1990’lı yılların ikinci yarısında edebiyat dergilerinde yeni bir yüz görülmeye başladı. Şiirler yazan, sonsuzcasına ufak tefek bir adam, Salih Gözek… O sıralarda emekli olur ve Tire’ye döner. O zamana kadar şiirle Nâzım Hikmet, Attila İlhan ve birkaç şairi okumak dışında fazlaca ilgilenmez, daha çok tarih ve felsefe kitapları okur. Emekli olduktan sonra şiir tutkusu başlar ve dostlarının desteğiyle “Bir Pencere Aç” isimli şiir kitabını yayımlar: İlk aşamada büyük güçlüklerle karşılaştığı söylenebilir ama yılmaz. İçinde bir tutku, büyük bir tutku taşır. Gerçek anlamda direnerek bugüne gelir ve ikinci kitabı “Yüreğimdi Eşikte Bekleyen“i yayımlar.
Şairimizi hem kitaplarından hem de yayımlamakta olduğumuz Kasabadan Esinti adlı edebiyat dergimize gönderdiği şiirlerden inceleme fırsatı buldum. Şiirlerinde, yoksunluğu hiçe saydığı, sayrılığa değil de bilgeliğe yöneldiği, giderek hayatındaki her şeyi bilgelikte toparladığı görülüyor. Titreyen tenhalar, her yakaya geç kalmalar, delik deşik sabır sınavları… Göçler, yaşadığı yangınlar…
Yaşadığına dair izlekler Salih Gözek'in inceltilmiş şiir evreninden bize doğru koşuyor. Ürperti gibi bir anlatım, uçan serçenin kanadına takılmış küçük yakıştırmalar, hayatın not defterinden kopmuş mis kokulu, sevgi dolu benzetiler… Salih Gözek’i bir kere daha okuyun diyen şiir çağrılarıdır hep.
Bir ara hayatını kazanmak için muhasebecilik yapar ama bu işin kendisine göre olmadığını çabuk fark eder. Tire’de, Derekahve yakınlarında bir ev alır. Ev çok uzak olduğu için şehir merkezine çok az gider. O evde ağaçlarla, çiçeklerle uğraşır. Sonra bahçesindeki çalışma masasına oturup yazmaya başlar. Eline bir makas alıp sevdaları, acıları, ayrılıkları, düş kırıklıklarını kesmeye başlar. Tekrar tekrar okunası şiirler çıkarır onlardan.
En çok “mihri ve mira” imgelerini kullanıyor. Mihri sözcüğü sözlüklerde “güneş, sevgi, eylül” anlamlarını taşıyor. Mira ise “barış” anlamının dışında Gediz’in Sart Bölgesi’nden Küçük Menderes Havzası’nı da kapsayan bir bölgenin adı… Yani şairimiz Mira’da güz mevsimini, orada yaşayan insanların aydınlık, sevgi dolu ve barış içinde yaşama hayalini şiirlerine taşıyor. Ben, bu hayali biraz daha ileriye götürüyor, sadece güz aylarında değil, bütün mevsimlerde tüm dünya için aydınlık, tüm dünya için sevgi ve barış diyorum.
Şairimizin kitaplaşmayı bekleyen beş dosyası daha var. Okuyucuyla buluşur mu? İşte onu bilemiyorum. Biliyorsunuz yayınevleri şiir basmaya pek yanaşmıyor ticari kaygılarla, dosyasını ilettiği ilgililer de yüklüce bir fatura koyuyorlar önüne, hem parayla kitap bastırmayı benimsemediği için hem de ekonomik nedenlerle şimdilik bekletiyor dosyalarını.
Günümüzde birçok yazar ve şairimiz, kitap fuarlarına okuyucu olarak katılıyor, kitaplarını basan yayınevi fuara katılmadığı için imza günü düzenleyemiyor. İşte bu sorunu gidermek için Tire Edebiyat ve Sanat Derneğini kurduk. Kitap fuarlarında bu tür derneklere küçük de olsa bir stant veriliyor. İlki bu yaz Kuşadası Kitap Fuarı olmak üzere fuarlara katılacağız. Başta Tireli yazarlarımız olmak üzere Ege’li tüm yazarlarımıza kitaplarını tanıtma olanağı yaratmayı hedefliyoruz.
Bazen küçük kıvılcımlar büyük etkiler yaratabilir. Tire’nin sadece doğasıyla değil, kültürü, edebiyatı, sanatıyla da tanınması için bir kıvılcım gerekiyor. Biz de CHP, ADD, TESAD, EĞİTİMSEN ve TEMDAM’la birlikte ulusal değerimiz Nazım Hikmet’in 56. Ölüm Yıldönümü nedeniyle bir anma programı düzenledik. Usta, 3 Haziran 1963’te aramızdan ayrıldı. 3 Haziran, Ramazan Bayramı’nın arifesine geldiği için 30 Mayıs 2019 Perşembe günü saat 16’da gerçekleştireceğiz bu etkinliği. Konuk olarak İzmirli şairler Tuğrul Keskin ve Aydın Şimşek katılacak. Mini bir müzik dinletisinin de yer alacağı Ustayı Anma Etkinliği’ne Kuşadası, İzmir, Salihli, Kemalpaşa, Ödemiş ve Bayındır’dan çok sayıda konuk izleyici olarak katılacak. Dostlar, sizin de randevularınızı buna göre ayarlayıp etkinliğimize katılmanızı bekliyoruz. Edebiyatla kalın…