bağcılar escort

deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler meritking giriş kingroyal giriş

Efe kültürünü Tire’de yaşatıyorlar…

Tire 12.09.2018 - 17:02, Güncelleme: 19.02.2023 - 03:58
 

Efe kültürünü Tire’de yaşatıyorlar…

Ege Bölgesi denilince akıllara gelen ilk kavramlardan biridir ‘Efe’. Cesurdur, merttir, atılgandır. Tire’nin şirin dağ köyü Eğridere’de, 2008 yılında kurulan ‘Gökçen Efe Derneği Zeybek Topluluğu’ elinden geldiğince tüm bu değerleri geleceğe taşımaya çalışıyor.
2.01’lik boyuyla “Uzun Efe” lakaplı Engin Çaylak ise tüm organizasyonlarda uzun boyu ile dikkatleri üzerinde topluyor.   Ege Bölgesi denilince akıllara gelen ilk kavramlardan biridir  ‘Efe’. Cesurdur, merttir, atılgandır. Yıllar boyu hep ezilenin yanında yer almıştır. Haksızlığa asla tahammülleri yoktur. Aslında, Türk köylüsünün en tipik bir örneğidir. Milli mücadele yıllarında göstermiş oldukları başarılar ünlerine ün katmıştır. Bugün ise Zeybeklik tarihi sadece bir anı ve kültürel değerler bütünü olarak yaşatılmaktadır. Efe kültürünün 17’nci yüzyıla kadar dayandığı bilinmektedir. Başka bir açıdan bakıldığında, Anadolu’nun Türkleşmesinde temel rol oynayan ‘akıncı torunlarıdır’ onlar. Dağlar evleridir. Dost canlısı ve sevecendirler. Vedalaştıkları dostlarını, “ölünü çakallar değil, aslanlar yesin” diye geleneksel ‘efe duasıyla’ uğurlarlar.   Yedi dağın efesi   Bu gün bile bu geleneklerin yaşatıldığı Tire’nin şirin dağ köyü Eğridere’de, 2008 yılında kurulan ‘Gökçen Efe Derneği Zeybek Topluluğu’ elinden geldiğince tüm bu değerleri geleceğe taşımaya çalışıyor. Dernek Başkanı Serdar Günay, daha söze başlarken “Biz sadece zeybek oyuncusu değil, efeyiz” diyor. “Bu kültürü ve efelik tarihini içimize sindire sindire bu günlere geldik.” Toplam 6 kişiden oluşan ‘Gökçen Efe Derneği Zeybek Topluluğu, ‘Çakıcı Efe’ lakaplı Serdar Günay (49), ‘Atçalı Kel Efe’ ismiyle tanınan Nuri Balkesen (48), ‘Çakır Efe’, Mehmet Çaylak (61) ve 2.01 boyundaki ‘Uzun Efe’ Engin Çaylak’tan (38) oluşuyor.  Yakın çevresi tarafından ‘7 Dağın Efesi’ diye çağırılan, 2.01’lik Engin Çaylak, uzun boyu ve haşmetli duruşuyla hemen hemen katıldığı tüm tören ve etkinliklerde dikkatleri üzerinde toplamayı başarıyor. ‘Uzun Efeyi’ daha yakından tanımak için soruyoruz.   Kendini tanıtır mısın?   -38 yaşında evli ve 2 çocuk babasıyım. Evleneli 15 yıl oldu. İlkokul mezunuyum. En büyük desteği eşim Mukadder (35) ile çocuklarım Orhan (13) ve Elif’ten (7) görüyorum. Ailem, her fırsatta ‘Efe’ kostümünün bana çok yakıştığını ve benimle gurur duyduklarını söylüyor. Fasulye ve barbunya yetiştiriciliğinin yanı sıra, ailemin ceviz ve kestane ağaçlarıyla da ilgileniyorum. Geçimimi temel anlamda çiftçilik yaparak sağlıyorum. Boş zamanlarımın büyük bir bölümünü ise dernek çalışmalarımıza ayırıyorum. Yeni oyunlar öğrenmeye çalışmak ve ekip arkadaşlarımla birlikte olmak beni oldukça mutlu ediyor. Ailemde, dayım Bünyamin Güner ile kardeşim Tayfur Çaylak’ta 2 metrenin üzerinde boya sahipler. Uzun boylu olmak güzel bir duygu. Basketbolu çok sevmeme rağmen, yaşadığım köyde imkan bulamadığım için bu sporla uğraşamadım. Efe’lik tek tutkum diyebilirim.   