bağcılar escort

deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler meritking giriş kingroyal giriş

TİRE’DE EĞİTİM-SEN'DEN 8 MART AÇIKLAMASI

Gündem 09.03.2020 - 15:02, Güncelleme: 19.02.2023 - 03:58
 

TİRE’DE EĞİTİM-SEN'DEN 8 MART AÇIKLAMASI

Eğitim-Sen Tire Şubesi 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla Cumhuriyet meydanında basın açıklaması düzenledi.
Açıklamada Şu İfadelere yer verildi: Doğa Benim, Üreten Benim, Emek Benim, Yaşam Benim,  BEN KADINIM! 8 Mart 1857’te NewYork’ta kadın işçilerin uzun çalışma saatlerine, kölelik koşullarına karşı direnirken katledilişlerinin 163. yılında, bu 8 Mart’ta da, itirazlarımızı, isyanımızı, mücadele inadımızı kuşandık el ele alanlardayız. Evet; 1957’den bu yana hak almak ve özgür olmak için yürüttüğümüz mücadele tarihimizle çok yol aldık. Ne var ki, rengimiz, dilimiz, inancımız farketmeksizin, haklarımıza, kazanımlarımıza saldırılar, katmerli sömürü, baskı ve şiddet artarak devam ediyor. Yağma, talan, aşırı kar hırsı, ekosistemi yok edecek düzeye ulaştı. Eşitsizlik, işsizlik, yoksulluk, açlık, savaş, göç, ölüm akıl almaz boyutlarda. Buna karşın, yoksul halklar, emekçiler, kadınlar, gençler ve doğa “bu böyle gitmez” diyerek haykırıyor. Otoriter ve popülist iktidarlar varlıklarını sürdürmek için bu haykırışları susturmak istiyor ve baskıyı, savaş politikalarını, şiddeti artırıyor. Kadınlar baskılara boyun eğmiyor, yeryüzünün her yerinde direniyor, tarih yazıyor, Yoksulluğa, işsizliğe, güvencesizliğe, köleliğe, savaşlara, doğa ve yaşam alanlarının talanına karşı yükselen halk isyanlarında en önde yer alıyor, Yaşamlarına, emeğine, bedenine, kimliğine sahip çıkıyor, meydanları dolduruyor. Şiddete, tacize, tecavüze, cinsiyetçiliğe, eşitsizliğe, ırkçılığa ve kadınların inkarına yönelik politikalara karşı özgün, yeni ve yaratıcı direnişlerini birbiriyle buluşturuyor. Şili’de başlayan ve dünyanın her yerinden milyonlarca kadının eşlik ettiği, asıl failin yüzüne “katil, tecavüzcü sensin” diye haykıran lastesis dansımızda olduğu gibi iktidarlarını sürdürmek isteyenlere büyük korku salıyor. GÜVENCESİZLİK, SÖMÜRÜ, EKONOMİK KRİZ, SAVAŞ VE ŞİDDET SARMALINA MAHKUM DEĞİLİZ! Bugün ülkemizde, kamudaki istihdam parçalı, performansa dayalı, esnek, güvencesiz bir yapıya dönüştürüldü. Bu dönüşüm beraberinde bize, daha fazla eşitsizlik, yoksulluk, ayrımcılık, cinsiyetçilik, şiddet, taciz ve mobbingi getirdi. Bu kölelik koşulları, baskıyla, örgütlülüğümüz parçalanarak kabul ettirilmek isteniyor. Ucuz ve güvencesiz yedek iş gücü olarak değerlendirilen kadın emeği ancak iş ve aile yaşamı uyumlaştırma anlayışıyla, istihdamda kendine yer bulabiliyor. Kamusal hizmetlerin kısıtlanmasının en başında, bakım sorumluluğunun kadınlara yüklenmesi geliyor. Haklarımız bir bir elimizden alınıyor. Din siyasallaştırılıyor, eşitsizlik fıtratla açıklanıyor. Savaşın, göçün ve ekonomik krizin en yakıcı sonuçlarını yine kadınlar yaşıyor. Tüm bu politikalar siyasi iktidarın tercihi. Ülke kaynakları istenirse, savaş, rant, belli kesimler yerine kadınların, emekçilerin, gençlerin, tüm toplumun ihtiyaçları yerine kullanılabilir. Bizim tercihimiz yaşanabilir özgür, eşit ve sömürüsüz savaşsız bir ülke ve bir dünyadan yana! SEVGİLİ KADINLAR,   Bize baskı, sömürü ve şiddet dışında bir şey vaat etmeyen ataerkil kapitalist sisteme karşı tarihimizden aldığımız gücümüzle mücadelemizi sürdürüyoruz.