızın her gelişim dönemi kendi içerisinde farklılıklar göstermektedir. Bebeklik dönemi kendine özgü gelişim basamakları içerirken çocukluk ve oyun çocuğu dönemi dediğimiz üç ile altı yaş arasını içeren okul öncesi dönem de kendine has gelişim basamaklarını içermektedir. Bu dönemde oyun çocuğuna ait normalleri bilmek ebeveynlerin çocuk bakımı ve izleminde daha bilinçli olmasını ve daha rahat şekilde davranmalarını sağlar. Oyun çocukluğu döneminde çok aktif bir organizma ile karşı karşıyayızdır. Bu organizma tüm çevresel uyaranlara karşı tam olarak açıktır. Benim bu dönemde ebeveynlere hep tavsiye ettiğim öneriler vardır. Bunlar arasında şunlar yer almaktadır: çocukla devamlı olarak konuşmak, onu bir birey olarak görmek ve onun bedenine saygı duymak, “hayır” dediğimiz de bunun neden hayır olduğunu gerekçeleri ile ona anlatmak, onun isteklerine saygı duymak, özellikle bu dönemde yemek seçimi ve yeme reddi ile ilgili konularda çocuklarımızı zorlamamak çok önemlidir. Yaşamımızda en temel becerilerin kanıldığı dönem oyun çocukluğu dönemidir. Oyun oynamaya başlayan çocuk bedenini de usta bir şekilde kullanmaya başlar. Çeşitli hayaller kurarak oyun oluşturan çocukta böylece özgüven duygusu gelişmeye başlar, kendini oyun sırasında ifade etmeyi öğrenir. Oyun dönemindeki çocuk oyunları sayesinde sosyalleşmeyi de öğrenir. Oyun ve oyuncaklar çocuklarımız için en temel sosyalleşme anları ve aracılarıdır. Hele bir de çocuk kreş ortamına başladıysa artık aile ortamından başka bir ortama geçiş yaptığı için ikili ilişkileri öğrenmeye başlamakta, paylaşmayı öğrenmekte, yemek yeme, üst baş değiştirme becerileri kazanmaktadır. Bu becerileri gelişen çocukta bu dönemde vücut büyümesi bebeklik dönemine göre daha az olmaktadır. Bu şu açıdan önemli olmaktadır. Özellikle anneler ve büyükanneler bu yaş döneminde çocuklarımızı büyümüyor, kilo almıyor diye yemek konusunda zorlamamalıdırlar. Çocukluk ve oyun çocukluğu döneminde aşırı hareketlilik çocuğun doğalında olan bir durumdur. Kasları gelişen çocuk çevreyi tanımak için aşırı ilgili, alıcı, keşfedici ruha sahiptir. Bu nedenle “sınırları bizim koymamız şartı ile” çevreyi keşfetmesine izin vermeliyiz. “Sınırlarımız” çok önemlidir. Yani kurallarımız, doğrularımız. Çünkü bir çocuğa sınır koymazsak dalgalı bir denizde ki boş bir tekne gibi çocuklarımız da sağa sola savrulur. Sınır koyarken anne ve baba net olmalıdır, ağız birliği içinde olmalıdır. Kural koymanın ve uygulamanın temelinde bu yatmaktadır. Hem özgüven kazanmasında hem sosyalleşmede hem ikili ilişkilerde hem de kişilik kazanımında sınır koymak çok önemlidir. Bu dönem aynı zamanda cinsiyetin fark edildiği bir dönemdir. Çocuk kendi cinsi ile aynı olan ebeveynini taklit eder. Cinsiyet ile alakalı sorular sormaya başlar. Bu sorulara engel olmak, ayıp diyerek bastırmak çocukta suçluluk duygusu gelişimine neden olur. Bu nedenle makul cevaplar ile soruları uygun şekilde cevaplamalıyız. Oyun çocukluğu döneminin vazgeçilmezidir oyuncaklar. Oyuncaklar etkinlikler yapılarak daha etkin bir şekilde kullanılır. Oyuncakların yaşlara göre doğru seçimi ve uygun kullanımı ile çocuğun düş dünyası gelişir. Oyunlar ve oyuncaklar çocuğun olgulaşmasında büyük yere sahiptir. Özellikle bu dönemde ben merkezcil olan, her şeyi ben bilirim diyen çocukta inatçılık çok fazla görülür. Bu nedenle inatçı olan çocuğun üzerine gitmek işleri daha da çözülmez noktaya sokar. Oyun çocuğu döneminde inatçılık daha çok yemek yeme sorunları, yemek seçimi, yemek reddi, uyku düzeni ya da yabancı bir ortamda bir şeyi isteme şeklinde görülmektedir. İnat eden çocuğu dinlemek elbette önemlidir.  Onu dinlemek onun benliğine saygı duyduğumuzu göstermek demektir. Buna rağmen inada devam eden çocuğun dikkati başka yöne çekilmeli ve bu davranışa sebep olan ortamdan uzaklaştırılmalıdır. Bu inatçılık dönemi halk arasında iki yaş sendromu olarak ta bilinmektedir. Zorlu bir süreçtir. Çoğu zaman ebeveynleri çaresiz bıraktıran bir dönemdir. Bunun geçici doğal bir süreç olduğunu aklımızdan çıkarmazsak bu zorlu dönem daha az travmatik atlatılabilir. Oyun çocukluğu dönemi olan üç-altı yaş arası sonrası okul dönemi ve ergenlik dönemi gelmektedir. Bunlarında kendi içerisinde olağan seyri bulunmaktadır. Keyifli günler diliyorum.          Dr Ramazan SOYLAR        Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı
Ekleme Tarihi: 02 Ekim 2018 - Salı