Uzun boyun ekipte sorun oluyor mu?   -Tam tersine, gittiğimiz her yerde, çıktığımız her gösteride ilgi çekmeyi başarıyoruz. Kameralar kısa sürede bize dönüyor. Bir konser sırasında ses sanatçısı ‘Lara’ bile uzun boyuma atıfta bulunarak, bana mikrofonda şaka yapmıştı. O an biraz utandığımı söyleyebilirim. Ekibimizde çok değerli ve tecrübeli isimler var. Toplam 6 kişilik bir ekibiz. Hepimiz aynı köyde yaşıyoruz. İhtiyaç duyduğumuzda veya herhangi birimizin gösteri öncesi acil bir işi çıktığında diğer ekip üyelerinden yardım alıyoruz. Aramızda ayrı, gayrı yok. Arkadaşlığımız en üst seviyede, kardeş gibiyiz.   Zeybek ve efe kültürü ile ne zaman tanıştın?   -Zeybek oyunları ile 2006 yılında tanıştım. İçimde yanan ‘zeybek ateşine’ daha fazla kayıtsız kalmadım. Şu anki dernek Başkanımız Serdar Günay’ın, Tire Halk Eğitimi Merkezi adına köyümüzde açtığı kursa büyük bir heyecan duyarak katıldım. Serdar Günay, bu işe yıllarını vermiş önemli bir isim. Kısa sürede, ‘Harmandalı, Aydın, Muğla ve Eklemedir Kocakonak” zeybeklerini öğrendim. Efelik kültürünü yaşatıp, orijinal haliyle gelecek nesillere aktarmak ekip arkadaşlarım ile birlikte en büyük idealim.   Niye dernek kurdunuz?   -2008 yılında benimde kurucu üyesi olduğum ‘Gökçen Efe Derneği Zeybek Topluluğu’nu’ kurduk. Başkanımız Serdar Günay oldu. Dernek binası ise muhtarlık verdi. Ekip arkadaşlarımızla birlikte bazen köy kahvehanesinde bazen de dernek binasında günde en az 3-4 saat çalışıyoruz. En güzeli de köy halkı çalışmalarımızı büyük bir zevkle takip ediyor. Bizler çalışırken, onlar da istekte bulunarak, sevdikleri zeybek oyunlarını oynamamızı istiyor. Yağmurlu havalarda tam gün çalıştığımız bile oluyor. Türkiye’de bizden başka köyde yaşayan bildiğimiz aktif bir topluluk yok.  Kendi adıma en büyük heyecanı ise devlet adamlarının önünde yaptığımız gösterilerde yaşıyorum. Bildiğimiz oyun repertuarımız oldukça geniş. 45’in üzerinde zeybek oyununu ezbere biliyorum. Zeybek figürlerini ise genelde CD’lerden ve televizyondan görerek, öğreniyoruz. Usta öğretici belgesine sahibim. Köylerde kurs açarak, yakın tarihimizi yansıtan zeybek oyunlarını halkımıza öğretmeyi çok istiyorum.   Ne gibi zorluklar yaşadınız?   -Yaşadığımız köyde, ‘zeybek kültürü’ hayatımızın en önemli parçası. Dernek olduktan sonra, en büyük sıkıntıyı orijinal kostüm ve aksesuar bulmakta çektik. İki yıl boyunca efe kıyafetlerini ya başka yerlerden kiraladık, ya da Tire Halk Eğitimi Merkezi’nden aldık. Daha sonra, başta dönemin Tire Kaymakamı Cezmi Türk Göçer olmak üzere, yine dönemin İl Genel Meclisi üyelerimiz Refik Konur, Hüseyin Güngör ve köy muhtarımız Erdoğan Yavaş’ın girişimleriyle yeni kostümlerimize kavuştuk. Ancak, daha çözemediğimiz maddi anlamda birçok sorunumuz var. Kültürel faaliyetlerde kesinlikle maddiyat gözetmiyoruz. Size garip gelebilir, çıktığımız çoğu gösteride yol parasını bile kendi cebimizden ödüyoruz.   