Çünkü adil, eşit ve özgür bir yaşamın biz kadınların mücadelesi ile kurulabileceğinin farkında olarak dünden bugüne her biri yaşamsal değerde olan haklı taleplerimizle bugün  yine 8 mart alanlarındayız. “KESK” olarak kadın emekçilerin  öne çıkardığı dört ana talebinin acilen karşılanması gerektiğini buradan bir kez daha ifade etmek  istiyoruz: Doğum izinleri arttırılmalı, 8 Mart kadınlar için  ücretli izin günü sayılmalı, Kapatılan  kamu kreşleri açılmalı, Kadın ve eşitlik bakanlığı  kurulmalıdır. Halkları düşmanlaştıran, kutuplaştırıcı, ayrımcı politikaların ve savaşın gölgesinde yaşamlarımızın yok edilmesine, savaştan, yoksulluktan kaçan mülteci kadınların uğradığı katmerli sömürüye ve şiddete,  bizi her geçen gün daha da yoksullaştıran, yaşam koşullarımızı zorlaştıran ekonomik   krizdeki sorumluluklarını militarist söylemlere örtbas etmek isteyenlere  ve  kendi gibi düşünmeyen herkesi hedef gösterenlere karşı barış içinde yaşam hakkımıza sahip çıkıyoruz. Sözümüzle, itirazlarımızla, haklı mücadelemiz ve haklı taleplerimizle sesleniyoruz: *Eşit işe eşit ücret sağlanmalı *İş yerinde şiddeti, ayrımcılığı ve mobbingi önleyen düzenlemeler yapılmalı * Esnek-güvencesiz-kayıt dışı ve taşeron çalışmaya, kiralık işçilik uygulamasına son verilmeli,  güvenceli iş, güvenli yaşam koşulları sağlanmalıdır. *Kadınlara ve lgbti+’ lara yönelik her türlü şiddeti ve ayrımcılığı önleyici yasal düzenlemeler acilen yapılmalı, *Grevli toplu sözleşme hakkı, sendikal hak ve özgürlüklerimiz önündeki engeller kaldırılmalı, * Kamu kurumlarının bütçeleri toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifiyle hazırlanmalı, *OHAL komisyonu derhal lağvedilmeli, KHK’lerle haksız hukuksuz yere işten çıkarılan tüm emekçiler görevlerine iade edilmeli, *Kadınlar için daha fazla yoksulluk, şiddet, göç ve ayrımcılık anlamına gelen savaş politikaları son bulmalı. Eşit ve özgür biçimde barış içinde bir arada yaşamın sağlanacağı demokratik koşulların oluşması sağlanmalı, *Eğitim ve sağlık alanı başta olmak üzere kamusal alanın tümüne yayılan dinselleştirme politikalarından vazgeçilmeli, *İstanbul sözleşmesi başta olmak üzere kadınlardan yana imza atılan uluslararası sözleşmelerin gereklikleri yerine getirilmelidir. Ve diyoruz ki,  Çözüm, sorunları yaratan ve artıranlarda değil, örgütlü kadın mücadelesinde, Bizler milyonlarız, haklı olanlarız. Gelin her birimiz haklı taleplerimizi, mücadeleyi sahiplenelim. Kazanalım. Yaşasın Örgütlü Kadın Mücadelesi! Yaşasın 8 Mart!      
Eğitim-Sen Tire Şubesi 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla Cumhuriyet meydanında basın açıklaması düzenledi.

