Daha anasından doğarken ağlar
İnsan bu dünyaya geldiği zaman.
Onunla şenlenir bahçeler bağlar
Beş-on yaşlarına girdiği zaman.
Herşeye inanır hayele kanar
Yalan bir aşk ile ciğeri yanar
Kendini dünyada yenilmez sanar
On beş yirmilerde vardığı zaman.
Şimşek gibi çakar sel gibi coşar
Hedeften hedefe yel gibi koşar
Yerinde duramaz çok hızlı yaşar
Yaşı otuzlarda olduğu zaman.
Çoluk-çocuk, evlat-ıyal büyürler
Gelir çatar davetler ve düğünler
Ne güzeldir o günlerde öğünler!
Yaşı kırklarında kaldığı zaman.
Hayatın yükünden bir an yorulur
Gençliğin gidişi biraz zor olur
Engin akan sular gibi durulur
Yaşı ellilere erdiği zaman.
Geçim derdi geçmez daim var olur
Saçları ağarır, başı kar olur
Yaz biter de sanki sonbahar olur
Yaşı altmışlara vardığı zaman.
Saçları, dişleri dökülür bir bir
Gözden ferman, dizden derman çekilir
Derdin biri gider diğeri gelir
Yaşı yetmişleri bulduğu zaman.
Gün günü aratır âhlar, amanlar
Gafletle geçmiştir onca zamanlar
Geriye bakınca gerçeği anlar
Yaşı seksenleri gördüğü zaman.
Elleri titrer de baston tutamaz
Gündüzün gezemez, gece yatamaz
Hiç kimseye derdini anlatamaz
Yaşı doksanlara vardığı zaman.
Hayat sergüzeşti hep yalan olur
Ne kimseye yârdır ne yaran olur
Ne arayan olur, ne soran olur
Yaşı yüz-on ları bulduğu zaman
"Hey gidi günlerim hey!" Diye diye
Abdülkadir ne söylesin ne diye?
Ölüm O'nun için olur hediye
Vade tamam olup dolduğu zaman.