CAMBAZLI KÖYÜNDE BUGÜNLERDE TATLI BİR TELAŞ YAŞANIYOR
CAMBAZLI KÖYÜNDE BUGÜNLERDE TATLI BİR TELAŞ YAŞANIYOR
Güme dağının yeşil serinliği arasına gizlenmiş Cambazlı köyünde bugünlerde tatlı bir telaş yaşanıyor. Üreticinin özenle yetiştirdiği karadutun hasat zamanı geldi çattı…
Karadut’un faydaları saymakla bitmiyor. Meyvesinden, reçeline, şerbetinden, şurubuna kadar sofralarımızın baş tacı olan şifalı karadut ayrıca kozmetik dünyasında güzellik ürünlerinde de baş aktör. Karaduttan hazırlanan güzellik maskeleri günümüzde cilt güzelliğine önem veren kadınların tercihleri arasına girmiş durumda…
Yaz mevsiminin tam da ortasındayız. Bunaltan sıcaklar hepimizi hem fiziksel olarak hem de ruhen olumsuz etkiliyor. Tire’de, mevsim koşullarına göre ortalama 40 dereceyi aşkın hava sıcaklığına rağmen bu günlerde Güme dağının yeşil serinliği arasına gizlenmiş Cambazlı köyünde ise tatlı bir telaş yaşanıyor. Üreticinin özenle yetiştirdiği karadutun hasat zamanı geldi çattı. Onlarca üreticinin, kooperatifi çatısı altında birleştiği bu şirin köyde meyvesinden, reçeline, şerbetinden, güzellik ürünlerine kadar geniş bir yelpazede kullanılan şifalı karadutun hasadına başlandı. Karadut ağaçlarında Ege’nin cömert ballı güneşi ile olgunlaşan meyveler büyük bir özenle toplanmaya başlandı. Adeta şenliğe dönüşen karadut hasadı sabahın erken saatlerinde başlayıp, neredeyse gün batımına kadar sürüyor. Neşe içinde geçen karadut hasadına ailelerin eli ayağı tutan tüm bireyleri katılıyor. Ege türküleri eşliğinde ağaçlardan tek tek elle toplanan karadut Tire pazarında kilosu 120-150 TL arasında alıcı buluyor. Bakmayın bizim ‘alıcı buluyor’ dediğimize adeta kapışılıyor. İnatçı boyası ise ellere, yüzlere bulaştığında çalışanlar arasında şaka ve espri konusu oluyor. Lekesini ancak kendi yaprağının çıkardığını da bilgi notu olarak düşelim.
KOZMETK DÜNYASININ YENİ GÖZDESİ
Mora çalan koyu kırmızı harika rengiyle karadut kozmetik dünyasında güzellik ürünlerinde de baş aktör konumunda. Karaduttan hazırlanan güzellik maskeleri günümüzde cilt güzelliğine önem veren kadınların tercihleri arasına çoktan girdi bile.
KARADUTUN BAŞKENTİ
Osmanlı’da, ipek ve ipek böceği üreticiliği dendiğinde akla ilk gelen ilk yerleşim birimlerinin başında Tire geliyormuş. İpek ve ipek böceği üretimi yıllar içinde unutulmuş. Yörede neredeyse her adım başı bulunan dut ağaçları da birer ikişer kaybolup gitmiş. Ancak, yıllar önce bir avuç köylünün girişimleri ile kooperatifleşen karadut sektörü şimdilerde iyi bir gelir kaynağı haline dönüşmüş. Beyaz dut ağacı yok olmaya yüz tutmasına rağmen karadut ağacının şansı ise birden bire dönüvermiş. Yılda ortalama 100 ton civarında üretilen Karadut soğuk zincir ile Türkiye’nin her yerine gönderiliyor. İlaç sektöründen, dondurma sektörüne, reçel sektöründen, pastacılık sektörüne kadar birçok alanda değerlendirilen ekşi karadut aynı zamanda tıp alanında şifa deposu olarak gösteriliyor. Ayrıca, şarap ve sirkesi de yapılıyor. Çocuk ve bebeklerin ağız içindeki aft denilen yaraların iyileştirilmesinde kullanılıyor.