Açıklamada Şu İfadelere yer verildi:

Doğa Benim, Üreten Benim, Emek Benim, Yaşam Benim,  BEN KADINIM!

8 Mart 1857’te NewYork’ta kadın işçilerin uzun çalışma saatlerine, kölelik koşullarına karşı direnirken katledilişlerinin 163. yılında, bu 8 Mart’ta da, itirazlarımızı, isyanımızı, mücadele inadımızı kuşandık el ele alanlardayız.

Evet; 1957’den bu yana hak almak ve özgür olmak için yürüttüğümüz mücadele tarihimizle çok yol aldık. Ne var ki, rengimiz, dilimiz, inancımız farketmeksizin, haklarımıza, kazanımlarımıza saldırılar, katmerli sömürü, baskı ve şiddet artarak devam ediyor.

Yağma, talan, aşırı kar hırsı, ekosistemi yok edecek düzeye ulaştı. Eşitsizlik, işsizlik, yoksulluk, açlık, savaş, göç, ölüm akıl almaz boyutlarda. Buna karşın, yoksul halklar, emekçiler, kadınlar, gençler ve doğa “bu böyle gitmez” diyerek haykırıyor. Otoriter ve popülist iktidarlar varlıklarını sürdürmek için bu haykırışları susturmak istiyor ve baskıyı, savaş politikalarını, şiddeti artırıyor.

Kadınlar baskılara boyun eğmiyor, yeryüzünün her yerinde direniyor, tarih yazıyor,

Yoksulluğa, işsizliğe, güvencesizliğe, köleliğe, savaşlara, doğa ve yaşam alanlarının talanına karşı yükselen halk isyanlarında en önde yer alıyor,

Yaşamlarına, emeğine, bedenine, kimliğine sahip çıkıyor, meydanları dolduruyor.

Şiddete, tacize, tecavüze, cinsiyetçiliğe, eşitsizliğe, ırkçılığa ve kadınların inkarına yönelik politikalara karşı özgün, yeni ve yaratıcı direnişlerini birbiriyle buluşturuyor.

Şili’de başlayan ve dünyanın her yerinden milyonlarca kadının eşlik ettiği, asıl failin yüzüne “katil, tecavüzcü sensin” diye haykıran lastesis dansımızda olduğu gibi iktidarlarını sürdürmek isteyenlere büyük korku salıyor.

GÜVENCESİZLİK, SÖMÜRÜ, EKONOMİK KRİZ, SAVAŞ VE ŞİDDET SARMALINA MAHKUM DEĞİLİZ!

Bugün ülkemizde, kamudaki istihdam parçalı, performansa dayalı, esnek, güvencesiz bir yapıya dönüştürüldü. Bu dönüşüm beraberinde bize, daha fazla eşitsizlik, yoksulluk, ayrımcılık, cinsiyetçilik, şiddet, taciz ve mobbingi getirdi. Bu kölelik koşulları, baskıyla, örgütlülüğümüz parçalanarak kabul ettirilmek isteniyor. Ucuz ve güvencesiz yedek iş gücü olarak değerlendirilen kadın emeği ancak iş ve aile yaşamı uyumlaştırma anlayışıyla, istihdamda kendine yer bulabiliyor. Kamusal hizmetlerin kısıtlanmasının en başında, bakım sorumluluğunun kadınlara yüklenmesi geliyor. Haklarımız bir bir elimizden alınıyor. Din siyasallaştırılıyor, eşitsizlik fıtratla açıklanıyor. Savaşın, göçün ve ekonomik krizin en yakıcı sonuçlarını yine kadınlar yaşıyor.

