Tirede gelenektir: Ramazan ayında lokantalar camlarını boyarlar. Bu, yeni yılı karşılarken dükkânların süslemelerine benzemez. Maksat, yemek yiyenlerin görünmemesi, gelip geçenlerin, özellikle oruç tutanların görüp imrenmemeleridir.
Bırakın Ramazan Ayı'nı, diğer günlerde de cam kenarına oturmak istemezdi kimse. Öyle ya imkânı olan var, olmayan var. Yer yoksa sırt dönük oturulup yemek yenilir yine de gelip geçenin imrendirilmemesine çaba gösterilirdi. Duyarlıydı toplum, hassastı. İnsana saygının gereğiydi bu. Saygısız, denir aşağılanırlardı öyleleri.
Hele yolda yemek ayıptı ve inanmayacaksınız belki: uyarılırdı böyle kişiler. Hem de, O şahsı tanımayan, görmüş geçirmiş kişiler tarafından. Toplum kendi kendisini denetlerdi.
Mahalle büyüklerinin sözü geçerdi. Devlet büyükleri kadar saygı görürlerdi. Büyükler "amca, dayı, teyze, abla vb." aile büyükleri yerine konurdu.
Sahi ne oldu, nasıl oldu da birbirimize saygıyı yitirdik biz?...
İşinizi, paranızı kaybedebilirsiniz, bunları geri hatta fazlasıyla kazanabilirsiniz. Ama saygınızı, hele kendinize olan saygınızı kaybettiyseniz işte bunun telafisi çok zordur.
Dikkat ediyorum, yeme içme yerleri, çay bahçelerinin, kafelerin cadde, yol üzerindeki masaları dolu, iç taraftakiler boş. Sanki o işyerinin görevlisi, konu mankeni gibi cam kenarında, neredeyse kaldırımda oturup yiyip içmeyi seviyorlar. Açıkçası teşhir bu, kendilerini ve yiyip içtiklerini, teşhir "Ayıp ve saygısızlık" görülürken nereden, nereye geldik? Gelip geçen görür imrenirmiş, hamile olan, oruç tutan varmış, parası olmayan varmış, kimin umurunda...
Kendimize ve birbirimize saygımızı kaybettiğimiz için, bu. Şahsiyetimizi yitirip, sürüden biri anlamında kişilik sahibi olduğumuz için, bu. Kendimiz olmaktansa, başkalarına özendiğimiz için bu.
Oysa ne güzel sözcük "Özenmek". Özene bezene bir işi bitirene nasıl saygı gösterilirse, özensiz, baştan savma iş yapan da takdir görmez, küçümsenir. Fakat özensizden de kötüsü özenti içinde olanlardır ki, ne yazık toplumumuz bu amansız bulaşıcı hastalığa yakalanmıştır.
Kaygı verici bu durumdan kurtulmanın yolu, şahsiyetimize kavuşmak, kendimize ve birbirimize saygı duymaktan geçer.
Diyeceksiniz ki: balık baştan kokar. Kokmuş balığı da yiyecek halimiz yok ya?... Atın çöpe gitsin! Canlısı var denizde.