bağcılar escort

deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler meritking giriş kingroyal giriş

Ucer’den velilere çağrı !

Tire 13.04.2018 - 09:40, Güncelleme: 19.02.2023 - 03:58
 

Ucer’den velilere çağrı !

Eğitim Sen Tire Temsilciliği Baş Temsilcisi Necmi Ucer, TEOG sınav sistemi yerine getirilen sistemle ilgili sert eleştirilerde bulundu ve “Tüm velilere çağrımızdır: Yeni ortaöğretime geçiş sistemini birlikte durdurabiliriz !” dedi.
Milli Eğitim Bakanlığı tarafından açıklanan TEOG sonrası getirilecek yeni sistem kararı, beraberinde birçok tartışmayı da getirdi. Yeni sisteme sert şekilde karşı çıkan kesimlerin başında gelen Eğitim Sen üyeleri, bu konuda tüm velileri birlikte hareket etmeye ve sisteme karşı çıkmaya çağırdı. Konuyla ilgili görüş ve iddialarını uzun bir açıklama ile dile getiren Tire Eğitim Sen Temsilciliği Baş Temsilcisi Necmi Ucer, yaptığı basın bildirisinde şunları ifade etti:   “TELAFİSİ OLMAYAN BİR SİSTEME MAHKUM EDİLECEĞİZ !”   “Aylardır, çocuklarımızın ve öğrencilerimizin geleceğini geri alınamayacak şekilde olumsuz etkileyecek bir konuya dair, TEOG sonrası getirilecek yeni sisteme karşı kamuoyunu bilgilendirme faaliyetleri yürütüyor ve mücadele ediyoruz.   Ancak gerek yetkililerin gerekse Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz’ın yaptığı açıklamalardan, yeni sistemde Bakanlığın ısrarcı olduğunu, uyarılarımızın ve itirazlarımızın gerektiği biçimde ele alınmadığını görüyoruz. Eğitim Sen olarak her fırsatta TEOG yerine getirilen sistemin, üniversiteye giriş sınavı gibi olmadığını, dolayısıyla öğrencilerimizin ikinci bir şansının bulunmadığını, bu nedenle de öğrencilerimizin telafisinin mümkün olmayan bir sisteme mahkûm edildiğini belirtiyoruz. Bu mahkûmiyeti özetlemek gerekirse;   MEB tarafından dün gece yarısı yapılan açıklamaya göre, sınava girecek 1 milyon 200 bin öğrencinin sadece 10’u, yani 126 bin 536 öğrenci,  Bakan Yılmaz’ın ‘nitelikli’ olarak tarif ettiği 1367 okula yerleşecek. Bu okulların neredeyse yarısı imam hatip ve meslek liselerinden oluşacak. Bugüne kadar işaret ettiğimiz sorunu doğrulayan bu açıklamaya daha yakından bakıldığında, 1367 okuldan 747 okulun imam hatip ve meslek liselerinden oluştuğu görülmektedir. Dolayısıyla AKP, 4+4+4 sisteminden bu yana eğitimde izlediği dinselleştirme ve işçileştirme politikasındaki ısrarını sürdürmekte, sınavda başarılı olmuş çocuklarımızı ve öğrencilerimizi, imam hatip ve meslek liselerine yönlendirmektedir. 10'luk Dilimden Öğrenci Alacak Okullar Okul Sayısı Okulların Kontenjanları Fen Lisesi 309 34.500 Sosyal Bilimler Lisesi 89 9.450 Anadolu Lisesi 222 34.530 İmam Hatip Lisesi 298 28.886 Meslek Lisesi 449 19.170 Toplam 1367 126.536                     Ayrıca daha önce sayısı 600 olarak açıklanan ve dün akşam saatlerinde sayısı 1367 olarak belirtilen okulların sayısının neden ve hangi amaçla artırıldığı sorusu karşımızda durmakta, MEB’in ‘kervanı yolda dizme’ mantığı tüm gerçekliğiyle gün yüzüne çıkmaktadır. MEB tarafından açıklanan okullar ile velilerin beklentilerinin karşılanması mümkün değildir. Çünkü okulun akademik başarısı, öğretmenlerle doğrudan ilgilidir. Ancak hükümetin yayınladığı KHK ile bu okullarda 8 yılını tamamlamış öğretmenler tayin edilebilmektedir. Böylelikle hem velilerin beklentileri karşılanmamış olacak, hem de bu okullardaki öğretmenler sürgün edilerek yeni bir kadrolaşmanın önü açılmıştır.   