Konuşmak, insanın fevkâlade özelliklerinden biridir. Konuşarak dile getiririz duygularımızı, düşüncelerimizi, meramımızı. Gelin görün herkese eşit oranda dağıtılmamıştır bu meziyet. Kimi sevdalısına bülbül gibi şakır, kimi hitabet gücüyle milyonları peşinden sürüklerken, kimi milletvekilleri gibi "kem küm" ede ede,"Eeee! Aaaa!" diye diye insanın içine baygınlık getirir.
Lâf aramızda ben de "kem küm"cüler grubundanım. Güzel Konuşma Sanatı, diye onca kitap okudum, diksiyon kurslarına katıldım, nafile! Bir türlü "Eee! Aaa!"dan kurtulamadım gitti.
Allah'tan toplumumuzda benim gibi iki lâfı bir araya getirmeyenler çoğunluktadır da göze batmam. O yüzden güzel konuşanlar hemen dikkat çeker. "Ağzı lâf yapıyor" diye küçümsenmelerinin sebebi kıskançlıktır.
Karşılıklı konuşmak hadi neyse de, kalabalıklar önünde konuşmak başlı başına bir meziyet gerektirir. Nice milletvekilimiz, bakanımız arasında bırakınız ağzından bal damlarcasına konuşmayı, elindeki kâğıdı bile doğru düzgün okuyamayanlar var. Benim gibi onca kursa gidip onca kitap okumak bile çare olmazken, kimisi de, doğuştan güzel konuşma kabiliyetine sahiptir. Örnekse: Şeref. Şeref Şenki.
Müthiş bir yetenektir Şeref. Sanki melekler "Konuş ya Şeref! Güzel konuş, hoş konuş!" demişlerdir. Nerede, ne etkinlik yapılacaksa Şeref sunar. Ne konuşma metni vardır elinde, ne yazılı bilgi. İnanmayacaksınız ama doğaçlama sunar Şeref. Fevkalâde bir Türkçe. Enfes bir ses tonu, kusursuz bir diksiyon büyülenir dinleyen. Ne olur biraz daha konuşsun, diye ağzının içine bakar. Öylesine etkilemişti ki beni, Leman Hanım Kültürevi'nin açılış programını kendisinin sunmasını rica etmiştim. Müthişti.
İnanılmaz bir yetenek Şeref. Tire için büyük şans, Tire Belediyesi Kültür Bölümünde görevli. Hayret ediyordum, böyle büyük bir yeteneğin Tire’de işi ne?
TV’de sunucu olmalıydı Şeref. Tiyatro yapmalıydı, dublaj yapmalıydı. Potansiyelini sunabileceği mecralar gerekti O'na. Yılmaz Göçmen'in TRT’de ahbapları var. Bir konuşsa belki faydası olur, diyecek oldum "Ohoo! Şeref Şenki çoktan uçtu!.." demez mi Yılmaz Hoca.
Eee, olacağı bu! Böylesine bir yetenek Tire’de körelip gidecek değildi ya? Elbet O'nu fark eden birileri çıkacaktı. Kim bilir hangi TV kanalında izleyeceğiz artık. Belki de tiyatroda...". Sen ne diyorsun yahu! Şeref gitti ama Kültür Servisi’nden, Bağ Bahçe Bölümüne gitti. Aldılar mikrofonu, verdiler hortumu Şeref'in eline!" demez mi Yılmaz Göçmen?... Şaşkınlıktan ne diyeceğimi bilemedim. Çöktüm kaldım, deve gibi olduğum yere.
Yazık! Çok yazık! Böyle bir yeteneğin takdiri bu şekildeyse vay halimize!.. Bu görev değişikliğinin sebebini bilmek isteriz. Liyakat aranıyorsa Şeref Şenki'den iyi kimse sunum yapamaz. Keza bu anlaşılmaz görev değişikliğine rağmen, Turgutlu 6.Girit Festivalini yine Şeref sunmuştur. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu!..
"Herhalde Belediye Başkanımız sadece etkinliklerde sunuculuk için kadrolu bir kişiyi belediye bütçesine yük olarak gördü." diye küçük aklıma anlatmaya çalışıyorum ama nafile, bir türlü anlamıyor... Öyleyse ve de şeffaf belediyecilik olduğuna göre, açık açık soralım: Şeref Şenki niye Kültür Bölümünden alınıp Bağ Bahçe Bölümüne verilmiştir? Hal böyleyken nasıl olup da hâlâ etkinlikleri Şeref Şenki sunmaktadır? Hangi sıfatla?
Değerlerimize sahip çıkmalıyız. Ender yetişiyor böyle yetenekler. Korumaya almalı, sakınmalı ve yeteneklerini özgürce sergileyebilecekleri alanlar yaratmalıyız.
"Cumhurbaşkanı bile olabilirsiniz ama... Mustafa Kemal.