ÇOCUK ve OYUN ÇOCUĞU DÖNEMİ

         Çocuklar gelişime açık, alıcıları yüksek, sınırlarınızı zorlayan, hem bedenen hem de zihinsel olarak çok hızlı gelişim evrelerinden geçen biyolojik varlıklardır. Çocuklarımızın her gelişim dönemi kendi içerisinde farklılıklar göstermektedir. Bebeklik dönemi kendine özgü gelişim basamakları içerirken çocukluk ve oyun çocuğu dönemi dediğimiz üç ile altı yaş arasını içeren okul öncesi dönem de kendine has gelişim basamaklarını içermektedir. Bu dönemde oyun çocuğuna ait normalleri bilmek ebeveynlerin çocuk bakımı ve izleminde daha bilinçli olmasını ve daha rahat şekilde davranmalarını sağlar. Oyun çocukluğu döneminde çok aktif bir organizma ile karşı karşıyayızdır. Bu organizma tüm çevresel uyaranlara karşı tam olarak açıktır. Benim bu dönemde ebeveynlere hep tavsiye ettiğim öneriler vardır. Bunlar arasında şunlar yer almaktadır: çocukla devamlı olarak konuşmak, onu bir birey olarak görmek ve onun bedenine saygı duymak, “hayır” dediğimiz de bunun neden hayır olduğunu gerekçeleri ile ona anlatmak, onun isteklerine saygı duymak, özellikle bu dönemde yemek seçimi ve yeme reddi ile ilgili konularda çocuklarımızı zorlamamak çok önemlidir. Yaşamımızda en temel becerilerin kanıldığı dönem oyun çocukluğu dönemidir. Oyun oynamaya başlayan çocuk bedenini de usta bir şekilde kullanmaya başlar. Çeşitli hayaller kurarak oyun oluşturan çocukta böylece özgüven duygusu gelişmeye başlar, kendini oyun sırasında ifade etmeyi öğrenir. Oyun dönemindeki çocuk oyunları sayesinde sosyalleşmeyi de öğrenir. Oyun ve oyuncaklar çocuklarımız için en temel sosyalleşme anları ve aracılarıdır. Hele bir de çocuk kreş ortamına başladıysa artık aile ortamından başka bir ortama geçiş yaptığı için ikili ilişkileri öğrenmeye başlamakta, paylaşmayı öğrenmekte, yemek yeme, üst baş değiştirme becerileri kazanmaktadır. Bu becerileri gelişen çocukta bu dönemde vücut büyümesi bebeklik dönemine göre daha az olmaktadır. Bu şu açıdan önemli olmaktadır. Özellikle anneler ve büyükanneler bu yaş döneminde çocuklarımızı büyümüyor, kilo almıyor diye yemek konusunda zorlamamalıdırlar. Çocukluk ve oyun çocukluğu döneminde aşırı hareketlilik çocuğun doğalında olan bir durumdur. Kasları gelişen çocuk çevreyi tanımak için aşırı ilgili, alıcı, keşfedici ruha sahiptir. Bu nedenle “sınırları bizim koymamız şartı ile” çevreyi keşfetmesine izin vermeliyiz. “Sınırlarımız” çok önemlidir. Yani kurallarımız, doğrularımız. Çünkü bir çocuğa sınır koymazsak dalgalı bir denizde ki boş bir tekne gibi çocuklarımız da sağa sola savrulur. Sınır koyarken anne ve baba net olmalıdır, ağız birliği içinde olmalıdır. Kural koymanın ve uygulamanın temelinde bu yatmaktadır. Hem özgüven kazanmasında hem sosyalleşmede hem ikili ilişkilerde hem de kişilik kazanımında sınır koymak çok önemlidir.