10’LUK DİLİMDEN ÖĞRENCİ ALACAK OKULLARA DAHA YAKINDAN BAKILDIĞINDA;   İstanbul Kasımpaşa’da 10’luk dilimden öğrenci alacak okul bulunmamakta, Esenler gibi büyük bir ilçede ise sadece 1 imam hatip lisesi bu okulların listesinde bulunmaktadır. Ankara’da 10’luk dilimden öğrenci alacak meslek lisesi ve imam hatip lisesi sayısı toplam 50 iken; fen, sosyal bilimler ve Anadolu liselerinin sayısı toplam 32’de kalmıştır. İzmir’de ise meslek ve imam hatip liselerinin toplam sayısı 37 iken; fen, sosyal bilimler ve Anadolu liselerinin toplam sayısı 25 olmaktadır. Isparta, Çorum, Gümüşhane ve Edirne gibi en az 31 ilde 10’luk dilime giren öğrenciler için belirlenmiş 1 tane dahi Anadolu lisesi bulunmamaktadır. Buna rağmen örneğin Çorum’da 2 meslek lisesi, 2 tane de imam hatip lisesinin 10’luk dilimden öğrenci alması sağlanmıştır. Diğer bir örnek olarak, Aksaray’da akademik başarısı yüksek 7 tane Anadolu lisesi varken, sadece Aksaray imam hatip lisesi 10’luk dilimden öğrenci alacaktır. Aynı şekilde Uşak’ta da Uşak Eşme Ahmet Avcı Anadolu Lisesi’nin akademik başarısı son derece yüksekken bu lise değil, MEB tarafından belirlenen meslek lisesinin 10’luk dilimden öğrenci alması sağlandı.              Adana’da belirlenen okullara ise ulaşım sorunu karşımıza çıkmaktadır. Geriye kalan 1 milyonun üzerindeki öğrenci ise 3 Anadolu, 3 meslek ve 3 imam hatip lisesi olmak üzere toplam 9 lise içerisinden 5 liseyi tercih sisteminde belirtmek zorunda bırakılacak.  Yani Anadolu lisesine gitmek isteyen bir öğrenci, 3 liseyi yazdıktan sonra mutlaka iki farklı lise türünden tercih yapmak zorunda kalacak. Bu nedenle Bakan Yılmaz’ın ‘Hiçbir öğrencimizi, velimizi istemediği bir liseye, bölüme yönlendirme yok’ açıklaması fiili zorlamayla anlamını yitirmiş olacak.       5 tercih yapmaya zorlanan öğrencilerin, 2. ve 3. tercihleri, üçlü çember sistemi nedeniyle fiilen etkisiz kılınacak. Örneğin ilk üç tercihinde Anadolu Lisesi yazan A,B ve C isminde üç öğrenci ele alalım. A adındaki öğrencinin birinci tercihi ile B adındaki öğrencinin ikinci tercihi ve C adındaki öğrencinin de üçüncü tercihi birbiriyle çakışacak. Haliyle Bakanlığın öğrencileri lise türlerine göre ‘dengeli dağıtacak’ komisyonu da öğrencinin adresine en yakın liseye gitmesini amaçlayacak. Bu durumda A adlı öğrenci, ilk tercihine yerleşemediğinde haliyle 4. ve 5. tercihlerine yazmak zorunda kaldığı farklı lise türlerine yönlendirilecek. Tercih sisteminde işlemlerine son verebilmesi için 5 tercih yapmak zorunda bırakılan öğrenci, bu zorunluluk nedeniyle gitmek istemediği liseleri tercih etmek zorunda olacağı için de Bakanlık, öğrenci bu liseyi tercih etti diyerek sorumluluğu üzerinden atmış olacak. Özetle, ilk 3 tercihine Anadolu lisesi yazan bir öğrenci, 4. ve 5. tercihlerinde imam hatip ve meslek liselerinden birini ya da her ikisini tercih etmek zorunda bırakıldığı için, bu dayatmanın adı ‘Öğrenci istemediği okula gitmiyor’ olarak kamuoyuna lanse edilecek.       