bağcılar escort

deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler meritking giriş kingroyal giriş

TİRE’DE EĞİTİM-SEN’DEN “MELEK DAĞYEL” CİNAYETİ İLE İLGİLİ AÇIKLAMA

Gündem 11.03.2020 - 18:36, Güncelleme: 19.02.2023 - 03:58
 

TİRE’DE EĞİTİM-SEN’DEN “MELEK DAĞYEL” CİNAYETİ İLE İLGİLİ AÇIKLAMA

Geçtiğimiz Salı günü Tire’de eski eşi tarafında boğazından bıçaklanarak öldürülen Melek Dağyel cinayetinin yankıları sürüyor.
Konuyla ilgili Eğitim-Sen Tire temsilciliği tarafından Cumhuriyet meydanında gerçekleşen basın açıklamasında Kadın Cinayetlerine dikkat çekildi. Programa Eğitim İş Tire temsilciliği üyeleri, Cumhuriyet Kadınları Derneği üyeleri, Atatürk Düşünce Derneği Üyeleri ve vatandaşlar katılım gösterdi. Yapılan basın açıklamasının ardından hep bir ağızdan sloganlar atan grup basın açıklamasını sonlandırdı. Açıklamada şu ifadelere yer verildi. BASINA VE KAMUOYUNA “10 mart 2020 Salı günü ilçemizde yaşanan vahşice erkek şiddeti, sonucu Melek DAĞYEL ablamız maalesef katledildi. Tıpkı tüm dünyanın gözleri önünde ölmek istemiyorum diye haykırarak katledilen Emine Bulut gibi, tıpkı Güldünya Töre gibi tıpkı Nilüfer, Münevver ,Eda kız kardeşlerimiz ve daha yüzlercesi gibi. Acımız büyük ama öfkemiz daha da büyük. Erkekler bu cinayetlerdeki cesareti, yargıdan, cinsiyetçi medyadan ve siyasi iktidar temsilcilerinin ayrımcı sözlerinden almaktadır. Kadınlara yönelik gerici-muhafazakâr söylemler, toplumdaki cinsiyet ayrımcı bakış açısını pekiştirirken, şiddet uygulayan erkekleri de cesaretlendirmektedir. Kadınlara “çocuk doğurun” diyerek evin yolunun gösterildiği ülkemizde, dekolte giyen kadının tecavüze davetiye çıkardığı, gece onda sokakta gezenin arandığı, hamile kadının salına salına dolaşamayacağı söylemleri ,mahkemelerde katillerin kravat taktığı için indirim almaları ve daha neler neler eril zihniyeti güçlendirmektedir. Kısa bir süre önce defalarca şikâyet ettiği eski kocası tarafından herkesin önünde canlı yayınla Emine Bulut katledilirken, “Ölmek İstemiyorum” haykırışı hala kulaklarımızdadır. Emine Bulut’un “Ölmek İstemiyorum” haykırışı ile ‘Pamuk ipliğine bağlısınız, sözünü her gün duymaktan bıktım’ diyen ve uğradığı mobbinge daha fazla dayanamayıp hayatına son veren 25 yaşındaki sözleşmeli öğretmen Saadet Harmancı’nın son sözleri; kadın cinayetlerine, çocuk istismarlarına, krize, işsizliğe, işçi ölümlerine, doğa talanına, işten atmalara, uzun çalışma saatlerine, ödenmeyen ücretlere kadar hayatımızın orta yerinde duran bütün sorunları da içine alacak biçimde herkesin, yüreğinde htiği bir isyan cümlesi olmuştur. Her gün en az üç kadının vahşi bir biçimde katledildiği, yüzlerce kadının şiddet tehdidi altında olduğu için kolluk güçlerine ve yargıya başvurduğu Türkiye’de, binlerce kadının yaşanan adaletsizlikler, yanlış uygulamalar ve haksız yargı kararları yüzünden adalete güven duymadığı ortadadır. Bütün bunlar karşın İstanbul Sözleşmesi diyor ki: Devlet, kadına yönelik şiddetle bütüncül bir mücadele için kurumsal, mali ve eş güdümlü yapılar kurmalı; etkili, kapsamlı ve birbiriyle koordineli politikalar oluşturmalı. Devlet yetkilileri, görevlileri, devlet adına hareket eden tüm aktörler kadına karşı herhangi bir şiddet eylemine girişmekten imtina etmeliler ve toplumsal cinsiyete duyarlı politikalar üretmeli. Kadına yönelik şiddet eylemlerinin mağdurları ile çalışan uzmanlara şiddetin önlenmesi ve tespit edilmesi, kadın erkek eşitliğini, mağdurların ihtiyaç ve haklarını ve ikincil mağduriyetin önlenmesini içeren eğitimler verilmelidir. Herhangi bir şiddet karşısında müracaatta bulunan kadının işlemler sırasında karşısına çıkan kolluk görevlisinden, savcıya, hâkime kadar uzanan tüm aşamalardaki kadroların bu eğitimi alması ve buna göre hareket etmesi gerekir. Devlet, özel şirketleri ve işverenleri iş yerinde cinsel taciz de dâhil olmak üzere kadına yönelik şiddeti önlemek için denetim standartları geliştirmeye teşvik etmelidir. Devlet, medyayı kadına yönelik şiddeti önlemeye ve kadın onuruna saygıyı arttırmaya yönelik politikaların oluşturulmasına teşvik etmelidir. Kadın erkek eşitliğini esas alan, toplumsal klişelerden arındırılmış konuların tüm eğitim seviyelerinde resmi müfredata eklenmesi gerekmektedir. Türkiye, böylesine önemli bir sözleşmeyi imzalamış olmasına rağmen, kadına yönelik şiddet konusunda 2020 yılı ilk verilerine baktığımızda imzalanan bu sözleşmenin hayata geçirilemediği çok net biçimde görülmektedir. Bilinmelidir ki; her gün iradesi kırılmaya çalışılan, baskıya ve ayrımcılığa maruz kalan biz kadınlar içimizde direniş ve özgürleşme isteğini her gün çığ gibi büyütüyoruz! Şiddete, baskıya, eşitsizliğe karşı çıkıyor, susmuyoruz. Eril zihniyete sesleniyoruz, siz kadın katillerini, tecavüzcüleri korumaya devam edin bizde her fırsatta teşhir etmeye devam edeceğiz. Örgütlü kamu emekçisi kadınlar olarak, kadına yönelik şiddete ve şiddete zemin hazırlayan ve yol verenlere isyan ediyor ve sesimizi yükseltiyoruz. Bir kadının daha katline tahammülümüz yok. Kadının bedeni ve emeği üzerine kurmaya çalıştığınız tahakküme boyun eğmiyoruz. Bizi hapsetmeye çalıştığınız cendereyi yerle bir edebilecek güçteyiz. Bu zihniyeti değiştirmek, kadına yönelik şiddeti durdurmak ve yetkililerin bu konuda gereğini yapmasını sağlamak konusunda kararlıyız ve size rağmen varız. Eril tahakkümün oyunlarını bozarak, tüm gücümüz ve inancımızla mücadele etmeyi sürdüreceğiz”. BİZ KADINLAR VARDIK, VARIZ VE VAROLMAYA DEVAM EDECEĞİZ .SUSMAYACAĞIZ.MELEK ABLAMIZI VE KATLEDİLEN KIZ KARDEŞLERİMİZİ ASLA UNUTMAYACAĞIZ UNUTTURMAYACAĞIZ EĞİTİMSEN TİRE TEMSİLCİLİĞİ  
Geçtiğimiz Salı günü Tire’de eski eşi tarafında boğazından bıçaklanarak öldürülen Melek Dağyel cinayetinin yankıları sürüyor.

