TİRE’DE, ÇEYİZ SANDIĞINDAN 100 YILLIK ‘BEREKET’ ÇIKTI
Kahrat köyünün kızlarından Hatice Alkan, 100 yıl önce gelin oldu. Babası Mustafa da bir adete göre, kızının çeyiz sandığına ‘bereketli olsun diye’ bir torba buğday tohumu koydu. Hatice evlendi, çocukları oldu ve yaşlandı, fakat babasının çeyiz sandığına koyduğu tohumlara elini dahi sürmedi. Tohumlar bugüne kadar sandığın bir köşesinde bekledi. Hatice Alkan, 20 yıl önce hayatını kaybettikten sonra köydeki evine de kimse uğramaz oldu.
Birkaç yıl önce Hatice Alkan’ın torunu Mustafa Hatipoğlu, ninesinin yadigarlarını karıştırırken, çeyiz sandığını buldu. Kapağını kaldırınca ise karşısında buğdayları buldu. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde güvenlik amiri olarak görev yapan Hatipoğlu, tohumları gördüğünde hazine bulmuş gibi sevindi. 49 yaşındaki Hatipoğlu, içerisinde üç-dört kilo tohum olan keseyi alarak büyüklerinin yanına gitti. Sorduğu kişiler ise bu buğdayın ‘kızıl buğday’ olduğunu ve eskiden oralarda hep bu buğdaydan ekildiğini söyledi.
HATİCE ALKAN’IN ÇEYİZİ 100 YIL SONRA TOPRAKLA BULUŞTU
Mustafa Hatipoğlu, ninesinden miras kalan buğdayları ekmeye karar verdi. Tohumlar 200 metrekarelik bir bahçeye yetti ve buğdaylar çimlendi, başak verdi. Nihayet Hatipoğlu’nun sabırsızlıkla beklediği hasat zamanı geldi çattı.
Bahçedeki ekini biçen Hatipoğlu, elde ettiği ürünü uzmanlara gösterdi. Uzmanlar bu buğdayın, gluteni az ve çok besleyici olduğunu söylediler. Bunu öğrenen Hatipoğlu ise bu buğdayı çoğaltıp, babadan kalma arazilere ekip biçmeye başladı.
Mustafa Hatipoğlu, buğday tohumlarıyla karşılaşmasını ve sonrasını şöyle anlattı: “Hatice Alkan benim dedemin annesiydi. Ben askerden döndüğümde yaklaşık 20 yıl önce hayatını kaybetti. Tohumları onun çeyiz sandığında buldum. Ne olduğunu araştırınca eskiden bizim buralarda ekilen kıymetli bir buğday olduğunu öğrendim. Ben araştırmaya başlayınca, Almanya'dan konunun meraklılarından mesajlar aldım. Almanya'da bu tohuma Dinkel diyorlarmış. Sindirimi kolay olduğu için çok değerli bir buğdaymış. Geçen sene de 10 dekar ektim. 3 ton 200 kilo kadar ürün aldım. Benim çocukluğumda ninem ekmek pişirirdi. Tadı kokusu çok hoşuma giderdi.”
TÜRK TOPLUMU EKMEKTE YANLIŞA DÜŞTÜ
Türk toplumunun ekmek konusunda büyük bir yanlışa düştüğünü savunan İstanbul Ticaret Odası üyesi Necati Polat, “Gluteni yüksek olan buğdayların unundan yapılan ekmekler daha çok kabardı. Ekmeklerin rengi, görüntüsü insanları aldattı. Piyasa yüksek glutenli buğdaya yönelirken düşük glutenli ürünler hayvan yemi olarak kullanıldı. Dolayısıyla çiftçi de bu ürünü ekmekten vazgeçti. Biz de o eski tohumları terk ettik, unuttuk” dedi.
Çeyiz sandığında bulunan tohumları duyunca Hatipoğlu ile irtibat kurduğunu anlatan Polat, kızıl buğdayı yeniden yaşatmak için İzmir Ticaret Borsası olarak bir çalışma başlattı. Beş üretici ile anlaşma yaptıklarını söyleyen Polat, “Bu sene beş üretici ile yola çıktık ve bunu projelendirdik. Çiftçimize ürettiği kızıl buğday için alım garantisi veriyoruz. Kızıl buğdayı açıklanan taban fiyatının dört katına satın alacağız. Önümüzdeki yıl ekim alanını 200-250 dönüme çıkartmayı planlıyoruz” dedi.
20 Ekim’de İzmir’de düzenlenen Gastrofest’te, İzmir Ticaret Borsası’nın standında ikram edilen kızıl buğday ekmeğini ikram ekmeği büyük ilgi gördü. Hatice Alkan’ın babasının ‘bereket getirsin’ diye çeyiz sandığına koyduğu tohumlar, şimdi Hatice Alkan’ın evine, köyüne yeniden bereket getiriyor.