Aynı liseyi tercih eden ve puanları aynı olan öğrencilerle karşılaşıldığında ise öğrencilerin ortaöğretim başarı puanları, yıl sonu başarı puanları, okula devam ettiği gün sayıları ve son olarak yaşları da kimin o okula yerleşeceğini belirlemek için temel kriter olarak kullanılacak. Ancak, MEB’in yayınladığı yönetmelikte ve yönergede bu kriterlerin hangi sıraya göre sorgulanacağı açıkça ifade edilmediği için farklı uygulamalarla da karşılaşılacak!    Son olarak söz konusu 5 tercihinden herhangi birine yerleşememe kaygısı güden öğrenciler için de pansiyonlu liselerden 5 tercih yapılabilmesi sağlanacaktır. Ancak resmi rakamlara göre söz konusu pansiyonlu/yatılı liselerin yarısı imam hatip lisesidir.   MEB’in ortaöğretime geçiş sistemini yeniden yapılandırmasındaki temel amaç, resmi istatistiklerle de kanıtlanmış olan ve öğrencilerin tercih etmek istemediği, imam hatip ve meslek liselerine öğrencilerin gitmek zorunda bırakılmasıdır. Haliyle velilere bu sistemden çıkış yolu olarak da özel liseler işaret edilmekte ve bu nedenle de özel liselere erken tercih imkanı tanınmaktadır.    Yeni sistemin özellikle Büyükşehirlerde ve içerisinde 9 lise bulunmayan ilçelerde neden olacağı sorunların boyutları dahi tahmin edilememektedir. Bakanlığın bu soruna bulduğu tek çözüm il, ilçe Milli Eğitim Müdürlüğü ve okulun bağlı olduğu Genel Müdürlük tarafından yerleştirmenin yapılmasıdır. Yani, öğrencinin ve velinin iradesi, eninde sonunda Bakanlığın vereceği kararlara teslim edilmektedir.   Bizler, eğitim emekçileri ve veliler olarak çocuklarımızın ve öğrencilerimizin geri dönülemeyecek bir yola sokulmasını kabul etmiyoruz. Her çocuğun, hükümetin siyasi arzularının ötesinde bir önemi, değeri olduğunu düşünüyoruz. Öğrencilerimizin ve çocuklarımızın hayatlarını böylesine olumsuz etkileyecek bir sisteme karşı çıkıyoruz. Bu kapsamda;   MEB’in ilgili yönetmelik ve yönergesine karşı 12.04.2018 tarihinde ayrı ayrı yargıya başvuruyoruz. Bugüne kadar yürüttüğümüz çalışmaların ötesine geçerek, konunun sadece 8. sınıf öğrenci velilerinin değil, tüm toplumun sorunu olduğunu daha güçlü örgütleyebilmek için eylem ve etkinlikler düzenleyeceğimizi ifade ediyoruz. Yeni sınav sisteminin yıkıcı sonuçlarından çocuklarımızı, öğrencilerimizi kurtarabilmek için bu sistemin bu yıl uygulanmamasını talep ediyor, Bakanlığı eğitim emekçilerinin, velilerin ve öğrencilerin sesine kulak vermeye davet ediyoruz.”         HABER:  Engin ÜÇER  
Eğitim Sen Tire Temsilciliği Baş Temsilcisi Necmi Ucer, TEOG sınav sistemi yerine getirilen sistemle ilgili sert eleştirilerde bulundu ve “Tüm velilere çağrımızdır: Yeni ortaöğretime geçiş sistemini birlikte durdurabiliriz !” dedi.