Hedefleriniz neler?   -Öncelikle, fuar gibi organizasyonlar ile yurt dışında düzenlenen festivallere daha aktif şekilde katılmak istiyoruz. Köy kökenli yapımız ile yurt genelinde örnek bir ekibiz. Tire Halk Eğitimi Merkezi ve derneğimiz köyümüzde yaklaşık 5-6 yıl önce efe kostümlerin el ile dikildiği bir kurs açtı. Eşim Mukadder hanım dahil, genç kızlarımız ve kadınlarımız bu kursa heyecan duyarak katıldı. Otantik bir Efe kostümü el işçiliğiyle yaklaşık 2 ayı aşkın sürede tamamlanabiliyor. Köyümüzün ruhunda zeybeklik ve efe kültürü yatıyor. Bunun yanında, yeni yöresel zeybek çalışmalarının derlemesini yapıyoruz. Köyümüze özgü 7 figürden oluşan Eğridere Zeybeği’ni derleyip, kültürel tarihimize kazandırdık. Artık bu zeybek TRT arşivinde kayıtlı. Büyük bir emek ve araştırma sonucunda derlenen Eğridere Zeybeği’nin figürlerini Mehmet Yavaş, ezgisini ise ekip arkadaşımız ve amcam Mehmet Çaylak derledi. Gökçen Efe Derneği Zeybek Topluluğu’nun kültürel anlamda önemli işlere imza attığını düşünüyorum. Teklif gelirse sinema ve dizilerde oynar mısın? -Bu konuda hiçbir eğitim almadım. Ancak, böyle bir teklif gelirse ailemden de izin alarak değerlendiririm. Yakın çevrem, efelik ve zeybeklik kültürünün uzun boyumla bana çok yakıştığını söylüyor. Televizyon ile sinema sektöründe, efe ve zeybek kültürünü anlatan dizi ve filmlere daha çok ağırlık verilmeli. Gerekirse, ben ve arkadaşlarım kültürel değerlerimizi yansıtan bu filmlerde seve seve rol alırız.   Evde de efeleniyor musun?   (Diğer efeler gülüşüyor.) Ev ortamında ailemizi ilgilendiren kararları eşimle birlikte alıyoruz. Ev işlerinden pek anlamadığım için Mukadder hanımla görev bölümü yaptık. O ev işlerini yapıp, çocuklarla ilgileniyor. Ben ise ailemin geçimini sağlıyorum. Genelde sinirli bir yapım yok. Aksine, güler yüzlü birisiyim. Ailem, efe kostümlerinin içinde çok haşmetli ve sert göründüğümü söylüyor. Aile içi demokrasiye inanırım. Çocuklarım dahil, ailemde herkesin söz hakkı vardır. Dostluğa ve arkadaşlığa ise önem veririm. Ömrüm yettiğince, bu kültürü yaşatmak için gayret sarf edeceğim. Söyleşinin sonunda aracımıza doğru ilerlerken, yakından tanıma fırsatı yakaladığımız efe dostlarımız beni köyden uğurlarken arkamdan hep bir ağızdan gülüşerek sesleniyorlar “Ölünü çakallar değil, aslanlar yesin.”
Ege Bölgesi denilince akıllara gelen ilk kavramlardan biridir ‘Efe’. Cesurdur, merttir, atılgandır. Tire’nin şirin dağ köyü Eğridere’de, 2008 yılında kurulan ‘Gökçen Efe Derneği Zeybek Topluluğu’ elinden geldiğince tüm bu değerleri geleceğe taşımaya çalışıyor.