Konuyla ilgili Eğitim-Sen Tire temsilciliği tarafından Cumhuriyet meydanında gerçekleşen basın açıklamasında Kadın Cinayetlerine dikkat çekildi. Programa Eğitim İş Tire temsilciliği üyeleri, Cumhuriyet Kadınları Derneği üyeleri, Atatürk Düşünce Derneği Üyeleri ve vatandaşlar katılım gösterdi.

Yapılan basın açıklamasının ardından hep bir ağızdan sloganlar atan grup basın açıklamasını sonlandırdı. Açıklamada şu ifadelere yer verildi.

BASINA VE KAMUOYUNA

“10 mart 2020 Salı günü ilçemizde yaşanan vahşice erkek şiddeti, sonucu Melek DAĞYEL ablamız maalesef katledildi. Tıpkı tüm dünyanın gözleri önünde ölmek istemiyorum diye haykırarak katledilen Emine Bulut gibi, tıpkı Güldünya Töre gibi tıpkı Nilüfer, Münevver ,Eda kız kardeşlerimiz ve daha yüzlercesi gibi. Acımız büyük ama öfkemiz daha da büyük.

Erkekler bu cinayetlerdeki cesareti, yargıdan, cinsiyetçi medyadan ve siyasi iktidar temsilcilerinin ayrımcı sözlerinden almaktadır.

Kadınlara yönelik gerici-muhafazakâr söylemler, toplumdaki cinsiyet ayrımcı bakış açısını pekiştirirken, şiddet uygulayan erkekleri de cesaretlendirmektedir. Kadınlara “çocuk doğurun” diyerek evin yolunun gösterildiği ülkemizde, dekolte giyen kadının tecavüze davetiye çıkardığı, gece onda sokakta gezenin arandığı, hamile kadının salına salına dolaşamayacağı söylemleri ,mahkemelerde katillerin kravat taktığı için indirim almaları ve daha neler neler eril zihniyeti güçlendirmektedir.

Kısa bir süre önce defalarca şikâyet ettiği eski kocası tarafından herkesin önünde canlı yayınla Emine Bulut katledilirken, “Ölmek İstemiyorum” haykırışı hala kulaklarımızdadır.