Milli Eğitim Bakanlığı tarafından açıklanan TEOG sonrası getirilecek yeni sistem kararı, beraberinde birçok tartışmayı da getirdi. Yeni sisteme sert şekilde karşı çıkan kesimlerin başında gelen Eğitim Sen üyeleri, bu konuda tüm velileri birlikte hareket etmeye ve sisteme karşı çıkmaya çağırdı. Konuyla ilgili görüş ve iddialarını uzun bir açıklama ile dile getiren Tire Eğitim Sen Temsilciliği Baş Temsilcisi Necmi Ucer, yaptığı basın bildirisinde şunları ifade etti:

 

“TELAFİSİ OLMAYAN BİR SİSTEME MAHKUM EDİLECEĞİZ !”

 

“Aylardır, çocuklarımızın ve öğrencilerimizin geleceğini geri alınamayacak şekilde olumsuz etkileyecek bir konuya dair, TEOG sonrası getirilecek yeni sisteme karşı kamuoyunu bilgilendirme faaliyetleri yürütüyor ve mücadele ediyoruz.

 

Ancak gerek yetkililerin gerekse Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz’ın yaptığı açıklamalardan, yeni sistemde Bakanlığın ısrarcı olduğunu, uyarılarımızın ve itirazlarımızın gerektiği biçimde ele alınmadığını görüyoruz. Eğitim Sen olarak her fırsatta TEOG yerine getirilen sistemin, üniversiteye giriş sınavı gibi olmadığını, dolayısıyla öğrencilerimizin ikinci bir şansının bulunmadığını, bu nedenle de öğrencilerimizin telafisinin mümkün olmayan bir sisteme mahkûm edildiğini belirtiyoruz. Bu mahkûmiyeti özetlemek gerekirse;

 

  • MEB tarafından dün gece yarısı yapılan açıklamaya göre, sınava girecek 1 milyon 200 bin öğrencinin sadece 10’u, yani 126 bin 536 öğrenci,  Bakan Yılmaz’ın ‘nitelikli’ olarak tarif ettiği 1367 okula yerleşecek. Bu okulların neredeyse yarısı imam hatip ve meslek liselerinden oluşacak.
  • Bugüne kadar işaret ettiğimiz sorunu doğrulayan bu açıklamaya daha yakından bakıldığında, 1367 okuldan 747 okulun imam hatip ve meslek liselerinden oluştuğu görülmektedir. Dolayısıyla AKP, 4+4+4 sisteminden bu yana eğitimde izlediği dinselleştirme ve işçileştirme politikasındaki ısrarını sürdürmekte, sınavda başarılı olmuş çocuklarımızı ve öğrencilerimizi, imam hatip ve meslek liselerine yönlendirmektedir.

10'luk Dilimden Öğrenci Alacak Okullar

Okul Sayısı

Okulların Kontenjanları

Fen Lisesi

309

34.500

Sosyal Bilimler Lisesi

89

9.450

Anadolu Lisesi

222

34.530

İmam Hatip Lisesi

298

28.886

Meslek Lisesi

449

19.170

Toplam

1367

126.536

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

  • Ayrıca daha önce sayısı 600 olarak açıklanan ve dün akşam saatlerinde sayısı 1367 olarak belirtilen okulların sayısının neden ve hangi amaçla artırıldığı sorusu karşımızda durmakta, MEB’in ‘kervanı yolda dizme’ mantığı tüm gerçekliğiyle gün yüzüne çıkmaktadır.
  • MEB tarafından açıklanan okullar ile velilerin beklentilerinin karşılanması mümkün değildir. Çünkü okulun akademik başarısı, öğretmenlerle doğrudan ilgilidir. Ancak hükümetin yayınladığı KHK ile bu okullarda 8 yılını tamamlamış öğretmenler tayin edilebilmektedir. Böylelikle hem velilerin beklentileri karşılanmamış olacak, hem de bu okullardaki öğretmenler sürgün edilerek yeni bir kadrolaşmanın önü açılmıştır.