2.01’lik boyuyla “Uzun Efe” lakaplı Engin Çaylak ise tüm organizasyonlarda uzun boyu ile dikkatleri üzerinde topluyor.

 

Ege Bölgesi denilince akıllara gelen ilk kavramlardan biridir  ‘Efe’. Cesurdur, merttir, atılgandır. Yıllar boyu hep ezilenin yanında yer almıştır. Haksızlığa asla tahammülleri yoktur. Aslında, Türk köylüsünün en tipik bir örneğidir. Milli mücadele yıllarında göstermiş oldukları başarılar ünlerine ün katmıştır. Bugün ise Zeybeklik tarihi sadece bir anı ve kültürel değerler bütünü olarak yaşatılmaktadır. Efe kültürünün 17’nci yüzyıla kadar dayandığı bilinmektedir. Başka bir açıdan bakıldığında, Anadolu’nun Türkleşmesinde temel rol oynayan ‘akıncı torunlarıdır’ onlar. Dağlar evleridir. Dost canlısı ve sevecendirler. Vedalaştıkları dostlarını, “ölünü çakallar değil, aslanlar yesin” diye geleneksel ‘efe duasıyla’ uğurlarlar.

 

Yedi dağın efesi

 

Bu gün bile bu geleneklerin yaşatıldığı Tire’nin şirin dağ köyü Eğridere’de, 2008 yılında kurulan ‘Gökçen Efe Derneği Zeybek Topluluğu’ elinden geldiğince tüm bu değerleri geleceğe taşımaya çalışıyor. Dernek Başkanı Serdar Günay, daha söze başlarken “Biz sadece zeybek oyuncusu değil, efeyiz” diyor. “Bu kültürü ve efelik tarihini içimize sindire sindire bu günlere geldik.” Toplam 6 kişiden oluşan ‘Gökçen Efe Derneği Zeybek Topluluğu, ‘Çakıcı Efe’ lakaplı Serdar Günay (49), ‘Atçalı Kel Efe’ ismiyle tanınan Nuri Balkesen (48), ‘Çakır Efe’, Mehmet Çaylak (61) ve 2.01 boyundaki ‘Uzun Efe’ Engin Çaylak’tan (38) oluşuyor.  Yakın çevresi tarafından ‘7 Dağın Efesi’ diye çağırılan, 2.01’lik Engin Çaylak, uzun boyu ve haşmetli duruşuyla hemen hemen katıldığı tüm tören ve etkinliklerde dikkatleri üzerinde toplamayı başarıyor. ‘Uzun Efeyi’ daha yakından tanımak için soruyoruz.

 

Kendini tanıtır mısın?

 

-38 yaşında evli ve 2 çocuk babasıyım. Evleneli 15 yıl oldu. İlkokul mezunuyum. En büyük desteği eşim Mukadder (35) ile çocuklarım Orhan (13) ve Elif’ten (7) görüyorum. Ailem, her fırsatta ‘Efe’ kostümünün bana çok yakıştığını ve benimle gurur duyduklarını söylüyor. Fasulye ve barbunya yetiştiriciliğinin yanı sıra, ailemin ceviz ve kestane ağaçlarıyla da ilgileniyorum. Geçimimi temel anlamda çiftçilik yaparak sağlıyorum. Boş zamanlarımın büyük bir bölümünü ise dernek çalışmalarımıza ayırıyorum. Yeni oyunlar öğrenmeye çalışmak ve ekip arkadaşlarımla birlikte olmak beni oldukça mutlu ediyor. Ailemde, dayım Bünyamin Güner ile kardeşim Tayfur Çaylak’ta 2 metrenin üzerinde boya sahipler. Uzun boylu olmak güzel bir duygu. Basketbolu çok sevmeme rağmen, yaşadığım köyde imkan bulamadığım için bu sporla uğraşamadım. Efe’lik tek tutkum diyebilirim.