KIRMIZI DUT İLE KARADUTU KARIŞTIRMAYIN
Karadut demişken, bilinmesi gereken önemli bir noktayı hatırlatalım. Aslında mayıs ayıyla birlikte tezgahlarda boy göstermeye başlayan kırmız dutlar, şifalı karadut diye bilinen tür değildir. Karadut, emsallerine göre geç yetişir. Yöredeki ismi ‘Ekşi Karadut’ olarak bilinir ve Tirenin önemli bir marka değeri haline gelmiştir. Tire’ye yolu düşenler karadutlu lor tatlısı ve karadut şerbetini mutlaka denemeli.
BAKTERİ VE VİRÜS DÜŞMANI
Karadut, antioksidan bakımından oldukça zengindir. İnsan sağlığına inanılmaz faydalar sağlar. Yüzyıllardır özellikle alternatif tıpta şifa amaçlı tüketilir. Vücudu bakteri ve virüslerden arındıran mucize karadut, sindirim sistemi için fayda sağlayan besinler arasında favoridir.
FAYDALARI SAYMAKLA BİTMİYOR
Karadut, yüksek lif oranı sayesinde kalp hastalıklarından kansere, göz sağlığından yüksek kolesterole kadar birçok hastalığa iyi gelen doğal bir şifa kaynağıdır. Vitamin ve mineral deposu olan bu mucizevi meyve, bazı yörelerde sade olarak da tüketilir. Karadut, ülkemizde pekmez, reçel ve kek, kurabiye yapımlarında kullanılır. Protein açısından zengindir. Kalsiyum, demir, folat, tiamin, nisain, A, E, C ve K vitamini içerir. Kırmızı kan hücrelerinin sayısını artırır. Organların oksijenlenmesini artırarak metabolizmanın daha sağlıklı çalışmasına yardımcı olur. Zeaksantin maddesi içerdiğinden retina sağlığını korur. Kemik sağlığı için önemli olan fosfor, kalsiyum ve magnezyum bakımından da oldukça zengindir. Özellikle kahvaltılarda tüketildiğinde gün boyu bağışıklık sistemin sağlığını koruyarak güçlenmesini sağlar. Zararlı mikroorganizmaların sayısını azaltmaya yardımcı olur. Bir başka faydası da, sindirimi hızlandırır. İçerdiği lif ile bağırsakları hareketlendirerek kabız ve gazın neden olduğu şişkinliği azaltır. Kolesterolü düşürerek kalp sağlığını korur. Kadınların, yüzyıllardır cilt ve yüz bakımları için karadutu tercih ettikleri biliniyor. Karadut karışımlı yüz maskeleri kırışıklıkları önlediği gibi, sağladığı pürüzsüz cilt ile organik yüz ve cilt bakımında favoriler arasında yer alıyor.
KARADUTU KAYNATIP İÇERSENİZ NE OLUR?
Karadutun kaynatılması, pekmez yapımı aşamasında olur. Vücudun protein oranını artırmak için ideal bir besindir. Özellikle sporcuların ve büyüme çağındaki çocukların tüketilmesi tavsiye edilir. Günde bir bardak düzenli tüketilmesi soğuk algınlığında enfeksiyon kapan boğazların temizlenmesini sağlar. Bitmedi, damar tıkanıklığının önüne geçer. Sinir hücrelerini yenileyerek hem beyin sağlığını hem de ruhsal hastalıklara iyi gelir. Unutkanlık, kemik erimesi ve yaşlanma gibi ileri yaşlarda görülen sağlık sorunlarının önüne geçer.