 

10’LUK DİLİMDEN ÖĞRENCİ ALACAK OKULLARA DAHA YAKINDAN BAKILDIĞINDA;

 

  • İstanbul Kasımpaşa’da 10’luk dilimden öğrenci alacak okul bulunmamakta, Esenler gibi büyük bir ilçede ise sadece 1 imam hatip lisesi bu okulların listesinde bulunmaktadır.
  • Ankara’da 10’luk dilimden öğrenci alacak meslek lisesi ve imam hatip lisesi sayısı toplam 50 iken; fen, sosyal bilimler ve Anadolu liselerinin sayısı toplam 32’de kalmıştır.
  • İzmir’de ise meslek ve imam hatip liselerinin toplam sayısı 37 iken; fen, sosyal bilimler ve Anadolu liselerinin toplam sayısı 25 olmaktadır.
  • Isparta, Çorum, Gümüşhane ve Edirne gibi en az 31 ilde 10’luk dilime giren öğrenciler için belirlenmiş 1 tane dahi Anadolu lisesi bulunmamaktadır. Buna rağmen örneğin Çorum’da 2 meslek lisesi, 2 tane de imam hatip lisesinin 10’luk dilimden öğrenci alması sağlanmıştır. Diğer bir örnek olarak, Aksaray’da akademik başarısı yüksek 7 tane Anadolu lisesi varken, sadece Aksaray imam hatip lisesi 10’luk dilimden öğrenci alacaktır. Aynı şekilde Uşak’ta da Uşak Eşme Ahmet Avcı Anadolu Lisesi’nin akademik başarısı son derece yüksekken bu lise değil, MEB tarafından belirlenen meslek lisesinin 10’luk dilimden öğrenci alması sağlandı.        

 

  •    Adana’da belirlenen okullara ise ulaşım sorunu karşımıza çıkmaktadır. Geriye kalan 1 milyonun üzerindeki öğrenci ise 3 Anadolu, 3 meslek ve 3 imam hatip lisesi olmak üzere toplam 9 lise içerisinden 5 liseyi tercih sisteminde belirtmek zorunda bırakılacak.  Yani Anadolu lisesine gitmek isteyen bir öğrenci, 3 liseyi yazdıktan sonra mutlaka iki farklı lise türünden tercih yapmak zorunda kalacak. Bu nedenle Bakan Yılmaz’ın ‘Hiçbir öğrencimizi, velimizi istemediği bir liseye, bölüme yönlendirme yok’ açıklaması fiili zorlamayla anlamını yitirmiş olacak.
  •       5 tercih yapmaya zorlanan öğrencilerin, 2. ve 3. tercihleri, üçlü çember sistemi nedeniyle fiilen etkisiz kılınacak. Örneğin ilk üç tercihinde Anadolu Lisesi yazan A,B ve C isminde üç öğrenci ele alalım. A adındaki öğrencinin birinci tercihi ile B adındaki öğrencinin ikinci tercihi ve C adındaki öğrencinin de üçüncü tercihi birbiriyle çakışacak. Haliyle Bakanlığın öğrencileri lise türlerine göre ‘dengeli dağıtacak’ komisyonu da öğrencinin adresine en yakın liseye gitmesini amaçlayacak. Bu durumda A adlı öğrenci, ilk tercihine yerleşemediğinde haliyle 4. ve 5. tercihlerine yazmak zorunda kaldığı farklı lise türlerine yönlendirilecek. Tercih sisteminde işlemlerine son verebilmesi için 5 tercih yapmak zorunda bırakılan öğrenci, bu zorunluluk nedeniyle gitmek istemediği liseleri tercih etmek zorunda olacağı için de Bakanlık, öğrenci bu liseyi tercih etti diyerek sorumluluğu üzerinden atmış olacak. Özetle, ilk 3 tercihine Anadolu lisesi yazan bir öğrenci, 4. ve 5. tercihlerinde imam hatip ve meslek liselerinden birini ya da her ikisini tercih etmek zorunda bırakıldığı için, bu dayatmanın adı ‘Öğrenci istemediği okula gitmiyor’ olarak kamuoyuna lanse edilecek.
  •       Aynı liseyi tercih eden ve puanları aynı olan öğrencilerle karşılaşıldığında ise öğrencilerin ortaöğretim başarı puanları, yıl sonu başarı puanları, okula devam ettiği gün sayıları ve son olarak yaşları da kimin o okula yerleşeceğini belirlemek için temel kriter olarak kullanılacak. Ancak, MEB’in yayınladığı yönetmelikte ve yönergede bu kriterlerin hangi sıraya göre sorgulanacağı açıkça ifade edilmediği için farklı uygulamalarla da karşılaşılacak!
  •    Son olarak söz konusu 5 tercihinden herhangi birine yerleşememe kaygısı güden öğrenciler için de pansiyonlu liselerden 5 tercih yapılabilmesi sağlanacaktır. Ancak resmi rakamlara göre söz konusu pansiyonlu/yatılı liselerin yarısı imam hatip lisesidir.

