Bundan birkaç yıl önce Tireli bir üniversite öğrencisi, dersine giren öğretim görevlisinin Moskova’nın Novodoviçye Semti’nde bulunan Nâzım Hikmet’in mezarını ziyaret edeceğini öğrenir. Hemen ailesiyle birlikte bir mektup yazar ve öğretmeninin karşısına çıkıp, “Hocam, bu mektubu Nazım Hikmet’in mezarı başında okur musunuz?” diye sorar. O da “Elbette!” diyerek mektubu alır ve Usta’nın mezarı başında okuduktan sonra usulca mezara bırakır. İşte o mektup:
“Üstat Nâzım Hikmet'e…
Ülkenden yazıyoruz sana bu mektubu. Güzel ve yalnız ülkenden…
Yıllarca ve kilometrelerce uzaklıktan… Bir dost, bir kardeş sıcaklığıyla yüreğimizi gönderiyoruz yanına…
O yürek ki, toprağına değecek. Hasretini, sevgisini söyleyecek. İmkân olmadı, gelemedik. Biz değil; o anlatacak sana memleketindeki suyun azizliğini, ekmeğin mübarekliğini…
O yürek yaşayacak sana yoldaş demenin gururunu, toprağına karışıp bedenine sarılmanın mutluluğunu…
Derken başlayacak sevda türkülerine, hasret şiirlerine. Birden “memleketim, memleketim, memleketim…” diyecek. O zaman Türkiye'ni h, Türkiye'ni kokla onda. Sonra özlemle öp, öp, öp. Ve yavaşça al, göğüs kafesine götür. Sıkıca sar. Yüreklerimizi, yüreğinin yanına kat.
Ey Nâzım! Ölürse ten ölür, canlar ölesi değil. Sen; omuz başımızda, gönlümüzde ihtiyarlamayan delikanlısın ve devrimciliğinle yaşarsın.
Ülkenden yazıyoruz sana bu mektubu. Güzel ve yalnız ülkenden…
Yıllarca ve kilometrelerce uzaklıktan… Kucak açmışız, kollarımız iki yanda. Kavuşmayı bekleriz.”
Nâzım Hikmet'in mezarında, ayakucunda son göz ağrısı, ''Saçları Saman Sarısı'' Vera yatıyor. Birbirine karışmış, iç içe iki mezarın üstü çiçek bahçesi ve mini bir toprak tümseği… Nâzım'ın mezarının başında rengârenk kâğıtlara yazılmış başka notlar, başka mektuplar da iliştirilmiş öylece duruyor. Tire’den yazılan yukarıdaki mektup da onların arasında. Belki bir başka meraklı eğildi, eline alıp okudu. Tanyeri ailesinin yazdığı bu mektubun üzerinden hayli zaman geçti. Moskova'nın sıcak yazını, soğuk kışını gördü. Mutlak üzerine defalarca yağmur ve kar yağdı. Belki toprağa karıştı. Tire’nin bereketli topraklarından Novodeviçye' ye uzanan bu mektup, Nâzım'ın mezarında belki de bir Anadolu kır çiçeği olup açtı, etrafına şiir kokuları saçmakta… Kim bilir?
Elli altı yıl önce aramızdan ayrılan Nâzım Hikmet, hayatı şiirleriyle sorgular. “Seni düşünmek güzel şey, ümitli şey/ Dünyanın en güzel sesinden/ En güzel şarkıyı dinlemek gibi bir şey/ Fakat artık ümit yetmiyor bana/ Ben artık şarkı dinlemek değil /Şarkı söylemek istiyorum...” derken ardında bıraktıklarına duyduğu hasreti yansıtır. Duyguları, dört duvar arasında, taş duvarlara çarpan hırçın dalgalar şiddetindedir. Gönlünün feryadı, sözcüklerine saklanıp şiirlerine dize olur.
Bir şairi, eserlerine sahip çıkarak, onun şiirlerini okuyarak en güzel şekilde anabiliriz. Biz de Tire’nin sivil toplum kuruluşları olarak bir araya geldik ve onu, şiirlerini okuyarak anacağız. Cumhuriyet Halk Partisi, Atatürkçü Düşünce Derneği, Tire Edebiyat ve Sanat Derneği, Tire EĞİTİMSEN, Tire EĞİTİMİŞ ve Emekli Dayanışma Meclisi’nin düzenlediği anma etkinliği 30 Mayıs 2019 Pazar günü, saat 16.00-18.00 arasında Tire Belediyesi Kültür Salonunda yapılacak. İzmirli Şairler Tuğrul Keskin, Aydın Şimşek ve Tireli Yazar Kaan Tanyeri’nin konuşmacı olarak katılacağı etkinlikte Düriye Ayyıldız, Hüseyin Keser, İrfan Mutluer, İsmet Çallıbay, Murat Özan; Usta’nın şiirlerini seslendirecek. Tire EĞİTİMSEN Müzik Grubu’nun da şarkılarıyla renk katacağı anma etkinliğine herkesi bekliyoruz.
Dostlar; edebiyatla kalın, umutsuz kalmayın.