Emine Bulut’un “Ölmek İstemiyorum” haykırışı ile ‘Pamuk ipliğine bağlısınız, sözünü her gün duymaktan bıktım’ diyen ve uğradığı mobbinge daha fazla dayanamayıp hayatına son veren 25 yaşındaki sözleşmeli öğretmen Saadet Harmancı’nın son sözleri; kadın cinayetlerine, çocuk istismarlarına, krize, işsizliğe, işçi ölümlerine, doğa talanına, işten atmalara, uzun çalışma saatlerine, ödenmeyen ücretlere kadar hayatımızın orta yerinde duran bütün sorunları da içine alacak biçimde herkesin, yüreğinde htiği bir isyan cümlesi olmuştur.

Her gün en az üç kadının vahşi bir biçimde katledildiği, yüzlerce kadının şiddet tehdidi altında olduğu için kolluk güçlerine ve yargıya başvurduğu Türkiye’de, binlerce kadının yaşanan adaletsizlikler, yanlış uygulamalar ve haksız yargı kararları yüzünden adalete güven duymadığı ortadadır.

Bütün bunlar karşın İstanbul Sözleşmesi diyor ki:

Devlet, kadına yönelik şiddetle bütüncül bir mücadele için kurumsal, mali ve eş güdümlü yapılar kurmalı; etkili, kapsamlı ve birbiriyle koordineli politikalar oluşturmalı.

Devlet yetkilileri, görevlileri, devlet adına hareket eden tüm aktörler kadına karşı herhangi bir şiddet eylemine girişmekten imtina etmeliler ve toplumsal cinsiyete duyarlı politikalar üretmeli.

Kadına yönelik şiddet eylemlerinin mağdurları ile çalışan uzmanlara şiddetin önlenmesi ve tespit edilmesi, kadın erkek eşitliğini, mağdurların ihtiyaç ve haklarını ve ikincil mağduriyetin önlenmesini içeren eğitimler verilmelidir. Herhangi bir şiddet karşısında müracaatta bulunan kadının işlemler sırasında karşısına çıkan kolluk görevlisinden, savcıya, hâkime kadar uzanan tüm aşamalardaki kadroların bu eğitimi alması ve buna göre hareket etmesi gerekir.

Devlet, özel şirketleri ve işverenleri iş yerinde cinsel taciz de dâhil olmak üzere kadına yönelik şiddeti önlemek için denetim standartları geliştirmeye teşvik etmelidir.

Devlet, medyayı kadına yönelik şiddeti önlemeye ve kadın onuruna saygıyı arttırmaya yönelik politikaların oluşturulmasına teşvik etmelidir.

Kadın erkek eşitliğini esas alan, toplumsal klişelerden arındırılmış konuların tüm eğitim seviyelerinde resmi müfredata eklenmesi gerekmektedir.

Türkiye, böylesine önemli bir sözleşmeyi imzalamış olmasına rağmen, kadına yönelik şiddet konusunda 2020 yılı ilk verilerine baktığımızda imzalanan bu sözleşmenin hayata geçirilemediği çok net biçimde görülmektedir.

Bilinmelidir ki; her gün iradesi kırılmaya çalışılan, baskıya ve ayrımcılığa maruz kalan biz kadınlar içimizde direniş ve özgürleşme isteğini her gün çığ gibi büyütüyoruz!

Şiddete, baskıya, eşitsizliğe karşı çıkıyor, susmuyoruz. Eril zihniyete sesleniyoruz, siz kadın katillerini, tecavüzcüleri korumaya devam edin bizde her fırsatta teşhir etmeye devam edeceğiz.

Örgütlü kamu emekçisi kadınlar olarak, kadına yönelik şiddete ve şiddete zemin hazırlayan ve yol verenlere isyan ediyor ve sesimizi yükseltiyoruz. Bir kadının daha katline tahammülümüz yok. Kadının bedeni ve emeği üzerine

kurmaya çalıştığınız tahakküme boyun eğmiyoruz. Bizi hapsetmeye çalıştığınız cendereyi yerle bir edebilecek güçteyiz. Bu zihniyeti değiştirmek, kadına yönelik şiddeti durdurmak ve yetkililerin bu konuda gereğini yapmasını sağlamak konusunda kararlıyız ve size rağmen varız. Eril tahakkümün oyunlarını bozarak, tüm gücümüz ve inancımızla mücadele etmeyi sürdüreceğiz”.

BİZ KADINLAR VARDIK, VARIZ VE VAROLMAYA DEVAM EDECEĞİZ .SUSMAYACAĞIZ.MELEK ABLAMIZI VE KATLEDİLEN KIZ KARDEŞLERİMİZİ ASLA UNUTMAYACAĞIZ UNUTTURMAYACAĞIZ

EĞİTİMSEN TİRE TEMSİLCİLİĞİ

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve buyuktire.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.