 

Uzun boyun ekipte sorun oluyor mu?

 

-Tam tersine, gittiğimiz her yerde, çıktığımız her gösteride ilgi çekmeyi başarıyoruz. Kameralar kısa sürede bize dönüyor. Bir konser sırasında ses sanatçısı ‘Lara’ bile uzun boyuma atıfta bulunarak, bana mikrofonda şaka yapmıştı. O an biraz utandığımı söyleyebilirim. Ekibimizde çok değerli ve tecrübeli isimler var. Toplam 6 kişilik bir ekibiz. Hepimiz aynı köyde yaşıyoruz. İhtiyaç duyduğumuzda veya herhangi birimizin gösteri öncesi acil bir işi çıktığında diğer ekip üyelerinden yardım alıyoruz. Aramızda ayrı, gayrı yok. Arkadaşlığımız en üst seviyede, kardeş gibiyiz.

 

Zeybek ve efe kültürü ile ne zaman tanıştın?

 

-Zeybek oyunları ile 2006 yılında tanıştım. İçimde yanan ‘zeybek ateşine’ daha fazla kayıtsız kalmadım. Şu anki dernek Başkanımız Serdar Günay’ın, Tire Halk Eğitimi Merkezi adına köyümüzde açtığı kursa büyük bir heyecan duyarak katıldım. Serdar Günay, bu işe yıllarını vermiş önemli bir isim. Kısa sürede, ‘Harmandalı, Aydın, Muğla ve Eklemedir Kocakonak” zeybeklerini öğrendim. Efelik kültürünü yaşatıp, orijinal haliyle gelecek nesillere aktarmak ekip arkadaşlarım ile birlikte en büyük idealim.

 

Niye dernek kurdunuz?

 

-2008 yılında benimde kurucu üyesi olduğum ‘Gökçen Efe Derneği Zeybek Topluluğu’nu’ kurduk. Başkanımız Serdar Günay oldu. Dernek binası ise muhtarlık verdi. Ekip arkadaşlarımızla birlikte bazen köy kahvehanesinde bazen de dernek binasında günde en az 3-4 saat çalışıyoruz. En güzeli de köy halkı çalışmalarımızı büyük bir zevkle takip ediyor. Bizler çalışırken, onlar da istekte bulunarak, sevdikleri zeybek oyunlarını oynamamızı istiyor. Yağmurlu havalarda tam gün çalıştığımız bile oluyor. Türkiye’de bizden başka köyde yaşayan bildiğimiz aktif bir topluluk yok.  Kendi adıma en büyük heyecanı ise devlet adamlarının önünde yaptığımız gösterilerde yaşıyorum. Bildiğimiz oyun repertuarımız oldukça geniş. 45’in üzerinde zeybek oyununu ezbere biliyorum. Zeybek figürlerini ise genelde CD’lerden ve televizyondan görerek, öğreniyoruz. Usta öğretici belgesine sahibim. Köylerde kurs açarak, yakın tarihimizi yansıtan zeybek oyunlarını halkımıza öğretmeyi çok istiyorum.

 

Ne gibi zorluklar yaşadınız?