Tüm bu politikalar siyasi iktidarın tercihi. Ülke kaynakları istenirse, savaş, rant, belli kesimler yerine kadınların, emekçilerin, gençlerin, tüm toplumun ihtiyaçları yerine kullanılabilir. Bizim tercihimiz yaşanabilir özgür, eşit ve sömürüsüz savaşsız bir ülke ve bir dünyadan yana!

SEVGİLİ KADINLAR, 

 Bize baskı, sömürü ve şiddet dışında bir şey vaat etmeyen ataerkil kapitalist sisteme karşı tarihimizden aldığımız gücümüzle mücadelemizi sürdürüyoruz.Çünkü adil, eşit ve özgür bir yaşamın biz kadınların mücadelesi ile kurulabileceğinin farkında olarak dünden bugüne her biri yaşamsal değerde olan haklı taleplerimizle bugün  yine 8 mart alanlarındayız.

“KESK” olarak kadın emekçilerin  öne çıkardığı dört ana talebinin acilen karşılanması gerektiğini buradan bir kez daha ifade etmek  istiyoruz:

Doğum izinleri arttırılmalı,

8 Mart kadınlar için  ücretli izin günü sayılmalı,

Kapatılan  kamu kreşleri açılmalı,

Kadın ve eşitlik bakanlığı  kurulmalıdır.

Halkları düşmanlaştıran, kutuplaştırıcı, ayrımcı politikaların ve savaşın gölgesinde yaşamlarımızın yok edilmesine, savaştan, yoksulluktan kaçan mülteci kadınların uğradığı katmerli sömürüye ve şiddete,  bizi her geçen gün daha da yoksullaştıran, yaşam koşullarımızı zorlaştıran ekonomik   krizdeki sorumluluklarını militarist söylemlere örtbas etmek isteyenlere  ve  kendi gibi düşünmeyen herkesi hedef gösterenlere karşı barış içinde yaşam hakkımıza sahip çıkıyoruz. Sözümüzle, itirazlarımızla, haklı mücadelemiz ve haklı taleplerimizle sesleniyoruz:

*Eşit işe eşit ücret sağlanmalı

*İş yerinde şiddeti, ayrımcılığı ve mobbingi önleyen düzenlemeler yapılmalı

* Esnek-güvencesiz-kayıt dışı ve taşeron çalışmaya, kiralık işçilik uygulamasına son verilmeli,  güvenceli iş, güvenli yaşam koşulları sağlanmalıdır.

*Kadınlara ve lgbti+’ lara yönelik her türlü şiddeti ve ayrımcılığı önleyici yasal düzenlemeler acilen yapılmalı,

*Grevli toplu sözleşme hakkı, sendikal hak ve özgürlüklerimiz önündeki engeller kaldırılmalı,

* Kamu kurumlarının bütçeleri toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifiyle hazırlanmalı,

*OHAL komisyonu derhal lağvedilmeli, KHK’lerle haksız hukuksuz yere işten çıkarılan tüm emekçiler görevlerine iade edilmeli,

*Kadınlar için daha fazla yoksulluk, şiddet, göç ve ayrımcılık anlamına gelen savaş politikaları son bulmalı. Eşit ve özgür biçimde barış içinde bir arada yaşamın sağlanacağı demokratik koşulların oluşması sağlanmalı,

*Eğitim ve sağlık alanı başta olmak üzere kamusal alanın tümüne yayılan dinselleştirme politikalarından vazgeçilmeli,

*İstanbul sözleşmesi başta olmak üzere kadınlardan yana imza atılan uluslararası sözleşmelerin gereklikleri yerine getirilmelidir.

Ve diyoruz ki,

 Çözüm, sorunları yaratan ve artıranlarda değil, örgütlü kadın mücadelesinde, Bizler milyonlarız, haklı olanlarız. Gelin her birimiz haklı taleplerimizi, mücadeleyi sahiplenelim. Kazanalım.

Yaşasın Örgütlü Kadın Mücadelesi!

Yaşasın 8 Mart!

 



 

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve buyuktire.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.