MİTOLOJİDE KARADUT
Yıllar önce Babil’de, Thispe ve Pyramus adında birbirlerini çocukluktan beri gizliden seven iki genç varmış. Thispe, Babil’in en güzel kızı, Pyramus ise en yakışıklı erkeğiymiş. Bu iki gencin evleri yan yanaymış. Çocukluktan beri beraber büyüyen iki gencin aşkları gün geçtikçe daha da büyümüş. Zamanla birbirlerine deliler gibi aşık gençler evlenmek istemiş. Ama nafile... Ne yaptılarsa ailelerine birbirlerini ne kadar çok sevdiklerini kabul ettirememişler. Aileleri aralarındaki aşka şiddetle karşı çıkmış, hatta birbirleriyle konuşmalarını bile yasaklamışlar. Aşklarını yüreklerinde yaşayan gençler tüm engellemelere rağmen birbirlerini görmek için çare aramaya başlamışlar. Bir gün, evlerinin ortak olan duvarında tesadüfen bir delik keşfetmişler. Keşfettikleri deliği ise genç aşıklardan başkası bilmiyormuş. Birbirleriyle hasret gidermek, konuşup görüşmek için bu deliği kullanmaya karar vermişler. Günler günleri aylar ayları kovalamış. Tek sevinçleri en azından artık birbirlerinin sesini duyabiliyor ve birbirlerini delikten de olsa görebiliyor olmalarıymış. Zamanla bu da genç açıklara yeterli gelmemeye başlamış. Bir gece Pyramus, bu hasrete dayanamadığı için bir plan yapmaya karar vermiş. Ve bu planını sevgilisine anlatmış. Plan ise Ninos’un mezarının yanındaki dut ağacının altında buluşmakmış. O gece geldiğinde güzeller güzeli Thispe sessizce evden uzaklaşıp mezarın olduğu yere gitmiş. Ve ardından yakışıklıPyramus ‘u beklemeye başlamış. O sırada karşısında ağzı kanlar içinde bir dişi aslan belirmiş. Zavallı Thispe aslanı görünce çok korkmuş. Hemen oradan kaçıp can havliyle boş bir kayanın içine saklanmış. Kayanın içinde aslanın gitmesini beklemiş. Genç kız aslandan kaçarken fark etmeden pelerinini yere düşürmüş. Aslan, kanlı ağzıyla pelerini ağzına almış ve hiddetle parçaladıktan sonra oradan homurdanarak uzaklaşmış. Aslanın hemen oradan ayrılmasından sonra genç kızın sevgilisi çıkagelmiş. O da ne? Yerde kanlar içinde Thispe’nin pelerinini görünce onun öldüğünü düşünmüş. Üzüntüsünden kahrolmuş, pelerini eline alıp “Senin ölümüne ben neden oldum diyerek” kılıcını çekerek dut ağacının başına gitmiş ve hiç tereddüt etmeden kılıcını göğsüne saplamış. Ağaçtaki bembeyaz dutlar o bir anda Pyramus ‘un kanıyla kızıla boyanmış.
LEKESİNİ YAPRAĞINDAN BAŞKASI ÇIKARMAZ
Aslanın gitmesiyle saklandığı yerden çıkan güzeller güzeli Thispe ise Pyramus’u daha fazla bekletmemek için buluşacakları yere doğru ilerlemiş. Beyaz dut ağacının yerinde bu kez karadut ağacı olduğunu görünce anlam verememiş. Biraz daha ilerlemiş, o da ne? Ağacının altında cansız şekilde yatan birini görmüş, yanına gittiğinde o kişinin sevgilisi olduğunu anlamış. Hıçkırıklar boğulmuş. O da kılıcı göğsüne saplayarak kendini öldürmüş. Efsaneye göre, olanlara şahit Yunan mitolojindeki tanrılar ise bu iki gencin aşkları ölümsüzleştirmeyi kararlaştırmışlar. Yakışıklı Pyramus’un kanını karadut meyvesine, Thispe'nin gözyaşlarını ise ağacının yaprağına vermişler. ‘Karadut’un lekesini yaprağından başkası çıkarmaz’ denmesinin nedeni de işte budur. Bir başka deyişle, yüzyıllardır iki gencin ölümsüz aşklarının anısına Thisbe’nin gözyaşları Pyramus’un kanını temizlemeye devam ediyor…
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.