 

-Yaşadığımız köyde, ‘zeybek kültürü’ hayatımızın en önemli parçası. Dernek olduktan sonra, en büyük sıkıntıyı orijinal kostüm ve aksesuar bulmakta çektik. İki yıl boyunca efe kıyafetlerini ya başka yerlerden kiraladık, ya da Tire Halk Eğitimi Merkezi’nden aldık. Daha sonra, başta dönemin Tire Kaymakamı Cezmi Türk Göçer olmak üzere, yine dönemin İl Genel Meclisi üyelerimiz Refik Konur, Hüseyin Güngör ve köy muhtarımız Erdoğan Yavaş’ın girişimleriyle yeni kostümlerimize kavuştuk. Ancak, daha çözemediğimiz maddi anlamda birçok sorunumuz var. Kültürel faaliyetlerde kesinlikle maddiyat gözetmiyoruz. Size garip gelebilir, çıktığımız çoğu gösteride yol parasını bile kendi cebimizden ödüyoruz.

 

Hedefleriniz neler?

 

-Öncelikle, fuar gibi organizasyonlar ile yurt dışında düzenlenen festivallere daha aktif şekilde katılmak istiyoruz. Köy kökenli yapımız ile yurt genelinde örnek bir ekibiz. Tire Halk Eğitimi Merkezi ve derneğimiz köyümüzde yaklaşık 5-6 yıl önce efe kostümlerin el ile dikildiği bir kurs açtı. Eşim Mukadder hanım dahil, genç kızlarımız ve kadınlarımız bu kursa heyecan duyarak katıldı. Otantik bir Efe kostümü el işçiliğiyle yaklaşık 2 ayı aşkın sürede tamamlanabiliyor. Köyümüzün ruhunda zeybeklik ve efe kültürü yatıyor. Bunun yanında, yeni yöresel zeybek çalışmalarının derlemesini yapıyoruz. Köyümüze özgü 7 figürden oluşan Eğridere Zeybeği’ni derleyip, kültürel tarihimize kazandırdık. Artık bu zeybek TRT arşivinde kayıtlı. Büyük bir emek ve araştırma sonucunda derlenen Eğridere Zeybeği’nin figürlerini Mehmet Yavaş, ezgisini ise ekip arkadaşımız ve amcam Mehmet Çaylak derledi. Gökçen Efe Derneği Zeybek Topluluğu’nun kültürel anlamda önemli işlere imza attığını düşünüyorum.

Teklif gelirse sinema ve dizilerde oynar mısın?

-Bu konuda hiçbir eğitim almadım. Ancak, böyle bir teklif gelirse ailemden de izin alarak değerlendiririm. Yakın çevrem, efelik ve zeybeklik kültürünün uzun boyumla bana çok yakıştığını söylüyor. Televizyon ile sinema sektöründe, efe ve zeybek kültürünü anlatan dizi ve filmlere daha çok ağırlık verilmeli. Gerekirse, ben ve arkadaşlarım kültürel değerlerimizi yansıtan bu filmlerde seve seve rol alırız.

 

Evde de efeleniyor musun?

 

(Diğer efeler gülüşüyor.) Ev ortamında ailemizi ilgilendiren kararları eşimle birlikte alıyoruz. Ev işlerinden pek anlamadığım için Mukadder hanımla görev bölümü yaptık. O ev işlerini yapıp, çocuklarla ilgileniyor. Ben ise ailemin geçimini sağlıyorum. Genelde sinirli bir yapım yok. Aksine, güler yüzlü birisiyim. Ailem, efe kostümlerinin içinde çok haşmetli ve sert göründüğümü söylüyor. Aile içi demokrasiye inanırım. Çocuklarım dahil, ailemde herkesin söz hakkı vardır. Dostluğa ve arkadaşlığa ise önem veririm. Ömrüm yettiğince, bu kültürü yaşatmak için gayret sarf edeceğim.

Söyleşinin sonunda aracımıza doğru ilerlerken, yakından tanıma fırsatı yakaladığımız efe dostlarımız beni köyden uğurlarken arkamdan hep bir ağızdan gülüşerek sesleniyorlar “Ölünü çakallar değil, aslanlar yesin.”

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve buyuktire.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.