 

MEB’in ortaöğretime geçiş sistemini yeniden yapılandırmasındaki temel amaç, resmi istatistiklerle de kanıtlanmış olan ve öğrencilerin tercih etmek istemediği, imam hatip ve meslek liselerine öğrencilerin gitmek zorunda bırakılmasıdır. Haliyle velilere bu sistemden çıkış yolu olarak da özel liseler işaret edilmekte ve bu nedenle de özel liselere erken tercih imkanı tanınmaktadır. 

 

Yeni sistemin özellikle Büyükşehirlerde ve içerisinde 9 lise bulunmayan ilçelerde neden olacağı sorunların boyutları dahi tahmin edilememektedir. Bakanlığın bu soruna bulduğu tek çözüm il, ilçe Milli Eğitim Müdürlüğü ve okulun bağlı olduğu Genel Müdürlük tarafından yerleştirmenin yapılmasıdır. Yani, öğrencinin ve velinin iradesi, eninde sonunda Bakanlığın vereceği kararlara teslim edilmektedir.

 

Bizler, eğitim emekçileri ve veliler olarak çocuklarımızın ve öğrencilerimizin geri dönülemeyecek bir yola sokulmasını kabul etmiyoruz. Her çocuğun, hükümetin siyasi arzularının ötesinde bir önemi, değeri olduğunu düşünüyoruz. Öğrencilerimizin ve çocuklarımızın hayatlarını böylesine olumsuz etkileyecek bir sisteme karşı çıkıyoruz. Bu kapsamda;

 

  • MEB’in ilgili yönetmelik ve yönergesine karşı 12.04.2018 tarihinde ayrı ayrı yargıya başvuruyoruz.
  • Bugüne kadar yürüttüğümüz çalışmaların ötesine geçerek, konunun sadece 8. sınıf öğrenci velilerinin değil, tüm toplumun sorunu olduğunu daha güçlü örgütleyebilmek için eylem ve etkinlikler düzenleyeceğimizi ifade ediyoruz.
  • Yeni sınav sisteminin yıkıcı sonuçlarından çocuklarımızı, öğrencilerimizi kurtarabilmek için bu sistemin bu yıl uygulanmamasını talep ediyor, Bakanlığı eğitim emekçilerinin, velilerin ve öğrencilerin sesine kulak vermeye davet ediyoruz.”

 

 

 

 

HABER:  Engin ÜÇER

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve buyuktire.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.