Bu dönem aynı zamanda cinsiyetin fark edildiği bir dönemdir. Çocuk kendi cinsi ile aynı olan ebeveynini taklit eder. Cinsiyet ile alakalı sorular sormaya başlar. Bu sorulara engel olmak, ayıp diyerek bastırmak çocukta suçluluk duygusu gelişimine neden olur. Bu nedenle makul cevaplar ile soruları uygun şekilde cevaplamalıyız.

Oyun çocukluğu döneminin vazgeçilmezidir oyuncaklar. Oyuncaklar etkinlikler yapılarak daha etkin bir şekilde kullanılır. Oyuncakların yaşlara göre doğru seçimi ve uygun kullanımı ile çocuğun düş dünyası gelişir. Oyunlar ve oyuncaklar çocuğun olgulaşmasında büyük yere sahiptir. Özellikle bu dönemde ben merkezcil olan, her şeyi ben bilirim diyen çocukta inatçılık çok fazla görülür. Bu nedenle inatçı olan çocuğun üzerine gitmek işleri daha da çözülmez noktaya sokar. Oyun çocuğu döneminde inatçılık daha çok yemek yeme sorunları, yemek seçimi, yemek reddi, uyku düzeni ya da yabancı bir ortamda bir şeyi isteme şeklinde görülmektedir. İnat eden çocuğu dinlemek elbette önemlidir.  Onu dinlemek onun benliğine saygı duyduğumuzu göstermek demektir. Buna rağmen inada devam eden çocuğun dikkati başka yöne çekilmeli ve bu davranışa sebep olan ortamdan uzaklaştırılmalıdır. Bu inatçılık dönemi halk arasında iki yaş sendromu olarak ta bilinmektedir. Zorlu bir süreçtir. Çoğu zaman ebeveynleri çaresiz bıraktıran bir dönemdir. Bunun geçici doğal bir süreç olduğunu aklımızdan çıkarmazsak bu zorlu dönem daha az travmatik atlatılabilir. Oyun çocukluğu dönemi olan üç-altı yaş arası sonrası okul dönemi ve ergenlik dönemi gelmektedir. Bunlarında kendi içerisinde olağan seyri bulunmaktadır. Keyifli günler diliyorum.

 

       Dr Ramazan SOYLAR

       Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve buyuktire.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.